Osmanlı’dan Cumhuriyet’e: Aynı Ruhun Farklı İsimleri ( 27 Ocak 1299- 29 Ekim 1923 )

Her milletin tarihinde bir süreklilik, bir devrinin diğerine miras bıraktığı bir ruh vardır. Asil ve kararlı bir milletin bu sürekliliğin adı; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan kutlu yürüyüştür.

29 Ekim 1923, bir kopuş değil; bir yeniden doğuştur.

Cumhuriyet, Osmanlı’nın yorgun ama onurlu mirasından doğan, çağın gereklerine uygun yeni bir başlangıçtır. Osmanlı’nın imparatorluk mirası, kültürü, adaleti ve medeniyeti; Cumhuriyet’in temel taşlarını oluşturmuştur.

Zira Osmanlı’nın birikimi olmasaydı, Cumhuriyet’in sağlam temelleri atılamazdı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Osmanlı’nın küllerinden yepyeni bir devlet inşa ederken, aslında ecdadın mirasını çağın şartlarına göre yeniden şekillendirdiler. Onlar, çöken bir imparatorluğun ardından boy veren bir milletin yeniden dirilişini temsil ettiler.

Cumhuriyet, Osmanlı’nın geçmişine ihanet değil; onun bıraktığı emaneti geleceğe taşıma iradesidir.

Osmanlı’nın ilmi, sanatı, adalet anlayışı ve devlet tecrübesi; Cumhuriyet’in kurumlarında, hukukunda ve ruhunda yaşamaya devam etmiştir.

Birinde “padişahın adaleti”, diğerinde “milletin egemenliği” vardır, ama her ikisinde de aynı vatan sevgisi, aynı bayrak için çarpan yürek vardır.

Bugün 29 Ekim’i kutlarken, unutmamamız gereken şudur:

Biz geçmişine sırt çeviren değil, geçmişini taşıyarak geleceğini kuran bir milletiz.

Osmanlı bizim tarihimizdir, Cumhuriyet bizim kaderimizdir.

Biri köktür, diğeri çiçek; biri temeldir, diğeri ufuk…

Ve bu iki büyük dönemin ortak noktası, asil bir milletin azmi, inancı ve özgürlük sevdasıdır.

Minnetle anıyoruz Osmanlı’yı, gururla yüceltiyoruz Türkiye’yi!

28.10.2025 Özkan ORUN