Anlamayanlar için tekrar! Ya da mesele Maduro değil sen halâ anlamadın mı?

Venezuela ve Maduro'nun tartışıldığı bir sayfada bir dost sordu:" Peki Amerika aynı müdahaleyi Türkiye'de yaparsa ne diyecek, ne yapacaksınız?

İşte zurnanın zırt dediği yer de tam burasıdır. Az önce geçen bir habere göre Trump'ın güvenlik danışmanı Venezuela'daki üst rütbeli askerlere "Maduro'yu indirin" çağrısı yaptı ve Maduro'yu Guantanamo ile tehdit etti. Gözümüz aydın küstahlıkta sınır tanımayan bir demokrasi jandarmamız var artık!

Bazı arkadaşlar ölçü alırken bayağı sıkıntı çekiyorlar galiba. Metre ile ölçülecek şeyi kilo ile ölçmeye kalkarsak olacağı budur.

Hepimizin üzerinde anlaşabileceği bir örnekle yaklaşalım olaya. Evlenmek veya beraber olmak istediğimiz bir kızda hepimiz birincil ölçü olarak güzelliği koyarız. Bakmayın siz bazılarının ahlâk falan dediğine. Neden bakmayın diyorum? Çünkü ahlâk öyle bir görünüşte, bir görüşmede anlaşılacak bir özellik, kriter değildir de ondan.

Uluslararası İlişkilerde antiemperyalist ve ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkına saygı duyan ve savunan herkesin de yeter olmasa bile gerek şartı kendinde güç vehmeden bir ülkenin görece zayıf gördüğü başka bir ülkeye müdahalesine kategorik olarak karşı çıkmasıdır.

Burda "kategorik" kelimesi anahtar bir kelimedir. Eğer "öyle ama",onun da şusu var busu var gibi sözlere kulak vermeye başlarsak kategorik kelimesi yerine "duruma/şartlara bağlı" gibi bir yeni ilke kazanmış oluruz ki bunun içini sen ben değil, emperyalist devletler doldurur.

Ne kadar kötü yönetilirse yönetilsin bir ülkeye harici bir müdahaleyi kabûllenmek bizi ucu açık ve sonunda bizleri "size de çıkabilir" imkan ve ihtimaline açık hâle getirir.

Bu kadar teorik girizgahtan sonra gelelim Venezuela'ya. Venezuela'nın başındaki Maduro'nun eski lideri Chavez darbe ile gelmiştir, eyvallah. Chavez kendine göre demokratik bir siyasi yapılanma kurmaya çalışmış ve terki dünya eylemiştir. Onun yerine gelen ve şu an bütün dünyanın bir numaralı problemi olan Maduro'yu da pek çok açıdan başta demokratik olmayan uygulamaları dolayısıyla ve diğer bazı beceriksizlikleri yüzünden de eleştirebilirsiniz. Ama an itibariyle ortada ciddi bir durum var.

Bizim gibi kendisini evvelemirde antiemperyalist olarak tarif eden insanlar için dünyadaki kötülüğün sembolü haline gelmiş olan Amerika burnunun dibinde bir başka ülkeye demokrasi(!) dayatmaktadır. Tıpkı zamanında Küba, Vietnam'a yakın geçmişte Afganistan'a, Irak'a dayattığı gibi...

Bize düşen meseleye Amerika ve Venezuela ekseninden bakmaktır, Maduro-Trump ekseninden bakmak değil. Konuyu Trump eksenine çekmek bence şark kurnazlığıdır. Obama veya bayan Clinton olsaydı da durum aynı olacaktı. Amerika'nın devlet sistemini biraz bilenler bunu kabul edecektir. Başkanlar devlet politikasını değiştiremezler sadece uygulama metotları biraz farklı olur.

Bence konuyu değerlendirirken kimlerle aynı paralele düşmek gibi bir sıkıntımız da var. Tayyip Erdoğan ve ona inanan kitlenin Maduro'ya sahip çıkması da bazı arkadaşların alacağı tavırda etkili oluyor diye düşünüyorum. Tayyip Erdoğan'ı bilmem ama Ak Parti kitlesinin kahir ekseriyetinin anti emperyalistlik diye bir derdi bir derdi de yok, emperyalizmin ne olduğunu da bilmezler. Tayyip Erdoğan'ın kendi kitlesini bu noktaya getirmesine pozitif bakar geçelim derim ben. Darısı diğer uluslararası sorunlarda aynı tavrı göstermelerinde notunu da eklemeyi unutmadan!

Mesele aslında çok basit. Amerika kurt Venezuela kuzudur. Kurt kuzuyu yiyecek de Maduro'yu bahane ediyor. Maduro burda yükseklik olarak aşağıda olduğu halde suyu bulandırdığı iddia edilen kuzu mesabesindedir. Bu aşamada "kuzunun orda ne işi vardı?, neden su içmeye gelirken dikkat etmedi?" gibi sorular sadece kurda hizmet eder veya dolaylı olarak kurdun iştahını artırır.

Anlaşıldığı üzere Amerika Venezuela'yı düşürdü ve yiyecek. Venezuela halkının iki tercih hakkı var. Ya tecavüze direnecek Amerika'nın boğazına düğümlenecek ya da direnmeden teslim olacak ve tecavüzden zevk almaya çalışacak!

Çok klasik olacak ama siz ne derseniz deyin mesele Maduro değil halâ anlayamadınız mı? Mesele Maduro, mesele Venezuela'daki demokrasi yetmezliği olsaydı Suud Prensi MBS çoktan moleküllerine ayrılmış, Suud Hanedanı yerle bir olmuştu.

Öyle veya böyle yaşadığımız müddetçe çevremizde olup bitenlere şahit oluyoruz. Ya laga luga etmeden eksik ama doğru yerde tavır alacağız, ya da haklı gerekçeler sunan şeytanın yani Amerika'nın yanında saf tutacağız. 3.bir yol yok maalesef. 3. yol Amerika, Venezuela'yı kendi haline bıraktıktan sonra Maduro veya Haduro her kim olursa olsun Venezuela'yı yönetenleri başta demokrasi eksikliği olmak üzere acımasızca eleştirmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.