CHP’de parti içi mücadelenin en önemli argümanı karşıtını ‘akepelilikle’ suçlamaktır. Buna kimler maruz kalmadı ki. Muharrem İnce’den tutun da eski genel başkanları Kılıçdaroğlu’na, Gürsel Tekin’e varıncaya kadar.
Bu öyle bir çamurdur ki namus lekesi muamelesi görür. İç ayrılıkların nedeni ve eleştiri okları hiçbir zaman politik, ideolojik içerik taşımaz. İç mücadele de tıpkı dış politik yaklaşımları gibi dedikodu odaklıdır. Bu tutum CHP’nin kutuplaştırıcı, ötekileştirici zihniyetinin göstergesidir. Kitlelerini ancak bu şekilde tatmin edebilmektedirler.
Burcu hanımın parti içindeki ‘yamyamlara’ karşı direnmesine elbette saygı duyarım. Bu yüzden hedef tahtasına konulmasını da haksızlık olarak görürüm. Ama bu onu, hizmet odaklı siyaseti öne çıkaran AK Partiye yakıştırmama tek başına yetmiyor. Zaten kendisi de genetiğine uygun davranmayı seçmektedir.
Burcu hanım seçilmeden önce DEM Partiye karşı bir belediye başkanına yakışmayacak açıklamalar yaptı. Ben, DEM partiye uzak duran biriyim. Ona yönelik çok eleştirilerim oldu. Fakat seçilmiş biri, hangi partiden olursa olsun vatandaşlar arasında ayrımcı söylemler yapmamalı. Ayrıca fos çıkan bir ‘böcek’ olayı ile AK Partiyi suçlamıştır. Belki gerçekten dinlenmiş olabilir ama bunu kanıtlayamadı. Böyle bir şey vardıysa bile bunu kendi partisi içinde aramalıydı. O ise klasik yolu seçip iktidarı suçlamak için kullandı. Belki de bu yüzden olayın aydınlanmasını sumen altı etmiş olabilir.
CHP’nin en büyük rakibi CHP’dir. Yavrularını yemeyi adet haline getirmiş bir parti. Onu yaralayacak, zora sokacak belki de bitirecek olan budur. AK parti, CHP’den düşecek çöplerin konteyneri olmamalıdır. Gerçekten hizmet odaklı ve CHP’nin çürümüşlüğünden sarfı nazar edecek olanları müstesna tutarım.