Her ülkede hain bulunur ama haini bu kadar çok Türkiye'den başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum!
Bildiğim şu:
Başka ülkelerin hainleri, anında yakalanır ve yasalarındaki suçun karşılığı neyse ona göre derhal infaz edilirler. Bunun cezası, çoğu yerde idamdır. Bu yüzden kimse hainlik yapmaya cesaret edemez!
Türkiye'de ise, idam yok! Cezalar caydırıcı değil. Kanunlara gelince, her yöne çekilebilecek şekilde lastikli ve her türlü yoruma müsait! Çoğu kararlarda adlî kurumlar arasında bile mutabakat yok, bir mahkemenin serbest bıraktığını diğer mahkeme tutuklayabiliyor! Yüksek yargı içinde tezat kararlara sıkça rastlamak mümkün.
Bu adlî kargaşa ve yasal boşluklar sebebiyle Ülkemiz adeta "suçlular cenneti"ne dönüşmüş durumda. İnsanlar ne suçtan korkuyor ne verilecek cezadan!..
En büyük suç devlete ihanetten, en küçük âdî suçlara kadar basına yansıyan ve yansımayan haberlerden o kadar bıktık usandık ki, artık millet olarak sabrımız taştı, tahammül sınırlarımızı aştı. Hele şu çıkan son yangınlar ve ormanları ateşe verecek cesareti bulan hainlerin varlığı ve yakalanması, milleti sokağa dökecek raddeye ulaştı!...
Ey Devlet Yetkilileri!
Sizler, "At"ı da "İt'i de bizlerden çok daha iyi biliyorsunuz!... "Zamanı gelince, atı nallanmasını, iti bağlamasını biliriz" der durursunuz...
Haydi bakalım!
Artık, atları nallamanın, itleri bağlamanın zamanı geldi, hatta geçiyor bile!.. Millet olarak sizden isteğimiz, aşağıdaki görselde olduğu gibi, bütünlüğümüzü temsil eden Bayrağımızın ve Yüce Kitabımızın bize yüklediği misyonu yerine getirmenizdir.
Hem sizler, milli-dini günlerde, şehit törenlerinde ve taziye evlerinde devletin resmi ikramı olarak bu Bayrak ve Kur'an'ı vatandaşınıza takdim etmiyor musunuz!? O halde bu anlamlı misyonu yerine getirmelisiniz. Aksi halde, "it"lerle baş etmek mümkün olmaz.
Haydi bakalım:
"YA DEVLET BAŞA
YA KUZGUN LEŞE!.."
Mehmet Emin PARLAKTÜRK