Enerjiye bağımlı olan ülkemizin dışardan elektrik aldığı yıllarda saatlerle oynama fikri ilk başlarda olumlu ve hatda eğlenceli karşılansa da sonraları "kabak tadı" vermeye başlamışdı.
Eee kolay değildi. !
Yılda iki defâ evde ne kadar saat varsa hepsini ayarlamak..!
Dijital olsa mesele yoktu..!
Yâ manuel olanlar....!
Sırf bu yüzden bozulan saatler mi ararsın, çivisi çıkan saatler mi?
Bu nasıl oluyor demeyiniz? Duvar saatleri genellikle salonun en mutenâ ve görünür yerlerine çiviyle asılırlar.
Bu çivi beton çivisi olsa bile nâfile..! Bu saatleri yılda iki defâ ayarlamak üzere yerinden bir güzel alırken bile çivilerin esnediğini bir düşünün..!
Bir müdded sonrada çivi yerinden çıkar. Uğraş ki, yalama olmuş duvara bir dahi tutdurasın...!
Saatin çivisi çıkmışdır bir kere..! Tıpkı ileri saat uygulamasının artık çivisinin çıktığı gibi...!
Son bir senedir çiviyi de, saati de unutmuşduk derken bir de bakıyorsunuz "Danıştay"konuyu tekrâr gündeme sokuyor.
Yeter artık...!
Yaz saati uygulamasının ana fikri Amerikalı politikacı ve fizikçi Benjamin Franklin’e âittir.
Her ne kadar saatlerde bir saatlik oynamayla gün ışığından daha fazla yararlanılabileceğini ileri sürmüşse de; günümüz ölçeğinde kahîr ekseriyetin ve bir çok bilim adamının artık bu görüşe katılmadıkları bilinmektedir. 
1784 yılından bu tarâfa 233 senedir tartışılan bu meselenin eskisi gibi tarâftar bulmadığı bir gerçek..!
Almanya'da yapılan bir araştırmada katılımcıların %71'i saatlerde yaz-kış diye ayırım yapılmasının gereksiz olduğunu, sâdece %27'sinin faydalı olabileceğini belirtdiği anlaşılmışdır.
Avrupa'da bazı ülkelerin ileri saat uygulamasını sürdürdürmelerine rağmen bendenizde saatlerle oynamanın yersizliğini savunanlardanım.
Artısı-eksisi olsa bile ülkemiz için en iyisi yaz saatinde kalmak..!
Enerji Bakanımız Sayın Berât Albayrak'a göre "yaz saati" daha şimdiden 540 milyon Tl. tasarrûf sağlamış bile..!
Dünyâda 153 devletin sâbit saat düzeninde kaldığı gözönüne alınırsa siyâsetçilerin ve idârecilerin de aklıevvel "Benjamin"e iştirâk etmedikleri anlaşılmaktadır.

Yaz günlerinde gün ışığının çok uzun olmasına rağmen tasarruf için saatlerin niçin bir saat ileriye alındığını bir çoğumuz bilemeyiz?
Konu:"Gece zamanının gündüze katılması"diye açıklanmaktadır.
Ama bizler zâten karanlık olan gece 12'de değil de 11'de yatmamızın ülkemize ne kazandıracağını genellikle anlayamayız.
Saatlerin ileri alınmasının kış mevsimi ile de alâkası yoktur. Zâten,kış aylarında standart zaman uygulanır.
Ancak; Yaz günlerinde aydınlık geçen uzun bir zaman süresi vardır. Günler çok erken aydınlanır. Buna rağmen yazın saatler ileri alınarak akşâm olma süresi uzatılmış oluyor tezi günümüzde ekonomik ve rasyonel ömrünü doldurmuşdur.

Bu günlerde meselenin yeniden tartışılıyor olmasının sebebi;
"Danıştay İdârî Dava Daireleri Kurulu"nun, geçen yıl yürürlüğe giren yaz saati uygulamasını usûlden ibtâl ederek yürütmeyi durdurma karar vermesi üzerinedir.
Koskoca Danıştay'ın başka işi yok muydu da bunlarla uğraşmış diyemeyiz?
Avukatları eliyle Burcu Berent isimli bie vatândaşın açtığı davanın karâra bağlanması gerekiyordu.

Hükümet'in görüşü ise; KHK ile usûlî lâzimenin yerine getirilerek yaz saati uygulmasına devâm edileceği yönünde...!
Sonuç olarak yaz saati uygulamasında sâbit saate dönülmesinin sayısız faydası var.
Bunu saymakla bitiremeyiz.
En azından öğrenciler; değişiklikler sonucu uyum sağlayamadıkları için imtihân vakdini kaçırmıyacaklar ve duvardaki saatin çivisi çıkmayacak.!
Öte yandan geçen yıl "1 Kasım" seçimleri nedeniyle kış saati uygulamasına bir hafta sonra geçildiğini de unutmamalıyız.
 

Yorum Haber: Yusuf Zabun