BİLİM, DİN İLİŞKİSİ VE GERİCİLİK

İlahi/Semavi Dinler, doğdukları coğrafyada yalnızca Tek Tanrı inancında değil, toplumsal anlamda da birçok reformlara yol açmış olup, çağına göre ilericidirler.

İlericilik aklı, mantığı, bilimi önceler. Bu çerçevede zaman zaman statükoya karşı sert müdahaleler öne çıkar. Bu müdahaleler anlam itibarıyla ilerici ve devrimci müdahalelerdir.
O nedenle İranlı düşünür Ali Şeriati ; “İslam, ezilenlerin sesi olmuş ve tarihte devrimci bir hareket olarak insanlığı özgürleştirmiştir.” der.

Batının önemli düşünürlerinden Nietzsche ve Kierkegaard de dinlerin devrimci gücüne değinir. Nietzsche, Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nu sarsan devrimci bir güç olduğunu ve ezilen kitleleri mobilize ederek ilerici bir dönüşüm yarattığını belirtir. Kierkegaard ise; “İman, insanın ruhunu dönüştürür ve toplumları, adaletin devrimci ışığıyla yeniden inşa eder.”der.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün..

Özetle; birçok önemli düşünürün belirttiği gibi ilahi/semavi dinler ortaya çıktıkları coğrafyalarda ilerici ve devrimci rol oynamışlardır.

DİNİN STATİKLEŞMESİ

Dinler, zamanla yerleştikleri coğrafyalarda bilhassa köylülerin inanç ve algı düzeyiyle harmanlaşarak şehrin özelliği olan ilerleyici olma özelliğini, dinamizmini kaybetmişlerdir.
Böylece, şehirler/şehirliler akla ve bilime yönelirken, köyler/köylüler kendi algı ve yaşam şartlarıyla bütünleştirdikleri dini içselleştirmişler, bu haliyle topluma dayatmışlardır.
Böylece, din zamanla akıl ve bilimden uzak, köylü düşüncesine hapsolmuştur.

O nedenle; Fransız ihtilali ve sanayi devrimiyle birlikte değişen toplum profili dinsizliğe yelken açmış, din tarım toplumunun inanç ve düşüncesiyle sınırlı kalmıştır.

Günümüz İslam toplumları bu tür kuşatma altında islamileşirken köylülük özellikleri olan feodaliteyi, nepotizmi, klikleşmeyi,keyfiliği, benmerkeziyetçiliği vb. sisteme taşımaktadırlar. Böylece din, bu tip devletlerde sistemin demokratik ve şeffaf olabilmesinin önünü tıkamakta bir araca dönüşmüştür.
Bu model devletlerde merkezi yönetimler totaliterleşirler. Din, iktidarın, otoritenin gücü haline evrilir ve varoluş amacından uzaklaşır.

Bilim ve teknoloji geliştikçe toplumların neden dinden uzaklaştıklarının temelinde dinin varoluş gayesinden uzaklaşmış, köylü inancına hapsolması gerçekliği vardır.

Bu tablo altında dinin ilerici ve devrimci yönünü öne çıkaranların işi hiç kolay değildir.
Hatta, onlar, dindar köylülere göre dinsizdirler..!

Not; köylülük köyde yaşamayla sınırlı olmayıp, bir anlayışı temsil eden kavramdır..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.