‘DUVAR FİLOZOFU’NUN HEYBESİNDEN TAŞANLAR

Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

‘DUVAR FİZOFU’NUN HEYBESİNDEN TAŞANLAR Prof. Dr. Salih Şimşek

Bilinmelidir ki; ‘özgürce’ eleştirilemeyen ve kanunla korunan birisi için, “O’nun sayesinde ‘özgür’ bir ülkede yaşıyoruz’ demek, büyük bir dram ve ahmaklıktır.

Ne garip! Mazlum dünyanın yarısı, “Erdoğan gelsin de bizi gâvurden kurtarsın” diye dua ediyor, “Türkiye’nin yarısı da ‘gâvur gelsin de bizi Erdoğan’dan kurtarsın’ diye yalvarıyor,

10 Kasım vesilesiyle, bir kısım insanlar, ‘camilerde Mevlut okutulsun’ talepleri oldu. "Beyni sulanmış hafızların dini" dedikleri hafızlara ‘Mevlut’ okutmak, ne kadar samimiyetsiz ve gayri ciddi bir şey…

Şu garipliğe ve acayipliğe bakar mısınız? Alfabe Latin, şapka Yahudi, lâiklik Fransız, kanunlar İsviçre ve İtalya… Ama nedense adı ‘Türk İnkılabı’… İnsanımız yıllarca böyle uyutuldu ve kandırıldı.

Bir insan düşünün… Memleketinin sıkıntılarından mutluluk duyuyor. Başarılarıyla alay ediyor, mandacılığı kabul ediyor ve hainlik ve hırsızlık yapıyorsa, o kişi ancak “Kemalitlerin Cumhurbaşkanı Adayı” olur.

Hrant Enveryan isimli Ermeni bir vatandaş diyor ki: Türkiye’de bir ‘lâiklik sorunu’ değil, ‘lâiklik, çağdaşlık ve Kemalizm maskesi’ altında gizlenen elitist, kibirli, halk karşıtı, mankurt bir irin zihniyeti var… Kedilerini ‘asıl’ zanneden bu lümpen sınıf, fırsatını buldukça halka zulmediyor.

Kamalistler hep sakladılar. Mustafa Kemal, ‘Malazgirt Zaferi’ kutlamalarını yasaklamıştı. ‘İstanbul’un Fethi kutlamalarını’ da yasaklamıştı. Neden acaba? Bu kutlamaların onun için ne ‘zararı’ vardı. Türklerin gurur tabloları onu niçin ‘huzursuz’ ve ‘rahatsız’ etmişti. Bir bilen var mı?

Adam var ya… canlı TV yayınında tüm suçlamaları kabul etse ve “evet çaldım çırptım, yedim içtim, paraları İngiltere’ye götürdüm” dese var ya… Sevenleri ve Samancılar, “bizim adam Silivri’de kafayı yemiş. Bunları o yapmaz. Belki zorla böyle konuşmaya zorladılar’ diyecek hazır bir kitle var.

Oh ne güzel bir dünya… Vatandaş, Yunan gibi dans ediyor, Yunan gibi içiyor, Yunan gibi çıplak geziyor, Yunan gibi ezandan, Yunan gibi İslam’dan, Yunan gibi camiden, Yunan gibi başörtüsünden rahatsız... Yunan gibi Ayasofya’nın tekrar kilise olmasını istiyor, sonra da çıkıp ‘O olmasaydı Yunan olurduk’ diyor. Aslında, Yunan olmuş da adı konmamış zavallının…

Ermeni yazar Seven Nişanyan bir zamanlar, sosyal medyada bir canlı yayın programında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ilişkin şöyle demişti: "Yüksek libidosuyla tanınan bir kişi, neden çok sayıda kız çocuğu evlat edinir? Bu kız çocuklarıyla Dolmabahçe ve Çankaya'daki özel dairesini paylaşıyor. İşin ayrıntısını doğal olarak bilen yok… Fakat Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya'da ‘yatak odasının bulunduğu dairede’ yaşıyor bu çocuklar. Bugün devlet başkanı veya üst düzey siyaset adamı böyle bir yaşam tarzına sahip olsa, insanlar ne düşünür? Atatürkçü bir adamın dürüst, hoşgörülü ve saygılı olduğunu ben hiç görmedim bugüne kadar. Onlar beş para etmez. Atatürkçülerin kendilerinden başka hiçbir fikre saygılı olduklarını hiç görmedim. Atatürkçülük, sınırsız kibir ve sınırsız bir nefret ile malul olan bir düşünce tarzıdır..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.