İnsan hayat boyunca kafa karışıklığı üç dönemde geçmesi mümkün olur. Bu dönemlerin iyi geçmesi ancak Allah'a yünelmekle başarılı olur.
Her meddet umduğunuz kişileri fanı olduğunu bilmelidir. Ancak meddet umduğunuz Allah olursa, onun ihsanına gövenip merhametine rahmetine gövenip el açıp yalvarma olursa, umadığı yerlerde Allah kuluna günderecek ve verecek çok şey olur. Bu inancını taşımak lazımdır.
Dünyanın insana şirin gelmesinin nedeni elde ettiği çaresizlik olmayan kar yünleridir. Bu dünyanın içindeki herşey Allahın olduğunu ve Allah verdiğini bilmek ve inanmak Allah'a şükür ve hamd daima kalbi ve dil ile unutulmiyacaktır.
Eğer hamd ve şükür eksik hale gelirse, Allahın verdiği O kar insana çetin bir azaba dönüştürür ve dünyada aile huzursuzluğuna, akraba, dost kavgasına ve genel bir iç ruh hastalığına dönmeye mahkumdur.
Her varlığının yaratılışın bir sebebi vardır. Allah hiç birşeyi sebebsiz yaratmadığını ve hata yerdeki gördüğün bir çöp tanesi sebebsiz yaratmadığını şöphe yoktur.
Hiç bir şey sahibsiz değildir. Bu felek elbs şeklinde yaratan olan Allahdır.Dünyanın elıbs nedeni mevsimlerin ve Uydumuz ay,gün ve geceleri sebebiyle yapılmış ve bunda örnekler ve ibretler alacak olan ancak müslüman ve mümine yakışır.
Allah kaynatı yaratı ve insanı halife olarak koydu.Önce aklı yarattı, nefsi yarattı, İnsanı yarattı.insanın nefsi hınzıra benzer.bir vahşi kurta benzer. düşman veya dost edilmek insanın elinde olan bir iradedir. Hiç bir insan bu nefsine arzusu kendini suçlu görmediğini tesbit edilmektedir.
Allah insana öyle bir nur hediye edilmiştir ki,onun sayesinde her şeye östün kılınmış ve O,nur ise tertemiz akıl olduğunu bilinir.Ey zavalı beşer; Allah seni özgür yarattı herşeyi sana mahsus kıldı ve bu nankörlük neyin neyisidir Akıl ermiyor..
Herkes düşmüş menfaat peşine ve nefsinin arzusuna uyarak Allahı unutmuşlardır.Bu fanı dünyada ömür su gibi gelip geçmekte olduğunu bildiği halde, yerden arşa kadar günahları varken, kime gövendiğini hiç bilmeden şeytana uyup Azrail gelirken halin ne olacağını düşünmezmisin.
Farz olan namazı kılmaktan aciz, oruç tutmaktan aciz olan zavalı insan.bu ağır günah ve köfür, yarın hesabı sorulacak mahkemeyi kübrada, Allah'a ne cevap verecek. Her insan hataya düşmesine tabidir. Fakat her hata ve günahdan sonra samimi tövbe etmek varken bu kadar acizlik sebebi nedir.
İnsan hata ve günah işler fakat tövbeye yünelmediyse, bunun sebebi Allahın kalbe vurduğu mühür sebebiyle olduğunu Ayeti celile bize bildirilmiştir.
Allah bakara süresinin yedinci ayetinde şöyle buyuruyor:Allah, küfürdeki inatları yüzünden onların kalplerine ve kulaklarına mühür vurmuştur. Gözleri üzerine de kalın bir perde gerilmiştir. İşte böyle kimseler için pek büyük bir azap vardır.
İnsanın kalbine mühür vurulduğu zaman O kalb artık herşeyi inkar etmesede devamlı günaha meyleder ve günahları hafif görür.
mühürlü kalb işlediği günahdan dolayı acı çekmesinden pişman olmaz ve yıne günahları ısrarla yapmayı ister.gözler üzerindeki kalın perde çekildiği zaman okur,bilir ama nefsine uyarak O gördüğü hakikatı anlamaz hale gelir.
Her gördüğü günah ve kötü işleri iyiliğe çevirerek uygulanır. Kulaklara vurulan mühür her dünya kelamı ve her işittiği kötülük ona birer zevk ve eğlence olup, bütün azaları işittiği günahları ısrarla iyiliğe çevirip bütün organlara sinyal verir. Çalgı alet, şarkılar raplar insanı evkarlandırır ve günah işlemeye ve şirke koymaya teşfik eder.
İnsanda Kalb, kulak ve göz mühürlendiği zaman dünya ve ahireti elden gider ve günahkar bir kul olarak Allahın huzuruna gider.Kalb, kulak ve göz birer radar gibi olup herşeyin gözetimi olduğunu ve herşeyin kokusuyla hemen uyandırıp bir teknoloji cihaz gibi test eder.
Peygamberimiz (s.a.v) 'in dediği gibi Ameler niyetlere göredir. Bu dediğimiz test cihaz gibi organları nasıl kulanırsa insan sonuçları öyle alınır. İster iyi niyetle ister kötü niyetle kulanmak her beşerin niyetine göredir. Bu organların hesabı elbete görülecektir.
İnsanın en çok göz ve kulak nefsinin emrine itaat ettiğini ve nefsi kendine illah görüp tapmaktadır. Nefsinin köle yapılması için en önemli olan şey Birincisi evlenmek. İkincisi namaz kılmak ve oruç tutmak. Üçüncüsü çevrenin iyi olması, iyi arkadaşlarla ve Alimlerle oturup kalkması.Dördüncüsü ise, muhacır olmaktır.
İnsanoğlu devamlı rahatlık ister, ve dünyada herşey onun dediği gibi yürüsün ister.İnsanoğlu hayat boyunca en zorluk üç döneme girer.
Bu dönemlerden birisi 45 yaşından sonra eski yaşantıları ve anne babasını akla getirip döşünmeye başlar.
Hem acizliğini anlar ve hemde nankörlüğünü veya nefsi onu köle yaptığını anlayabiliyor. Ama bu yaştan sonra dünyaya daha çok bağlanır ve dünya meşkuliyetiyle oyalanır.
Bu yaştan sonra dünya ve ahiret arasında kaldığını çok iyi bildiği için bazen vicdan onu iyiliğe teşfik etsede, Nefsinin kölesi olduğu için başarılı olamaz.
İkinci dönem : İnsan, 50 yaşından sonra insanın içinde büyük korkular ve sıtresler olur.ve Allah'a karşı mahçup oldupunu hep boş geçtiği ömrünün hesabının peşinde olsada, Nefsinin hakimiyetini kazanmadığı sörece, hep günah karanlığında sürünüp gidecektir. Konforslu, fonforslu ve hobi hayatın bir mücadelesi bu dönemde yoğunluk göstermektedir.
Bu dönemin içinde nefsani arzu ve dünya arzusunun yoğun gösterdiği dönemdir. Bazen yanlızlık ve göç kaybetmesinden anlarsa'da kendilerini belli etmediklerin bir özelliği bulunmaktadır. 40 ve 60 yaş arası bu hayat devamlı imtihanların çoğalması, yani evlatla, aile ile,eş ve dost ile büyük imtihanların çoğalması söylemek iyi olur.
Bu dönemde ki insan,kendilerini çok şeylere şahit olduğunu bilir. Yani siyah saç sakalar beyazlaşmış görür kendini fanı olduğunu bilsede gururunu kırmayıp hep cesaret bir piskolojik hayatla ayakta tutmaya çalışır.ve bu nedenle Allah'a yünelmediği için sersem bir dönemde geçtiğini anlamaktadır.
Üçüncü dönem; İnsan, 60 yaşından sonra ne kadar belli etmesede, bir can azabı çektiğini elbete kendisi çok iyi bilir. Bu can azabın nedeni yaş ilerledi, hastalıklar başladı, eski güç kaybettiğini ve eski konuşma ve zekası yerinde sarsıntı olduğunu çok iyi anlar.
Bu dönemde dünya hırsı çok olur. Hırsla dünya malına sarılır. Ama bir yanda da ölüm, hesab, nizam olduğunu bilir. Allah'a karşı ne kadar günah işlediğini bir piskolojik firenlenmesi beyninde başlar.
Yınede nankörlük sebebiyle kendini aciz görmez hale getirip şeytanıyla başbaşa kalmaktan başka bir şey yapmaz. Bunu sebebi ise; Allah onun kalbini, gözünü ve kulaklarını mühürlenmiş ve kendine yakıştırmamış aşağılık bir insan olduğunu bilmek gerekir.
Bu dönemin en zor sıkıntısı, eş ve evlat dost ve ahbabların dönemidir.bazen yanlızlığa mahkum kalır. Bazen değişik hastalıklara tucar olur. Bazen el ayak tutmayıp ihtiyaç duyulur. Bu dönemin en zorluğu gücü tükenmiş ve gözler arzalı, yorganların yorgunluğundan anlar artık.
En büyük mukafatı da Allah'a yüneldiyse,dünya fanı, Ahiret baki olduğunun hakikatını bulduysa, birazda olsa sabır ve metanetle Allah'a yalvarmaktan başka çaresi olmayan zavalı insan. Çaresi bundan başka ne olur ki.(Mehmed sıddık aladağ).