DÜNYADA GELİŞEN TOPLUMSAL CİNSİYET KARŞITI (ANTİGENDER) HAREKETLER

Ali ALP

Toplumsal cinsiyet karşıtlığı (Antigender), 1990 yılından sonra Katolik Kilisesi öncülüğünde ortaya çıkmıştır. Kavram, ‘toplumsal cinsiyet ideolojisi’ söylemi çerçevesinde anti feminist ve LGBTİ+ karşıtı politikalar, eylemler ve bilgileri anlamak ve incelemek amacıyla sosyal bilimciler tarafından geliştirilmiştir Geleneksel aile yapısında kadın ve erkek rolleri belli ve birbirinden ayrılmış, kız ve erkek çocukların yetiştirilme tarzı da cinsiyete göre şekillenmektedir. Toplumsal cinsiyet ile kabul edilen LGBTİ+ gibi farklı cinsel kimliklerin, erkek ve kadın rollerinin birbirine yakınlaşması, geleneksel aile yapısının dışında roller ortaya çıkarması endişesi ile toplumsal cinsiyet fikri Avrupa, Amerika ve dünyanın farklı yerlerindeki muhafazakâr kesimler tarafından eleştirilmektedir. Dini veya siyasi bazı guruplar da toplumsal cinsiyetin kendi cinsiyet kategorilerine uygun olmadığı gerekçesiyle eleştirmektedir. Toplum içinde alışılagelen cinsiyet rollerine uymayacağını belirtmektedirler. Bu durum toplumsal cinsiyet fobisi olarak ifade edilmektedir.

Geleneksel kadın ve erkek rollerini birbirine yakınlaştırarak kadın ile erkeği aynı rollere sahip hale getirmesi, cinsiyet üzerinden insanlığın yeniden yapılandırılması fikrine destek olması düşünceleri, toplumsal cinsiyetin eleştirilmesine sebep olmuştur. Bunun yanında biyolojik cinsiyetler olan kadın ve erkek cinsiyetleri dışında farklı cinsiyet kimliklerinin toplumda kabul görmesi ile eşcinsel evliliklerin yaygınlaşması, okullarda toplumsal cinsiyete yönelik eğitimler verilmesi gibi sebepler toplumsal cinsiyete getirilen eleştiriler arasındadır. Bu nedenle dolayı dünya genelinde birçok ülkede toplumsal cinsiyet fikrini eleştiren faaliyetler yapılmıştır. Sokak yürüyüşleri, imza kampanyaları gibi çeşitli şekilde tepkiler ile ortaya çıkan bu hareket toplumsal cinsiyet karşıtı hareket olarak adlandırılmıştır Dindar gurupların öncülük ettiği ve birçok farklı kesimin de destek verdiği bu tepkilerin ilk örnekleri İspanya, İtalya ve Slovenya’da görülmüştür. 2010 yılından sonra Fransa, Almanya, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerde kampanyalar ve gösteriler düzenlenmiştir. Gösterilerde eşcinsel evliliklere izin veren yasa tasarılarının geri çekilmesi, okullardaki toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin durdurulması, bu konuda yapılan akademik çalışmalara ayrılan kaynakların kesilmesi gibi talepler ortaya konulmuştur.

Aile yapısı ve çocuk eğitimi konularında toplumsal cinsiyet fikrine karşı çıkan ve bu konuda yapılan çalışmaları protesto eden topluluklar bu konuda çalışma yapan insanları da protesto etmişlerdir. Queer teori ile feminist düşünce konularında yaptığı çalışmalarıyla tanınan felsefeci Judith Butler, 2017 yılında Brezilya ziyareti sırasında birçok insan gurubu tarafında protesto edilmiştir. Butler, konuşma yaptığı sırada protestocular tarafından fiziksel saldırıya uğramıştır. Ayrıca ‘ideolojinizin canı cehenneme’ ve ‘pedofiliye hayır’ diye slogan atan protestocular Butler’ın kuklasını yakmışlardır . Protestocular tarafından Butler, cinsiyet kimliklerinin ve toplum değerlerinin yok edilmesi ile suçlanmıştır. Ziyaretin iptal edilmesi adına oluşturulan dilekçede, Brezilya’da eğitim programlarında toplumsal cinsiyet fikrinin yer almaması gerektiği, bu yüzden Butler’ın da ülkede istenmediği düşünceleri yer almıştır. Ayrıca Butler Brezilya’dan ayrılırken de yirmi bin kişilik bir gurubun kendisini havaalanında protesto ettiğini ifade etmiştir.

Toplumsal cinsiyet konusunda tepkilerin bir mekânı da okullar olmuştur. Fransa’da bir ilkokulda öğrencilere izletilen iki erkek balığın birbirine âşık olduğu animasyon filmine tepki için dilekçeler yazılmıştır. Polonya’da ise eğitimciler tarafından ‘Eşitlik Anaokulu’ adıyla hazırlanan el kitabı itirazlara neden olmuştur. Bir başka örnek de Brezilya hükümetinin ulusal eğitim programından toplumsal cinsiyet kavramını çıkarması olmuştur. Aile çeşitliliği konusunu ele alan ders kitapları için İtalya’da veliler tarafından tepkiler gösterilmiştir. Çocukların erken yaşta cinsiyet temelli eğitimle tanıştırılması Almanya’da tepkilerle karşılaşırken, Bu konuda geliştirilen eğitim ortamındaki tepkiler temel olarak cinsellik ile ilgili eğitimlerin protesto edilmesi, toplumsal cinsiyet içerikli kitapların kınanması, çocukların bu eğitimlerden korunmasına yönelik yapılan toplu protestolar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de de toplumsal cinsiyet konusunda yapılan bazı çalışmaların tepki çektiği görülmektedir. Yükseköğretim Kurulu, 2015 yılında Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Komisyonu tarafından hazırlanan tutum belgesi iptal edilmiştir. İçeriğinde yükseköğretim kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliği dersinin nasıl verilmesi gerektiği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin genel kabul görmesinin nasıl sağlanacağı, akademik ve idari personele toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığının kazandırılma yöntemi konularında bilgiler yer alan tutum belgesi 2019 yılında web sitesinden kaldırılmıştır. Gerekçe olarak dönemin Yükseköğretim Kurulu başkanı Yekta SARAÇ, toplumsal değerlere uymadığı ve toplumca kabul görmediği gerekçesiyle tutum belgesinin kaldırıldığını, belgenin içindeki toplumsal cinsiyet kavramının çıkarılıp bazı güncellemeler yapılarak tekrar üniversitelere gönderileceğini ifade etmiştir.

Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2014-2016 yılları arasında “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi (ETCEP)” adıyla yürütülen proje, 2016 Eylül ayında sonlandırılmıştır. Geleneksel aileye zarar vereceği, öğrencilerin cinsiyetsizleştirilmesine yol açacağı gibi düşüncelerle tepkiler ortaya koyan çeşitli akademisyen, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının açıklamaları üzerine bakanlık toplumsal cinsiyet konusunda devam eden bu projenin durdurulduğunu ve bu konuda başka bir çalışma yürütülmediği konusunda açıklama yapmıştır.

Kadın ve erkek dışındaki farklı cinsiyet kimliklerini de kapsayan toplumsal cinsiyet çalışmalarına paralel olarak çocuklara cinsiyet değiştirme fikrini duyuran ve veliler tarafından tepki çeken olay 2018 yılında yaşanmıştır. İzmir Çiğli Doğa Koleji’nde Yapı Kredi Yayınları'nın basımını yaptığı ‘Garfield’ isimli kitap yedi yaşındaki öğrencilere dağıtılmıştır. Kitapta "Kadınların Jon'la çıkmamak için kullandıkları en iyi 10 kaçış yolu" sorusuna karşılık on cevap arasında "O hafta sonu cinsiyet değiştirmek için ameliyat oluyorum" cümlesinin bulunması çocuklara daha yedi yaşında farklı cinsiyete geçiş fikrinin öğretildiği endişesiyle veliler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Tepkiler sonrası kitap okul tarafından toplatılmıştır.

Sonuç olarak geleneksel rollerin değişmesi, farklı cinsiyet formlarının yaygınlaşmasından rahatsız olan artık küresel bir topluluk olduğu söylenebilir. Her ne kadar birbirleriyle aynı yerde bulunmasalar da aynı kaygıları taşıdıklarını söyleyebiliriz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.