Kılıçdaroğlu: Türkiye'de 5 Temel Sorun
Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi'nde konuştu. Konuşmasında koalisyon, terör olayları gibi konulara değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Adalet ve Kalkınma Partisi, 13 Temmuz tarihinde bizi ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi'nde konuştu. Konuşmasında koalisyon, terör olayları gibi konulara değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Adalet ve Kalkınma Partisi, 13 Temmuz tarihinde bizi ziyaret etti. Biz 4 maddelik ilkelerimizi sıraladık. Bunun üzerine Davutoğlu, koalisyon görüşmelerine başlayabileceklerini söyledi. Biz daha birinci gün 13 Temmuz günü bu görüşlerimizi Sayın Davutoğlu ve ekibinin önünde dile getirdik. Bize 'görüşmelere başlayabiliriz' dendi."
Türkiye'nin 5 temel sorununu saptadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunların "dış politika, ekonomi, eğitim, anayasa ve toplumsal barış" olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Nelerin olması gerektiğini Sayın Davutoğlu'na söylediklerini belirterek şöyle konuştu: "Onlarda 'evet' dedi. Görüşme süremiz on gündür. Bayram tatili girdi, Yüksek Askeri Şura girdi. Onların sorunuydu. Daha sonra bize kısa süreli seçim hükümeti önerisi geldi. 'Partimizin yetkili kurullarına götüreceğim' dedim. Merkez Yönetim Kurulu'nda bunu görüştük. Merkez Yönetim Kurulu son görüşmeden bir gün önce ilk gün Sayın Davutoğlu’na söylediğimiz ilke ve kuralları tekrarladı. Son görüşmede bize iki konuda derin görüş ayrılıkları olduğu söylendi. Eğitim ve dış politika. Derin görüş ayrılıklarının çıkması için müzakere yapılması lazım. Müzakere yapıldı mı? Hayır, hiç yapılmadı."
Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'na seslenerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Davutoğlu doğru olmadığını söylüyorsa, iki partide de tutanaklar var. Lütfen tutanakları açıklasın. Çünkü biz samimiyiz, hiçbir zaman partimizi düşünmedik. Bizim kırmızı plaka merakımız hiç yok. Bakanlık koltuğu merakımız hiç yok."
Yapmak istedikleri hedefleri olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim hedefimiz var. Bu ülkede bütün vatandaşlarımız huzur içinde yaşasın. Siyaset görevini yapsın, namuslu yapsın, dürüst bir şekilde yapsın hedefimiz buydu. Neden eğitimi dillendiriyorlar? Efendim ‘İmam hatip okullarını kapatacaktı, bizde bu nedenle aramızdaki derin görüş ayrılıklarını ifade ettik’. Yine açık ve net çağrı yapıyorum; Tutanakları açıklayın. Hiç bir yerde, hiçbir Cumhuriyet Halk Partili 'İmam Hatip Okullarını kapatacağız’ diye bir cümle kullanmamıştır. Ayrıca niye kapatalım, hangi gerekçeyle kapatacağız? Anne-baba çocuğunun dini eğitim almasını istiyorsa, o eğitimin kalitesini artırırız. Bizim aleyhimize kullanmak istedikleri bir şeyi biz hemen fark ettik. Açık ve net söylüyorum; sizin çocuğunuzun güvencesi biziz. Biz sizin çocuğunuzun gittiği okulu bir partinin arka bahçesine dönüştürmek istemeyiz. Çocuğuz orada en güzel eğitimi alacak, çocuğunuzla iftihar edeceksiniz. Herkesin bunu bilmesini isterim. Dış politikaya gelince zaten 180 derece değişmeyen bir politika memlekete yarar getirmez. Ancak ve ancak zarar getirir. Suruç katliamı, gencecik çocuklarımız öldü. Üstlenen kim? IŞİD terör örgütü. Gencecik çocukların heyecanı diye tanımlayan kim? Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı.”
ÖNCE TÜRKİYE
Kendilerinin bütün görüşmelerinde önce Türkiye dediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Bu ülkenin çıkarlarını savunduk. Siyasette varlık nedenimiz budur. Bu ülkenin çıkarlarını savunmayıp, koltuk merakıyla bir başka seçimden nasıl rövanş alabilirim diye yola çıkanlara, bu ülkenin sağduyulu insanların izin vermemesi gerekir. Bu ülkenin insanlarının irfanına güveniyorum, sağduyusuna güveniyorum. Eğer bu ülke gerçekten büyüyecekse, beraber çalışmak zorundayız. Sağduyulu davranarak, destek vermek zorundayız. Önce Türkiye diyenleri, iktidara taşımak zorundayız.”
Türkiye’nin toplumsal barışa ihtiyacı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim toplumsal barışa ihtiyacımız var. Şehit cenazeleri üzerinde bazıları siyaset yapıyor. Akan kandan beslenen siyasetçiler var. Ülkenin Cumhurbaşkanı şehit cenazesini siyasi çıkarları için kullanıyor. Şehit anneleri gözyaşları içinde, mikrofon elinde, ‘Ne mutlu size, çocuğunuz şehit oldu’ diyor. Ben o Cumhurbaşkanı’na seslenmek isterim; Niye sen o mutluluktan kaçındın? Hangi gerekçeyle kaçındın? Çocuklarını niye askere göndermedin? Bu ülkenin fakir fukara çocukları şehit olmuyor, başlarında oturup edebiyat yapıyorsun, o anne babanın dramını biliyor musun? Hani ana babalar ağlamayacaktı? Kandan besleniyorsun.”
8 Haziran’da Türkiye’nin demokrasiye uyandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, kendi iktidarlarını korumak istediklerini belirterek “Akan kanın sorumlusu Çankaya’da değil, kaçak sarayda oturuyor. Akan kanın sorumlusu odur. Kaosun, terörün sorumlusu odur. Kaçacak yeri yoktur. Yazık günahtır bu ülkeye” diye konuştu.
Şehit cenazelerinde annelerin haykırışlarını dinlediklerini belirten Kılıçdaroğlu, vatandaşlara seslenerek, ‘İktidar'ın terörsüz iktidar devraldıklarını, ateş çemberinde kaosu yaşayan bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.
Kılıçdaroğlu, bunların 13 yıldır tek başlarına ülkeyi yönettiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Suçlayacakları kimse yok. Kaçak saraydan eleştiriler geliyor. ‘Türkiye’yi bu hale muhalefet getirdi’ diye. İnsana biraz utanma olur. Muhalefet ne yaptı size? Önemli bir karar aldınız da, muhalefet engel mi oldu? Türkiye'yi kan gölüne çevirdiniz, kaosun batağına soktunuz. Biz uyardık, ‘hayır’ dediniz bize. ‘Biz daha iyi yönetiriz’ dediniz. İşi o boyutlara getirdiler ki, bunlardan biri de kalktı dedi ki; ‘Ben de bir gün şehit olacağım’ Şehit üzerinden yapıyorlar. Bunu söyleyen Bakan 20 korumayla geziyor, altında da kurşun geçirmez araba var. Sen şehit olmak istiyorsan, koltuğu, kırmızı plakalı bırak. Yandaşının maden şirketine git, işçileri nasıl çalışıyorsa çalış bakalım. O zaman şehit olursun. Yapabilirler mi? Yapamazlar. Onlar her şeyi sömürdükleri gibi şehitliği de kendi çıkarları için sömürmeye başladılar.”
Erzurumlu şehidin yakınının sözlerini örnek veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Vicdanı olan bunu yapmaz. Kocatepe’de bir şehit cenazesine katıldık. Bana da, Davutoğlu’na da, Bahçeli’ye de aynı şeyleri söyledi; ‘Bizim ocağımız söndü. Başkalarının ocağı sönmesin. Neden bir araya gelmiyorsunuz, neden hükümet kurmuyorsunuz’ diyor. Bu şehit babasına sesleniyorum; Sevgili kardeşim. Bu tabloyu senin istediğin noktaya getirmek için ben elimden geleni yaptım. Açık söylüyorum. Allah şahittir. Kişisel çıkar, parti çıkarları gütmedim sadece ve sadece kan akmasın, analar ağlamasın diye elimden gelen herşeyi yaptım. Senin için, bu ülkenin güzel insanları için yaptım. Ama onlar el vermediler, kaosu tercih ettiler, gelmek istemediler. Çünkü onların derdi senin çocuğun değil. Onların derdi kendi koltukları. Bunu çok iyi bilmeni isterim. Bu ülke bu noktaya kolay gelmedi, bilinçli olarak getirildi. Kaos ortamı yaratıp, ‘bakın bizi seçmediniz ülke bu hale geldi’ mesajı vermek istiyorlar. Neden oyunu bana vermedin? Kendi iradeni sana kabul ettirmeye çalışıyor. Buna izin vermemeliyiz. Hepimizin görevi var. Eksiğim, yanlışım, kusurum varsa, bana söyle. Yoksa elini vicdanına koy, sandığa giderken düşün, ‘yeter’ de”
SİZİN DOLARINIZ VAR VATANDAŞIN YOK
Kılıçdaroğlu, doların yükseldiğini hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: "Diyor ki, ‘dolar yükseldi, bizim kaygımız yok’. Sizin zaten kaygınız olamaz. Vatandaşın dolar hesabı mı var? Sizin dolar hesabınız var. Siz dolar yükseldikçe, köşeyi dönüyorsunuz. Sen vatandaşı mı düşünüyor musun? Siyaset samimiyet, hesap verme, ülkeyi düşünme, işsizleri düşünme işidir. Siyaseti araba ve koltuğa indirgeyen, zenginleşme aracı olarak siyaseti görenler, bu ülkeye ağır bedel ödetti. Daha düne kadar ayırdım yapıyorlardı. Etnik kimlik inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapıyorlardı. İzin vermeyelim.”
Kılıçdaroğlu, birbirimizi öldürerek bu ülkeye hizmet edemeyeceğimizi ifade ederek şunları söyledi: "Bunları aşmak zorundayız. Bu sorunu biz çözeriz. Biz samimiyiz. Bizim veremeyecek hesabımız yok. Biz ülkemizin birliği ve bütünlüğü içinde şanlı bayrağımızın altında bu sorunu çözeriz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz."
‘Eğer cumhurbaşkanı değil de, başkan seçseydiniz bu kaos olmazdı’ sözlerine yönelik olarak da Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Önümüzdeki seçimler bir dayatma seçimidir. Sensin iradene güvenmiyorum, verdiğini oya da güvenmiyorum, kaosu yarattım, göz yaşını yarattım. Bana tekrar oy vereceksin. Geldiğimiz nokta budur. İyi düşünsün vatandaşımız. Hepimizin düşünme görevi var. Türkiye’de hukuk yok şu anda, demokrasi askıya alınmış, bir sivil darbeyle karşı karşıyayız, teamüller hiç çalışmıyor. ‘Beştepe’nin yolunu bilmeyene, görev vermem’ diyor. Biz senin yolu bulduğun gibi bulmayız. Biz namuslu, ahlaklı insanlarız, ahlak yoksunu hiç değiliz. Herkese saygılıyız. Devletin teamüllerini, Anayasasını ayaklar altına almaya kimsenin hakkı yoktur.”
Seçim hükümetinde CHP’den milletvekillerinin yer alacağı iddialarına da cevap veren Kılıçdaroğlu,”Cumhuriyet Halk Partisi’nde karaktersiz insan yoktur” yanıtını verdi.