Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

İSİMSİZ KAHRAMANLARIMIZ KADINLARIMIZ

İSİMSİZ KAHRAMANLAR KADINLARIMIZ

Bizim büyüklerimiz, annnelerimiz, ablalarımız, teyze ve halalarımız hayatlarını incelediğimizde her birinin hayatı, bir efsane, her biri birer kahramandır. İsimleri kitaplara geçmezse bile, insanların hafızalarında onların efsanevi hayatları yer almasa bile gerçek değişmez.

Her biri beş- on çocukluydu. Karınlarında bebeklerini bir taraftan taşırken diğer taraftan bağ- bahçe işlerini yürütür, bağda bahçede taşımması gereken ürünleri taşır, diğer taraftan evin işlerini yapar, ailede bulunan nüfusun yemek,temizlik işlerini görürlerdi. Bu ne müthiş bir kahramanlık örneği

. Sabahın erken saatinde kalkarlar, ahırdaki hayvanları yemlerler ve sağarlar, kahvaltıyı hazırlarlar, ailede kim varsa doyururlar, tırmaçlarını kuşakların üzerine sararak mahalledeki diğer kadınlarla birleşirler, ormanın yolunu tutarlar, 2-3 saatlik yolculuk ardından sırtlarında yüklenebilecekleri kadar odun yaparlar, 5-10 kilometrelik yolu o yükün altında ezile- büzüle eve getirirlerdi. Hem günlük hem de yıllık odun ihtiyacını karşılamak için bunu yaparlardı. Eve vardıklarında bir taraftan annelerini bekleyen daha sütünden kesilmemiş yavrularını terleri kurumadan emzirirlerdi. Hemen ardından ev işlerine dalarlardı, bağda- bahçede yapılması gereken bir iş varsa yaparlardı. Akşam olunca hayvanları yemlemek, sağmak, ardından evde yemek bekleyen geniş aileyi doyurmak için evdeki malzemeleri kullanarak yemek yaparlar, sofralar kurarlardı. Yorgun-argın yatınca bu sefer sabaha dek beşik salla, bebek emzir vs... günler böyle geçerdi. Bu derece azimkârane ve fedakârane çalışan kadınlarımızın her birinin hayatı destandır, tek kelime ile kahramanlıktır.

Karnında bebeği, sırtında yükü, bir gün sonra hastahane ve hemşire görmeden bebek doğuran anneleri bilirim. Kızlarımız 15-16 yaşlarında evlenir, 17-18 yaşına gelince anne olurlardı. Yaş 40'lara dayandığıda babaanne-anneenne olurlardı. Her birinin 5-10 çocuğu olurdu. Kocaları kurbet ellerde olsa da senede bir ailesinin yanına gelirdi, Bir taraftan küçük evlâtlarıyla ve ailesiyle hasret giderirlerke, diğer yandan kubette iken doğan beşikteki yavrularıyla ilgilenirlerdi. Bir aylık izinden sonra tekrar karılarının hamileliği müjdesiyle gurbet yolunu tutarlardı.

Kocalarını gurbet ellere gönderen kadınlarımız bir taraftan karnında hamile kaldıkları beneklerini taşırken diğer taraftan her biri küçük ve bakılmaya ihtiyacı olan evlâtlarına bakıyorlardı.. Bu iş yetmemiş gibi erkeklerin yapması gereken bahçe işleri ne varsa onları da yaparlardı.

Karnında bebeği, sırtında diğer çocuğu olup da fındık toplama, ot biçme, tarla çapalama, mısır kesme, elleriyle başka tarla işleri yapan çok sayıda kadınlarımız vardı. Onların hayatı böyle geçti. Her halleriyle bir bereket kaynağı idiler. Bu vatana sağlıklı ve güzel evlâtlar yetiştirdiler. Alın teri ve göz nuruylâ ekmeklerini kazandılar. Harama asla dalmadılar. Evlâtlarını zorlu şartlar altında asla aç bırakmadılar. Böylesi anaların nesli yavaş yavaş tükeniyor, böyle anaların bereketi yok oluyor. İşte böyle analar, bacılar, teyzeler, halaların tamamının hayatı efsanedir, kahramanlıktır. Ölenlere Rabbimden rahmet, kalanlara selâm olsun.

Türk kadını münevverdir, tarih sahnesinde yerini almıştır, savaşlarda ordumuzun daima destekçisi olmuştur. Kahraman askerlerimizi doğuran, askere gönderirken kına yakan, evlâtlarının canı için ateşe girmeyi göze alan bu analar, kuzularını seve seve din ve vatan uğrunda kurban etmekten imtina etmemişlerdir. Dinim ve vatanım sağolsun diye kuzularını kurban olarak hediye edecek kadar din ve bayrak sevgisine mazhar olan bu Anadolu kadınını sizce nasıl tarif edebiliriz?

Yıllarca, sabırla evlâtlarının ihtiyaçlarını karşılamak için gurbet ellerde olan kocalarına hiç ihanet etmeden, evlâtlarına analık eden, beyinin yolunu bekleyen bu vefalı kadınlarımızı ne kadar övsek, taktir etsek azdır.

Yetim kalan yavrularını ulu orta bırakıp ikinci evliliği yapmayan, çocuklarının bakımı ve eğitimi için gecesini gündüzüne katarak çalışan, kimseye el açmayan, namusuyla, onuruyla ve şerefiyle yaşayan bu analar, bacılar tek kelime ile kahramandırlar. Anılmaya, saygı duyulmaya, taktir edilmeye, bu destanımsı hayatlarınıı satırlara almaya ve kitaplaştırmaya lâyıktırlar.

Son olarak İslâmiyet dünyayı şereflendirdikten sonra kadınlarımız hayattaki yerini bulmuştur. Peygamberimiz sav. "El cennetu tehte ekdamil ummehati, Cennet annelerin ayağı altındadır" buyurarak, annelerin kutsiyetini özetlenmiştir.

Hadis-i şerife mazhar olacak annelerin nesli malesef her geçen gün tükeniyor. Böyle anneler kolay yetişmiyor. Ölenlere Allah Teâlâ'dan rahmet hayatta olanlara selam eder, uzun ömür ve sağlık diliyorum.

25.01.2024

Başmuallim

M.Cemal Tomar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.