"GÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN".!!!

Yusuf ZABUN

TRT-1'deki reytingleri altüst eden "Mehmed: Fetihler Sultânı" dizisinde düzenlenen yemin merâsiminde Şâhzâdem ve yiğitleri hep bir ağızdan gök kubbeyi inetircesine "gök girsin, kızıl çıksın" deyû and içdiler.

"Gök girsin kızıl çıksın" nidâsı Hun âilesine mensûb Göktürklerden gelen bir yemin şekli...

Göktürklerin kurucusu Bumin kağan, ülkenin başkenti Ötügen'dir.

Bu and merasimi evrilerek günümüze kadar gelmişdir.

Yeniçeri ocağı ise, Orhan Gâzînin isteğiyle Hünkâr Hacı Bektaşi Velî tarafından kurulmuş bir Türkmen ocağı olup askerlerin yemin töreninde börk takılırdı.

2. Mahmûd tarafından 1826 yılında Vak'a-ı Hayriyye olayı sonucunda lağvedilenceye kadar, bu yemin töreni ve ritüeller devam etdi.

Ekmek, Tuz ve Su üçlüsü kutsal sayılırdı.

Günümüzde ise, askerler silâh ve bayrak üzerine ellerini koyarak yüksek ve tok bir sesle and içerek aynı geleneği sürdürürler.

Biz Türkler, târihimizden gurur duyan nesilleriz.

Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulmakda...

Türk kuvvet ve zekâsının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur.

Yeniçerilerin yemin şekline gelince;

Bismişâh, Allâh Allâh, hûû!

Yolum yolunuz, kolum kolunuz, dolum dolunuz,

Dinim dininiz, başım yolunuzda, canım uğrunuzda, malım törenizde kurbân.

Dilim tercümân, erenlerden fermân, tuz, su, ekmek gördüm,

Yoldan ayrılırsam tutduğunuz kılıç boynuma doğrak mürdüm.

Gerçekler demine, pir gayretine, Yâ Ali hûuu....

Ey Muaviye Ümmeti,

Ey Düşmânı Muhammedi,

Siz küfrânî, biz şükrânî, siz bir taraf, biz bir taraf...

Kendi kılıcımda doğranayım, yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım.

Üçler, beşler, yediler, kırklar Nûr-u Nebi, Kerem-i Ali, Kerâmat-ı Veli...

Gülbangi Muhammedi Pîrimiz, Hünkârımız, Üstadımız Kutbu'l Ârifin....

Hünkârımız Hacı Bektaş-ı Velî demü devrânına hû diyelim hûû.....

Gök girsun, kızıl çıksun.!!!

Daha tafsilâtlısı ise;

"Deniz gibi dalgalanan Alsancak'a and olsun..

Dokuz kat göğe, yedi kat yere and olsun...

Çekildiğinde kılınca, gerildiğinde yaya, uçduğunda ok'a and olsun...

Damarımdaki kan'a, yaşayacağım yaşa and olsun..

Kuşanacağım kılınç, kınından yalnız töre için sıyrılacak.

Yayım, yalnız töreyi bozana gerilecek.

Atım dört yöne töreyi taşıyacak.

Töreyi bozarsam kendi kılıncıma çertileyim, kendi okuma vurulayım ki, yaşadıkça töreden, yasadan, buyrukdan ayrılmayacağım.

Ayrılırsam gök girsin, kızıl çıksın!"

Eğer sözümde durmazsam, bu kılıç bedenime girip kanıma bulanıp çıksın anlamında...

İslâmiyet öncesi Türklerin özgün ve epik sözlerinden...

Nihâl Atsızın;

"Bozkurtların ölümü, bozkurtların dirilişi'nde" sıkca bahsetdiği bir yemîn biçimi...

Ozan Ünsal'ın;

"Kan koksun" şarkısında ifâde etmeye çalışdığı,

Mustafa Öcal ve Oğuzlar grubunun yahşi eserinde belirtdiği...

Selâm nûrlu sabâha,

Gök girsin kızıl çıksın.!

Selâm kûtlu dergâha,;

Gök girsin kızıl çıksın.!

Gururumu satarsam,

Türklüğe su katarsam,

İte kemik atarsam;

Gök girsin kızıl çıksın.!

Terlemezse göynekler,

Sürçerse ak toynaklar,

Yüz bulursa oynaklar;

Gök girsin kızıl çıksın. !

Kur'ân devâ her derde,

Düsdûrluk her dertlerde.

Sırt dayarsam nâ-merde;

Gök girsin kızıl çıksın.!

Anayurt Tanrı dağı,

Hâzırlansa hep yağı,

Terkedersem başbuğu;

Gök girsin kızıl çıksın.!

Yürümezsem hak yolda,

Erimezsem hak yolda,

Çürümezsem hak yolda;

Gök girsin kızıl çıksın.!

Başka bir deyişle de; "kök girsin kızıl çıksın"..

Dede Korkut Oğuznâmalerinde Alpler'in andiçme çeşitlerinden biridir.

Burada bahsi geçen "kök" cengâver Türk boylarının "kıngırak" dedikleri kılıçın "kök"üdür.

Bu "kıngırak" üzerine and içerlerdi.

“Gök girsin kızıl çıksın, yüce Tanrı’m tanıksın..!"

Bu andın söylenebilmesi için, söyleyen kişinin elinde o esnada keskin bir kılıç bulunmalıdır.

Ecdâdımız Orta Asya'da hayâtlarını ortaya koydukları büyük ülküler ve bağlılıklar için bu andı içerlerken kılıcı yürekden çekip, "gök girsin, kızıl çıksın" diyerek söz verirlerdi.

Geçdiğimiz yıllarda gösterimde olan "Kurtlar Vâdisi" dizisinde eline bıçak batırılan "Polat Alemdâr'ın kitâb üzerine yemini sırasında ağzından dökülen cümleleri hatırtlatdı.

Şimdilerde ise; TRT-1'de yayınlanan "Diriliş Ertuğrul Gâzî" ve "Kuruluş Osman" dizisinde Ertuğrul Gâzi, Osman Gâzî ve Alplerinin dillerinden düşürmedikleri de bu değil midir?

Kezâ: Alparslan Gâzî ve Albleeinin...

Bu şekil söz veriş örfîdir. Millî rûhu ve şahlanışı tetikleyen bir ritüel..

Bir yönüyle kitleleri galeyâna getiren, coşkuya tavan yapdıran Osmanlı dönemindeki "mehter" benzeri ki, asla dinimiz, mukaddesâtımız, inâncımız ve akâidimizle çelişmez.

Aksine tesânüdü, birlik ve berâberliği, hedefi ve menzîli göstermesi açısından katkı sunar.

İlâhî Kelimetüllâh hakkı içün "Hubb-i Vatân, Min'el İmân" yolunda..

Kalın sağlıcakla.!!!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.