Dr. İlhami PEKTAŞ

Dr. İlhami PEKTAŞ

NE YEDİĞİMİZİN FARKINDAMIYIZ ?

Günümüzün ekonomik ve sosyal şartları, nüfusun ve çalışan insan sayısının artması, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, işe yetişmek ve eve dönüşte yemek hazırlamak için yeterli zaman kalmaması gibi faktörler insanları hazır gıda veya hazırlanması daha pratik hale getirilmiş gıda tüketimine yönlendirmiş bulunuyor.

Modern hayatın bize sunduğu hızlı tüketim gıda ürünleri bir yandan yaşamı kolaylaştırırken bir yandan da sağlığımızı tehdit edici birçok unsuru da beraberinde getiriyor. Beslenme şeklimizin değişmesi, nenelerimizin, annelerimizin evde yaptığı sağlıklı yemeklerin yerine market raflarında yer alan ambalajlı fabrikasyon hazır gıda ürünlerinin tercih edilmesinden dolayı sağlığımız da iyice bozuldu. Alın terimizle binbir güçlükle kazandığımız gelirimizi hazır gıdalara yatırarak hem maddi kayba uğruyor hem de sağlığımızdan oluyoruz.

İnsanların gıda sektöründe daha çok kazanma hırs ve ihtiraslarının sonucu olarak kalite, sağlık ve sürdürülebilirliği hiç düşünmeden sadece miktar olarak daha çok üretmeye ve daha çok tüketmeye yönelik kimyasal katkı yapılmış ve genetiği değiştirilmiş, doğallığını kaybetmiş yapay gıda ürünleri sınırları iyice zorlamaya ve insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.

Piyasaya sürülen gıda ürünlerini evinize götürmek üzere girdiğiniz bir markette veya bir büfe, bir fast food bayi yada bir lokantada yemek yerken hiç bu gıda ürünlerinin içinde neler olduğunu düşündüğünüz oluyor mu? Ben kazancımın büyük bir kısmını beslenmek için gıdalara ödüyorum ama gerçekten bunlar vücuduma, sağlığıma fayda sağlıyor mu? Yoksa sağlığı bozarak hastalığa mı yol açıyor Bu gıda maddeleri nelerden yapılıyor? İçinde neler var? Ambalaj kutusu üzerinde yazan katkı maddeleri, koruyucu maddeler nelerdir ? Niçin katılıyor ve ne işe yarıyor?

Aldığımız fabrikasyon hazır gıda paketlenmiş ürünler, gıdaların raf ömrünü mümkün olduğunca uzatmak, bozulmalarını engellemek, rengini cazip kılmak, tadını değiştirmek, hacmini artırmak için koruma, renklendirme, kıvamlandırma, tat verme, tatlandırma ve daha birçok özellikler vermek amacı ile gıdalara Aspartam(E951), fruktozlu mısır şurubu, Suklaroz (E955), Phenylalanine (Fenilalanin), Sitrik asit, Monosodyum glutamat (MSG), trans yağ, gıda boyaları, Sodyum sülfit, Sodyum nitrat/ Sodyum nitrit, BHA ve BHT(E320 – E321), Niasin, Xanthan Gum, Sülfür dioksit, Karamel, Potasyum bromat(E924) gibi 3000 den daha fazla katkı maddesi ilave ediliyor. Bu katkı maddelerinin hiçbiri de insan sağlığına fayda sağlayacak maddeler değildir. Yani beslenme açısından hiç bir önemi yoktur. Daha doğrusu verdiğimiz paranın ölçüsünde besin değeri olmayan uzun dönemde vücudumuzda toksin birikimi yaparak çok sayıda hastalığa davetiye çıkaran gıdalardır.

Hazır gıdalar, en fazla kanser riski taşıdığı için tehlike arz ediyor. İçlerindeki bazı katkı maddelerinin, gıda boyalarının ve dayanıklılığı artıcı kimyasalların kanserojen özellikte olduğu, özellikle çocuklar üzerinde daha da fazla olumsuz etkileri olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kanserden başka obezite, şeker hastalığı, allerji, zehirlenme, kaşıntı, döküntü, damar tıkanıklığı ve kalp krizi, tansiyon, hafıza zayıflığı, mide, bağırsak ve sindirim rahatsızlıkları, reflü, baş dönmesi, çarpıntı, astım, migren, gut, enfeksiyon, panik atak vb. bir çok hastalık.

Bugün yeni nesilin en çok hoşlandığı ve tercih ettiği hazır yiyecekler(fast food) ve sosları, cips, bisküvi, çikolata, dondurma, hazır çorbalar, konserve, salam, sosis, sucuk, süt ve süt mamülleri, hazır meyve suları, şekerli gazoz ve içecekler, jelibon vb. fabrikasyon ürünler ile Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünler sağlığımızı ve gelecek nesillerimizi tehdit ediyor.

Ayrıca gıda ürünlerindeki fiyat artışı yanısıra gıda hilekarlığını da artırıyor. Dünya Tüketici Örgütü (WCO), yayınladığı raporda dünyada pazarlanan gıdaların %10’un üzerinde hileli olduğunu ve bu yolla ortaya çıkan kaybın da yılda en az 49 Milyar USD olduğunu bildirmiştir.

Ülkemizde dönerden sucuğa, zeytinyağından peynire, tereyağından tavuk etine, pirinçten bala neredeyse her türlü gıda maddesinin sahteciliği çok yaygın. Gıdada en büyük tehlike et ve süt ürünlerinde. Peynir altı suyundan ve süt tozundan “yapay süt” imal ediliyor. Yoğurda bitkisel yağ ve jelatin katılıyor. Jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor. Kıymalı pideye ve dana kıymaya tavuk kıyması, tavuk sakatatı, diğer etler ve boyanmış iç yağ katılıyor. Salam, sosis ve sucukların içine baharatla karıştırılmış soya, hayvansal etsel atıklar, akciğer vb. iç organlar, öğütülmüş tavuk kemikleri, kireç suyunda soyulmuş sarımsak karıştırılıyor. Hayvanların kemikleri, zarları, tavuk derileri, bağırsakları toplanarak mekanik kıyma haline getirilip halka satılıyor, gıda teröristleri, çöpe atılması gereken atıkları halka satarak, yediriyorlar. Mekanik kıymalar döner yapımından sucuğa, lahmacundan kebaba kadar her üründe karşımıza çıkabiliyor. Son kullanma tarihi geçmiş sucuklar yeni yapılan sucukların içine katılıp yeni imal edilmiş gösteriliyor. Bayat tavuklar çamaşır suyu ile beyazlatılarak taze görüntüsü veriliyor. Üretim tarihi geçmiş, küflenmiş peynir yeniden eritilip kalıplara dökülerek kaşar, krem peynir veya eritme peynirine dönüştürülüyor. Yağlı tulum peynirine nişasta ve bitkisel yağ karıştırılıyor. Zeytinyağına rafine ay çiçeği, kanola, fındık yağı karıştırılıyor. Zeytinler kimyasal boya ile siyahlaştırılıyor. Sahte pekmez ve sahte çikolata üretilip satılıyor. Baklavaya antep fıstığı yerine bezelye yada yeşil boya ile karıştırılmış yer fıstığı katılıyor. TV ekranlarında reklamı yapılan bir sürü gıda ve sağlık ürünleri. Neler daha neler… İnsanın aklına gelmeyeceği hayal bile edemeyeceği hileler…..

Ve biz bunlara alın teri dökerek kazandığımız paraları veriyor üstelik sağlığımızı bozarak hastanelerde şifa arıyoruz. Hem paramız hemde sağlığımızdan oluyoruz.

Hazır gıdaların sağlıklı olmadığı konusunda tüm beslenme uzmanları aynı fikirdedir. Sokaktan, marketten alınan hazır yiyecekler yerine evde yapılanların her zaman daha sağlıklı olduğunu herkes kabul ediyor.

Peki bu durumda ne yapabiliriz ?

İlk kural olarak gıdalarımızı fabrikasyon ürünlerden değil doğal olan gıdalardan seçmeliyiz. Öncelikle her şeyi mevsiminde almak beslenmek için çok önemlidir. Konserve ve fabrikasyon ürünlerin yerine mevsimlik sebzelerin alınması sağlıklı yeme alışkanlığı kazanmak için önemlidir. Paketlenmiş ürünler yerine pazardan alınan taze sebze ve meyveler, mevsiminde yendiği için hazır gıdaların verdiği zararlar engellenmiş olacaktır.

Hazır süt ve yoğurt yerine evde yapılanların tercih edilmesi, et ürünleri için bilinen kasaplardan alış veriş edilmesi, Domates ve biber salçası, turşu, ketçap, tarhana gibi bütün bir yıl tüketilebilecek gıdaların evde yapılması gerekiyor.

Kızartılmış besinler veya fast food yerine fırında hazırlanmış, haşlanmış veya buharda pişirerek daha sağlıklı beslenmiş olursunuz. Hazır meyve suları yerine kendiniz meyve sıkabilirsiniz veya meyvenin kendisini tüketebilirsiniz. Katı yağlar yerine zeytinyağı, fındık yağı ve soya yağını bire bir karıştırıp kullanabilirsiniz. Mutfağımızda zeytin, ceviz, badem ve fındık aynı zamanda salatalarda yağ olarak da tüketilebilir, Domates salçalarınızı ve soslarınızı evinizde kendiniz hazırlayabilirsiniz.

Kısacası fabrikasyon ürünlerden uzak durup doğal besinlerle evimizde kendimiz çözümler üretmeliyiz. Böylece hem paramızı hem de sağlığımızı kaybetmemiş oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar