Abdullah BAYSAL

Abdullah BAYSAL

Ağaçtan Düşen Bir Adamın Hikâyesi

Soru:

Yaşam tecrübenizden çıkardığınız "satır arası denebilecek" bir tavsiyeniz var mı?

Cevap:

Hayatta karşınıza çıkan her bir birey, her bir fotoğraf karesi ya da yaşadığınız her bir olay, hiç biri tesadüf değil ve o andan ders çıkarmasını bilin.

Görecekseniz bazısı hemen bazısı yıllar sonra işinize yarayacaktır.

Soru:

Hayat acımasız diye bir söz var. Bir örnek verir misiniz?

Cevap:

Yukarıda leylekler uçuyor. Hain bir avcı ateş ediyor. Vurulanlar yere düşüyor, kalanlar yoluna devam ediyor. Vurulan saf ve suçsuz leylekler kimin umurunda.

Herkes kendi yolunda.

Soru:

Bugünkü adalet sistemi niçin kimseyi mutlu etmiyor?

Cevap:

Görünen manzara o ki, kanunlar sanki suçlulardan yana gibi.

Mesela bir menfaatperestin dürüst bir vatandaşa attığı iftirayı didik didik inceleyen adalet sistemi, karşı tarafı öldürmek kastıyla ateş eden ama yaralayan bir adama komik bir ceza veriyor ya da evine giren hırsızla yaşadığın arbede sonucu hırsıza bir yumruk atsan ve hırsız şikâyetçi olsa darp suçundan yargılanıyorsun. Hırsız ise serbest.

Soru:

"Bu ülkede iyilik yapanların yaptıkları iyilikler cezasız kalmıyor" diyorlar. Ne dersiniz?

Cevap:

Yaptığınız fedakârlıklar, bırakın sizin ödül almanızı, tam tersi pahalıya bile patlıyor. Dürüst insanların burunlarından fitil fitil geliyor. Nasıl mı?

Muhtemelen çıkarı bozulanların iftirasına uğruyorsunuz, toplumun geneli ise iftiraya uğrayana kim bilir ne haltlar karıştırdı da bunlar başına geldi diye zavallıya şüpheli gözlerle bakıyor, amma bu arada cefakâr ve vefakârca çalışanların çalışma hevesi sekteye uğruyor.

Aman, kimin umurunda ki.

Kalan leyleklerle yola devam.

Soru:

Sorumluluk sahibi mevkide olanlara "irfan sahibi olmalarını sağlayacak" bir örnek verir misiniz?

Cevap:

Hizmet etmenin, topluma faydalı olmanın tek bir yolu yok.

Zaman zaman konum değiştirmek gerekiyor.

Bulunduğunuz konumda kendinizi vazgeçilmez zannederseniz bir gün gelir, duvara toslarsınız.

Bedir'de göğüs göğüse savaş, Hendek'te savunma savaşı.

 Soru:

Birbirimizi hile ile değil" göz göre göre kandırmaya" bir örnek verir misiniz?

Cevap:

Ziraat fakültesini bitirenlerin büyük çoğunluğunun işsiz kalacağı gerçeği bu kadar açık ve net iken, atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen varken, hâlâ niçin bu bölümlere fazladan öğrenci alıyor ve gençlerin hayatından dört yılı çalmaya hâlâ devam ediyoruz.

Yök ileriye dönük bir planlama yapamaz mı?

Herkes üniversiteyi bitirmek zorunda mı?

Eğer böyle düşünülüyor ise, işe yaramayan tüm bölümlerin kapatılarak bunun yerine her üniversiteye "HAYAT" bölümü altında "mantık, psikoloji, sanat, adap, edebiyat, hukuk, mimarlık, sağlıklı beslenme, kişisel gelişim, kritik analitik düşünme, sosyal sağlık ve iletişim teknikleri, temel düzeyde ikinci bir dil, Osmanlıca gibi her vatandaşın "genel kültür düzeyinde" bilmesi gereken ortak derslerin" okutulduğu bölüm açılsın inanın daha iyi.

Mezun olduğunda hiç olmazsa kendine ve topluma daha faydalı olur.

Soru:

Bugünkü aile yapımızı bozan en önemli unsur sizce nedir?

Cevap:

Televizyonda uygulamalı olarak ensest ilişkilerin gösterildiği diziler.

Acaba yanlışlıkların düzeltilmesi konusunda yetkililer neyi bekliyor?

Toplumun iyice zıvanadan çıkmasını mı?

Beyler yapmayın, bu çocuklar senin benim hepimizin.

Hepimiz aynı gemideyiz. Batarsak hep birlikte batacağız.

Üstelik gemi su almaya çoktan başladı.

Soru:

Bu kadar stres dolu bir ortamda ara sıra rahatlamak için ne tavsiye edersiniz?

Cevap:

Ara sıra köylere, ormana gidin. Telefon yok. Doğayla baş başa. Doğada her şey kuşlar, böcekler kendi lisanıyla zikrullah ile meşgul.

Sonbaharda ağaçların rüzgârda nazlı nazlı sallanması.

Siz de ortama uyup tefekkür edin ve zihninizi dinlendirin.

Beş yıldızlı ortamlar ise, sizi dinlendirmez tam aksi zihninizi yorar. Çünkü ortamda işlenen günahlar nedeniyle biriken negatif enerji kapıyı her açtığınızda sizin odaya da girer.

Soru:

Nasıl bir Müslüman olmalıyım?

Cevap:

Nasıl ki, iki madde karşılaştığında (mesela sıcak su ve soğuk su) hangisinin vasfı daha kuvvetli ise, diğeri ondan etkilenir ve meyili o tarafa yönelir, iman da böyledir.

Sürekli salih amellerle beslemek gerekir.

İman ya da küfründe ileri gitmiş insanlara bakınız, çevresinde bir cazibe yani etki alanı oluşturuyor.

Çakıl taşı, demir, gümüş, altın, elmas hepsinin de aslı taştır ama değerleri farklı.

Eğer siz de elmas gibi değerli olursanız, yaptığınız davranışların yankısını tüm dünya hisseder.

Takva, ihlas, samimiyet, Allah'a olan güven ve teslimiyet işin sırları.

Soru:

Allah’ın yardımına nail olmak için nasıl yaşamalıyım?

Cevap:

Ey iman edenler!

Eğer siz Allah’a (O’nun dininin yayılmasına ve hayata geçmesine) yardım ederseniz,

(O da) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit/sağlam tutar (güç ve sebat verir).

(Muhammed Suresi. Ayet 7.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.