Özge Can'ın Katilinin Ruhu Yaşıyor

Özge Can'ın Katilinin Ruhu Yaşıyor

Özge Can cinayeti ile Sakarya'daki vahşet arasında tam bir zihniyet benzerliği var.

Şiddet eğilimi küçük yaşlarda enjekte ediliyor.

Sünnet düğününde oğlunun eline silah tutuşturan babanın sorumsuzluğu ve bilinçsizliği gibi nedenlerle körükleniyor.

Amerikan filmlerinde gördüğüm bir acayip sahne hep kafamı kurcalar.

Tartışan iki kişiden biri bağırmaya başladığı zaman diğeri ona 'tartışmada sesini yükseltmenin yanlış olduğunu' hatırlatan naif bir cümle kurar.

Hele biri diğerine vurduğu zaman eliyle yüzünü tutup "bana vurdun ha!" gibisinden bir söz söyler ve ikisi de bunun yanlışlığını anladıklarını gösteren jest ve mimikler sergiler.

Zamanla bunun yalnızca filmlerde kaldığını, gerçek hayatın böyle şeylere kapalı olduğunu anladım.

Gelişmiş ya da geri kalmış denilen toplumlarda durum pek farklı değil. Gelişmiş ülkelerin kendi ülkelerindeki şiddetten çok daha fazlasını başka ülkelerde uyguladıklarına tanık oldum.

Hele Anders Breivik olayı hiç unutulacak gibi değil.

Vahşet insanın 'doğasında var' diye hoş görülebilecek bir şey değil. Tam tersine mücadele edilmesi gereken bir şey.

Şiddete maruz kalanlar ağır travmalar yaşar. Her kim ki şiddet çağrıştıran işler yapar, sözler söyler, bütün şiddet olaylarında katkısı vardır.

Suriyelilere karşı bilinçli bir düşmanlık yayanlar ve buna kananlar, alet olanlar Sakarya'daki gibi olayların olmasına zemin hazırlıyorlar.

Bir deyim vardır; 'Aklım başımdan gitti' deriz. Bu deyim bazen şaşkınlık bazen de ne yaptığımızı bilemediğimizi ifade etmek için kullanılır.

Akıl baştan gidince insanın gözleri görmez olur, kalbi nasır bağlar.

Haber: Firuz TÜRKER

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.