Ekrem Imamoğlu, Foreing Affairs'e bir mektup göndermiş.
Kıymetli dostlarım, ABD'li Foreing Affairs isimli yayın kuruluşu ; The Washington Post, The NewYork Tımes, Wall Street Journul v.s. gibi yayın kuruluşları gibi değildir.
Foreing Affairs aslında "ABD Derin Devleti"nin yayın kuruluşudur ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yönlendirmeleri ile hareket eder..
ABD Dışişleri Bakanlığı ise, 1970'lerin başından itibâren ( Henry Kissinger ile birlikte ) tam olarak İtsrail'in kontrolünde olan bir müessesedir !
Bu yayın kuruluşunda bir yazı çıktığında, Dünyada herkes bilir ki, bu yazı aslında ABD'nin resmi fikri ve istikametidir ; fakat tek fark, "sivil görünümlü" bir gazetede çıkmış olmasıdır..
Ekrem İmamoğlu, Foreing Affairs'e "beni kurtarın, TÜRKİYE'nin bütün kurumlarını size bağlayayım" meyânında böyle bir mektup gönderirken, aslında bu mektubu "ABD Derin Devleti'ne göndermiş olduğunu" bilmiyor muydu ?!
Böyle bir "TÜRKİYE'de hukuksuzluk, adâletsizlik, diktatörlük var, müdâhâle edin" meyânındaki mektubun, ABD tarafından, TÜRKİYE'ye karşı yapılacak bir harekât'ta, "hukuki gerekçe" olarak kullanılacağını bilmiyor muydu ?!
Bal gibi de biliyordu ve zaten bunları bildiği içindir ki, böyle bir mektubu yazdı !
Daha doğrusu şudur :
Esâsen Ekrem İmamoğlu, böyle siyâsi manevraları kendi aklı / zihni ve irâdesi ile yapabilecek siyâsi bilgiye de, zekâya da mâlik değildir !
Fakat onu "kullanan" bazı mâhfiller, onun ağzından böyle bir mektubu yazdılar ve o mektubun altına da, sadece imzasını aldılar !..
Mektupta ABD'den talep edilen şey, sadece "kendisinin kurtarılması" değil...
"Eğer kendisine sahip çıkılır ve Cumhurbaşkanı yapılır ise, Batı Hukuk Normları'nın ÜSTÜN NORM olarak tanınacağı, Dünya Bankası ve IMF ile tam bir işbirliği yapılacağı" da taahhüt ediliyor !
Bunun tercümesi şudur :
Eğer TÜRKİYE'nin başına beni getirirseniz, hukuk'tan ekonomiye, ticârete, sanayiye, savunmaya ve finansmana kadar bütün sektörlerin idâresini ve kontrolünü size bırakırım".
Mektubu okuduğunuz zaman, Ekrem'in böyle siyâsi ve diplomatik cümleleri asla kuramayacağını, bu metnin "profesyonel kalemler tarafından yazıldığını" zaten hemen farkediyorsunuz.
Peki ABD'liler, Ekrem İmamoğlu'nun, "artık kurtarılamayacak kadar KARA'YA / ŞAP'A OTURDUĞUNU" göremiyorlar mı, bilmiyorlar mı ?..
Onlar 3741 sayfalık iddiânameyi okumuşlar ve Ekrem İmamoğlu'nun, bu kadar "sağlam deliller" karşısında, asla "delikten çıkış şansının ve ihtimâlinin olmadığını" elbette görmüşlerdir..
Peki bunu bilmelerine râğmen, ona niçin böyle bir "müdâhâle dâveti" yaptırıyorlar ?!
Çünkü ilerde TÜRKİYE'de bir kaos çıkarmaya muvaffak olurlar ise, ellerinde hukuki bir "müdâhâle gerekçesi" bulunsun diye !..
Bakınız kıymetli dostlarım ve Ekrem İmamoğlu'na hâlâ sempati hisseden kıymetli vatandaşlarım :
Ekrem İmamoğlu'nun kimlerle işbirliği içinde olduğuna ve TÜRKİYE'nin ellerine yeniden hangi zincirleri bağlatmaya çalıştığına dikkat ediniz lütfen..
Sonra bunlar bir de millete dönüp "biz bağımsızlıkçıyız" diyorlar !
............
Ekrem İmamoğlu böyle bir mektup ile ABD'nin eline bir "koz" verdi amma, kendisi için artık "herşeyin bittiğini" henüz göremiyor !
Şu anda ABD de, İngiltere de, İtsrail de, dümenlerini Özgür Özel'e kırmış vaziyetteler !
Fakat kanaatimce Özgür Özel'e destekleri de çok sürmeyecek...
Zira onlar, arasıra da olsa "yerli ve milli refleksler gösteren" birine, asla tahammül gösteremezler !
Onlar için "en ideal eleman" Ekrem İmamoğlu idi ; fakat artık onun "şafağının karanlık olduğunu" görüyor ve kabul ediyorlar ; binâenaleyh, onu "denklem dışına çıkardılar"..
Mâmââfih ona şu tâlimâtı verdikleri anlaşılıyor :
"Senin için tek çıkış ümidi ve yolu, asla geri çekilmemek ve daima hücum pozisyonunda olmaktır. TÜRKİYE'de bir kaos çıkmaz ise, seni kurtaramayız. Şu halde, ortalığı karıştırmak ve kan dökülmesi için elinden gelen herşeyi yap !"
Kemal Kılıçtaroğlu da onlar için "çok kullanışlı" bir isimdi, fakat o da hem çok yıprandı ve hem de "yaş"tan kaybediyor...
Bir başka "ideal isim" de, CIA'nın kıdemli memuru Michael Rubin'in, ta çocukluğundan itibâren keşfedip "yetiştirdiği" Sedat Peker idi...
Fakat bu "her kılığa giren CIA / MOSSAD Maymunu / mafya P.i.ç.i" de, deşifre olduğu için TÜRKİYE'den kaçtı ; İtsrail'in "yedek devleti" B.A.E.'de jetsky sefâları sürmekle ve vakit buldukça da Che Gueveracı / Turancı / Ülkücü rollleri kesmekle meşgul !
Binâenaleyh, şimdilik o da denklem dışı..
Peki CHP'nin başına, Özgür Özel'den sonra kimi getirme niyetindeler ?..
Kanaatimce bu isim, Daron Acemoğlu'dur.
Ermeni asıllı bu akademisyene, geçen sene "Nobel Ekonomi Ödülü" verdirerek, ilk parlatmayı yapmışlardı...
...............
Son olarak şunu arzedeyim :
Ekrem İmamoğlu'nun, "diploma davası"nda mahkemede yaptığı şov ve sulandırma hamleleri, "davayı geciktirmeye" ve "hâkimleri tâhrik ederek, kendisini mağdur pozisyona getirtmeye" mâtuftur amma, onun bu taktiği, uzun vâdede kendisinin çok aleyhinde olacaktır !
9 Mart 2026'da başlayacak olan "ana dava"da da muhtemelen aynı taktikleri uygulayacaktır..
Yaptığı şeylerin kendisinin aleyhinde netice vereceğini fehm ve akıl edemeyecek kadar "muhteris / engelli" olan bir insanın, bizzat kendi hayatını ve çevresindeki insanların hayatlarını nasıl mahvedebileceğini, ibretle seyrediyoruz..
Evet kıymetli dostlarım, "taş'ların" hangi pozisyonlarda olduklarını ortaya koymaya çalıştım..
Büyüklerimizin de bu pozisyonları gördüklerine ve oyunu da "en münâsip hamlelerle oynayacaklarına" inanıyorum.
Rabbimiz yardımcıları olsun, âmin.