Prof. Dr. Önder KUTLU

Prof. Dr. Önder KUTLU

Sığınmacı Krizi ve Avrupa

İdlib olaylarının geldiği aşamanın bir neticesi olarak Türkiye'nin Avrupa yönündeki sınır kapılarını açmasıyla beraber sığınmacı meselesi yeni bir boyuta taşındı. Türkiye uzun zamandır sınırları açıp, açamama konusunda gidip-gelirken bir anda açma kararı verdi. Kararın açıklanmasından itibaren ciddi bir tartışma ve eleştiri süreci de beraberinde geldi.
2016 yılında AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde Türkiye üzerinden AB sınırlarına giren sığınmacıların Türkiye tarafından geri alımını tekeffül eden bir mutabakat hükmü bugüne kadar işletiliyordu. Bıçak kemiğe dayanıp, karşı taraf taahhütlerini yerine getirmemesi üzerine sınırlarımızı açtık.

Yunanistan veryansın ediyor; Almanya başta olmak üzere tüm AB ülkeleri bir şekilde gelişmelerden müşteki. Türkiye'nin haklı gerekçelerine diyebilecekleri bir şey yok, ama sığınmacı da almak istemiyorlar. 2006 yılından beri Avrupa ekonomik anlamda ciddi derecede sıkışmışlık yaşıyor. Avrupa halkları göçmenler üzerinden kutuplaştırılıyor, faşistleştiriliyor, genetik kodlarına döndürülüyorlar.

Bugün ajanslara yansıyan bir haber bunun zaman zaman geri teptiğini gösteriyor. İsveçli bir rahip, ilgilendiği 16 yaşındaki Fas’lı genç üç yıl önce sınır dışı edilince onunla beraber Fas'a yerleşip, adını Ahmet olarak değiştiriyor. 76 yaşındaki rahip, bugün de Müslüman olmaya karar verip, kararını gerçekleştiriyor.

Ama Avrupalı her zaman bu kadar iyi niyetli ve samimi değil. Irkçılık Fransa, Hollanda, Belçika gibi hoşgörü söylemini kullanan ülkeler ve ‘insani gelişmişlik’ indekslerinde tavan yapan İskandinav devletlerini sardı, sarmaladı.

Esasen Avrupa ‘ben merkezli’ bir kıta olması hasebiyle dünyanın görüp, görebileceği tüm büyük katliamlarda imzası bulunan bir ‘medeniyet’. Kendi sağlıkları, kendi refahları ve kendi düzenleri söz konusu olduğunda değil başka millet ve dinlerden olanları babası oğlunu bile tanımaz.

Yunanistan üzerinden koparılan fırtına bunun göstergesi. Başka ülkeler farklı değil. Yıllar önce İtalya’dan üniversitemize ders vermek üzere gelen bir Profesör Akdeniz üzerinden İtalya’ya sığınma başvurusu yapan göçmenlerden bahsederken bu insanların İtalya ekonomisine olan ağır yüklerinden dem vurup, bizi istikrarsızlaştırabilir diyordu. Sanırsınız ki milyonlar kapılarına dayanmış. Konuşmanın sonunda göçmen sayısının 1500 civarında olduğunu anladığımda ister istemez irkildim.
Hani, anlatırlar…
Kıyamet kopmuş, insanlar hesaplarını vermek üzere bekliyorlar. Bir kişi çok heyecanlı, yerinde duramıyor. Elinde de günahları var. Bir avucunu doldurmayacak kadar az. Öte tarafta ise büyük bir günah denizi üzerinde oturan bir başkası. Çok günahı olan, az olana derdini soruyor. Niçin heyecanlı olduğunu anlamaya çalışıyor. Az günahı olan cennete mi cehenneme mi gideceğini merak ettiğini, elindeki günahlarının göstererek söylüyor. Çok olan dayanamıyor: ‘Atıver benimkinin arkasına’ diyor.

Bu hesap bizim göçmen krizimizde aynen tekrar ediyor. Türkiye bu kadar zor bir coğrafyada, zor bir dönemde milyonları besliyor, gıkı çıkmıyor. Ama Avrupa binlere, yüz binlere tahammülsüz.; problemin kaynağı oldukları halde. İngiltere’si, Fransa'sı Suriye krizinin müsebbibi olmasalar da derinleştirilmesinde pay sahibi ülkeler.
Bugün itibariyle yüz binlerle ifade edilse de önümüzdeki dönemde sayı milyonları bulabilir. Bugün Türkiye’de bir şekilde evini, işini bulan Suriyelilerin tamamına yakınının gözü kapıda. Gidenlerin başarılı olduklarını, Almanya’ya ulaştıklarını gördükleri anda onlar da sınıra dayanacaklar. İlk gidenler Yunanistan ve Avrupa'nın sinirlerini test ediyorlar. Zorluyorlar. Kapı aralanınca arkadan milyonlar sökün edecek. Bunu tüm taraflar biliyor ve bu nedenle de orantısız güç kullanmak suretiyle göçmenleri yıldırmaya, arkadan gelecek olanlara net mesaj vermeye çalışıyorlar.
AB Yunanistan'a 700 milyon Euro yardımı yaptı. Bu insanlar Yunanistan’da kalma niyetiyle sınırı geçmiyorlar zaten. Nihai hedef Almanya. Yunanistan'a sınırdan sokma, Türkiye’ye yapma-etme diyorlar. Değil mi ki İdlib düzeni bozdu; değil mi ki kritik eşik aşıldı, artık bu dalgayı kimse durduramaz. AB'nin sınırı Türkiye iken, Yunanistan oldu.
Ok yaydan çıktı; sınır açıldı.
Bunda sonrası Viyana kapıları…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.