Mehmet KAÇAR
BAZI SPİKERLER “IŞIKLAR İÇİNDE UYUSUN” DERKEN YAHUDİ TARİKATININ DEYİŞİNİ SÖYLÜYORLAR!
Bazı televizyon kanallarında sunuculuk yapan gayri Müslim spikerler, İslam düşmanlığını kamufle etmek ve İslami söylemleri ortadan kaldırmak için, yahudi tarikatının duası ve söylemi olan “ışıklar içerisinde uyusun” diyerek kendi inancını insanların beynine kazımak istiyorlar. Şii menşeyli ve Yahudi korumasındaki Fetöşizmin evlerine de aynı amaçla ışık evleri adını verdiğini unutmayalım. Gelelim şimdi şu ışıklar içesinde uyusun söylemlerine: “Işıklar İçerisinde Uyusun”, “Işıklar İçinde Dönsün” deyimleri bir Yahudi tarikatının ölmüşleri için dua mahiyetinde söylediği deyimlerdir. O halde “ışıklar içerisinde uyunmaz. Işığın olduğu yerde enerji olur, enerjinin olduğu yerde ise yaşam, hayat olur. Ölüm olmaz.
Karanlığın enerjisi olmaz. Yani mezar toprağında enerji olmaz. Enerjinin olmadığı yerde de yaşam, hayat olmaz, onun için ışıklar içerisinde uyusun denmez, ışıklar içinde dönsün denilir.” derler aslında. Onu bile doğru dürüst söyleyemiyorlar.
İslam’da bir kimse vefat edince, onun arkasından “Allah Rahmet Eylesin” derler. Bunun anlamı ise ebediyete intikal etmiş bir kimse için, “Allah –varsa- suçlarını bağışlasın, mağfiret etsin, merhamet etsin” anlamında bir dilek, dua cümlesidir.
Mekanı Cennet Olsun: Dini inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahlarının bağışlanacağı ve öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer için dua cümlesidir.
Allah Taksiratını Affetsin: Bu temenni cümlesi de bir nevi ölen kişinin arkasından yapılan bir dua cümlesidir. Allah ölen kimsenin tüm günahlarını affetsin, ona merhameti ile muamelede bulunsun demektir.
Ruhu Şad Olsun: Tabiri vefat eden kişilerin arkasından söylenen bir dua cümlesidir. Ruhu şad olsun, ölen kişinin cennete gitmesi için edilen dualardan biridir. İslam inancına göre bir insanın ahrette mutlu olması, cennete girmesi ve sonsuza dek orada kalması demektir. Bu tabir de işte bu. Bir de şu vardır ki, ölen canların arkasında bıraktıklarına, “yürek, gönül yarasını zamanla sarıyor ve bizlerde sizlerin acısını paylaşıyoruz, geride kalan aile bireylerinin bedenleri sağlıklı olsun” diye de teselli edilebilir.
Bir başka önemli nokta da, son dönemlerde Hakk’a yürüyen canların erkanlarında bağlama eşliğinde söylenen nefeslerle ilgili Aleviler arasında bu durumu kabul eden ve eleştiren kesimler olarak iki zıt grup oluşturuyorsa da, aslında olan şudur: “Bir karakter, başka bir karaktere kendini benzetmek istedikten sonra, kendini benzetmeye çalıştığı karaktere her baktığında, kendinde bir eksiklik görür. Çünkü kendisini yaşamıyor, bir başkasının karakterine bürünerek yaşamak istiyor.”
Alevilerin öğretisine göre bağlama ve nefesler hayatın her alanında yaşam buluyor ve yaşatılıyor. Hakk’a uğurlama erkanın da bağlama eşliğinde söylenen nefeslere karşı çıkanlar, kendilerinin yaşatmaya çalıştığı cem erkanlarının bir bölümünde yasa (üzüntüye) bürünerek, bağlama eşliğinde nefesler ve ağıtlar yakıyorlar.
Şimdi buradan soruyorum sizlere bu duruda bir çelişki yok mu? “Artık başkasına benzemek yerine kendimiz olalım! “kendi inancımızın gereğini yerine getirelim, “Allah Rahmet eylesin”, Mekanı Cennet Olsun", Ruhu Şad Olsun” gibi cümlelerle dua edelim.