Devletin Omurgasını Çürüten Sessizlik

Özkan ORUN

Sahte Diplomalar, Liyakatsız Atamalar ve Görevine Uğramayanlar

Devlet dediğiniz kurum; adaletle, liyakatle ve sorumluluk bilinciyle ayakta durur. Ne yazık ki bugün ülkemizde, özellikle taşra illerinde, bu omurganın çürümeye başladığına dair açık işaretler var. İşte birkaç örnek: Sahte diplomayla işe girenler, sınavla değil torpille memur olanlar, yıllardır işe gitmeden maaş alan “hayalet personeller” ve makam koltuğuna vasıfla değil bağlantıyla oturtulmuş yöneticiler...

Sahte Diploma: Sessiz Bir Skandal

Bir zamanlar adı eğitimle, başarıyla anılan devlet kadrolarında bugün, Makedonya’dan, Kosova’dan alınmış “hazır” diplomalarla işe giren kişilere rastlamak sıradan bir durum hâline geldi. Denetim mekanizmalarının etkisizliği, bu utancı büyütüyor. Sahte diplomayla işgal edilen her kadro, bir emekçinin hakkının gaspıdır. Bu, sadece bireysel bir haksızlık değil, toplumsal bir adaletsizliktir.

Liyakatsiz Alım: Kurumların İflası

Memuriyetin temel taşı liyakattir. Ancak bugün, referans sistemi; CV’den, tecrübeden, bilgiden daha çok şey ifade ediyor. Mülakat masaları adeta siyasi sadakat testine dönüştü. Sonuç mu? Ehliyet sahibi olmayanlar, iş başında... Liyakatsiz kadrolar, sadece işin kalitesini düşürmekle kalmıyor, kuruma olan güveni de yok ediyor.

İşe Gitmeyen Personel: Kamuda Vicdan Erozyonu

Bir insanın maaş alıp da işe gitmemesi sadece yasal değil, aynı zamanda ahlaki bir problemdir. Ama bu artık kanıksanmış bir gerçek hâline geldi. Adı var, kendi yok personeller... Sistem bunlara göz yumuyor, çünkü onları kollayanlar da sistemin içinde. Bu da çalışkan, disiplinli memurların motivasyonunu yerle bir ediyor.

Vasıfsız Yöneticiler: Makamın Ağırlığı Hafifledi

Yönetici pozisyonlarına bilgiyle değil, bağlantıyla gelmek... Bu anlayış, kamu kurumlarını çözülmeye götürüyor. İnisiyatif alamayan, stratejik düşünemeyen yöneticiler; sadece koltuğu dolduruyor. Oysa yöneticilik, taşıması ağır bir sorumluluk, örnek bir duruş gerektirir.

Sonuç:

Bu konular sadece köşe yazılarında kalmamalı. Bu, yalnızca bir şikâyet değil; bir uyarıdır. Devlet kadrolarındaki çürüme, milletin geleceğine sirayet eder. Adaletin terazisi bozulursa, düzen yerini çürümeye bırakır. Artık görmezden gelme, susma, “bana ne” deme zamanı değil. Bu sistemin düzelmesi, sessiz çoğunluğun ses vermesiyle mümkün.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.