FİLTRESİZ ZEKADAN GÜNDEM DIŞI SÖZLER Prof. Dr. Salih Şimşek
Hani merak etmiyor da değilim: Kendileri 'ensar' olmayanlar, 'ensarlığı' kabul etmeyenler, ensar olanlara neden karşı olurlar ki?
Ülkemizde, 1500 yıldan beri üzerinde mutabakat sağlanamayan bazı dini knuları, sanki yeni bir tartışma konusu imiş gibi, çözüm üreteceklermiş gibi, sık sık gündeme getiren zevatı şiddetle kınıyorum.
Dirilerden umutlarını kesen bazı mütekait politikacılar, yapacak iş bulamayıp boş kalınca, Türk tarihi’ndeki büyüklerin hangilerini ‘daha dindar’ hangilerinin ‘daha az dindar’ olduklarını araştırmaya başlamışlar. İnşallah bu arayışlar kendilerine hayır getirir…
Dostlarımdan ricamdır. Gelecek seçimlere kadar muhalefetimiz için dua edelim. Hep böyle olsunlar! Sakın ha sakın farklı bir tavır göstermesinler. Takip ettikleri mevcut yollarından ve stratejilerinden hiç şaşmadan devam etsinler. Bunlardan daha iyi bir muhalefet yoktur. Milletimiz onları hep böyle görmek ister.
Adama, 'sen ilim irfan sahibi insansın' deyip sonra sorduğu sorunun cevabı istediği gibi olmayınca, 'sen çok okumuşsun ama bir şey öğrenememişsin. Çok kitabın var ama biz senin o kitapları nasıl yazdığını biliyoruz. Sen çok geçiyorsun ama boşuna yoruluyorsun. Çok kitabın var ama 'eşeğe de çok kitap yüklenebilir' diyen insanlara nasıl bir sıfat bulsak ki?
Düşünüyorum da... Pardon, görüyorum da; ne anlaşılmaz insanlar var şu garip âlemde... Kendisi bir başkasının 'değer verdiğikleri'ne olabildiğince, gücü yettiğince küfrediyor, ama kendisinin 'değer verdikleri'nin onda birine, o küfrettiklerinin küfretmesine tahammül gösteremiyorlar... Sonra da kasıla kasıla fikir hürriyeti, insani değerler, demokrasi - memokrasi ve olmadık kavramlara sarılıyorlar... Anlayan birisi varsa bana anlatsa...
Kandil ve benzer günlerde insanımız artık cep telefonundan tebrik mesajları gönderiyorlar. Kolaylık tabi... Ancak bir problem görüyorum: Mesaj gönderen kişi mesajı altına adını yazmıyor. Karşıdaki kişinin rehberinde yer aldığını düşünüyor. Hasbelkader rehberde adı yok ve ismini yazmışsa, 'hayali bir kişi'den mesaj almış oluyor. Ne olur mesaj gönderen mesajının altına adını da yazsa da okuyana 'buda kim acaba?' dedirtmese... Herkesin, herkesin telefon numarasını kayıtta tutması gerekmez ki...
İstisnasız her seçimde, ‘aday belirleme süreci sonunda’ ortaya çıkan tabloya bakıyorum da; her partiden aday adayı olup da 'aday' yapılmayanlar, ülkenin en 'kalifiye elemanlarının kaybedildiğine' (!) inanıyorlar. Onlara göre ‘aday yapılanların hiçbiri beş para etmez... Partiler değerli insanlara önem vermiyorlar”. Bir de 'aday' olmak için başvurdukları partilerini eleştirmeleri yok mu?
Gel de hayret etme! Bir düğün vesilesiyle bir dostunuza davetname (davetiye- zarf içinde bir davet yazısı) gönderemeyip, kendisini telefonla veya mesajla bilgilendiriyorsun; bu eylem, 'davet' kabul edilmiyor. İlla ‘davetname’ gelecek... Öyle ki, bazıları için fiziki (zarf içinde) davetiye, davet yapandan daha önemli... Allah’ım akıl ver bana...
Şeytan boş durmuyor, zaman zaman gıdıklıyor: Meşum 28 Şubat döneminde Genel Müdürlük statüsündeki bazı devlet kurumlarındaki bazı müstahdemler, Genel Müdür yetkisi kullanırlar, Genel Müdürlerin bundan haberleri bile olmazdı. Acaba diyorum, günümüzde de, yani post 28 Şubat döneminde, bundan bir adım daha ileri, müstahdem yardımcıları Genel Müdür yetkileri kullanıyorlar mı? Aklıma geldi de…