Kendini Arayan İnsan: SEYYİD AHMET ARVASİ

“Türk İslâm Ülküsü”, “İnsan ve İnsan Ötesi”, “Kendini Arayan İnsan”, “Doğu Anadolu Gerçeği”, “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” gibi eserleriyle tanınan eğitimci, toplum-bilimci, şair ve yazar S. Ahmet Arvasi’yi anıyoruz..


“Türk İslâm Ülküsü”, “İnsan ve İnsan Ötesi”, “Kendini Arayan İnsan”, “Doğu Anadolu Gerçeği”, “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” gibi eserleriyle tanınan eğitimci, toplum-bilimci, şair ve yazar S. Ahmet Arvasi’yi vefatının 34’üncü sene-i devriyesinde rahmetle yâd ediyoruz. 13 Şubat Ağrı-Doğubayazıt’ta doğan S. Ahmet Arvasi, 31 Aralık 1988’de İstanbul’da hayata gözlerini yummuştu. Rabbim rahmet etsin. Mekânı cennet olsun.

Eğitimci Ahmet Arvasi, Gözyaşı Dergisi’nde kendisiyle yapılan bir mülâkatta “Bizce inanmış aydın Kitaba, Sünnete, İcma-ı Ümmete, Kıyas-ı Fukuhaya uygun yaşayış biçimi içinde olan kişidir. İslâmiyet’i sağdan soldan esen rüzgârlara göre değil, gerçek rotası içinde tutan, yaşayan ve yaşatan insanlardır, inanmış aydınlar. Ben tavizkâr, şaşkın, hergün ayrı bir rüzgârın etkisinde yalpalayan kimselere inanmış aydın demiyorum.” diyor.

İnanmış Aydın Kimdir?
İnanmış aydını, “günümüzün problemlerini ve çağımızın çatışmalarını İslâm’ın ışığında değerlendirebilen kimsedir” diye vasıflandıran yazar Ahmet Arvasi, şunları ifade ediyor: “İnanmış aydın kimdir? İnanmış aydın İslâmiyet’e gönül vermiş, İslâmî hayat tarzını bir kurtuluş yolu olarak seçmiş, İslâmiyet’i iyi bilen, yaşayan kimseler olarak düşünürsen problemin cevabına kolayca ulaşılır. Ama İslâmiyet’i indi ve şahsi idraki içinde ele alıp, onu istenmeyen biçimlerde yorumlamaya kalkan herkes kendine inanmış aydın diyebilir. Biz, bunu bu şekilde anlamıyoruz. “Bizce inanmış aydın Kitaba, Sünnete, İcma-ı Ümmete, Kıyas-ı Fukuhaya uygun yaşayış biçimi içinde olan kişidir. İslâmiyet’i sağdan soldan esen rüzgârlara göre değil, gerçek rotası içinde tutan, yaşayan ve yaşatan insanlardır, inanmış aydınlar. Ben tavizkâr, şaşkın, hergün ayrı bir rüzgârın etkisinde yalpalayan kimselere inanmış aydın demiyorum. Bizim örnek insanımız Resulullah (s.a.v.) Efendimizdir. Ona uymamızı Kur’ân-ı Kerim’de Cenâb-ı Hakk emretmektedir. Ona benzememizi Cenâb-ı Hakk istemektedir. Ehl-i Sünnet büyükleri olarak bildiğimiz İmâm-ı Azâm, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Şâfiî, İmâm-ı Hanbel, İmâm-ı Gazzali gibi büyükler hep Resulullah’ı örnek almışlardır. Ve Ashab-ı Kiramı örnek almışlardır. İnanmış aydın bunları örnek alan ve bu çizgide yürüyen fakat muasır ihtiyaçlara göre müesseseleşebilen ve teşkilatlanabilen kimsedir. Esas olan İslâmı şu veya bu lokomotifin arkasına takılan vagonlar gibi görmek değil, İslâmiyeti bütün hadiselere yön verebilecek bir aydınlık kaynağı olarak görebilmektir. İslâmiyeti reforme edeceğim diyenler, İslâmiyeti şu veya bu ideolojinin felsefî ideolojik doktrinine yaklaştıracağım diyenler İslâmiyete hizmet etmezler. İslâmiyet deforme olmadı ki yeniden düzeltilsin. Batı dünyasında reform haklı idi, çünkü Hristiyanlık bozulmuştu, İncil yok olmuştu, onu ele geçirme gayesi vardı. Reform yeniden kendini bulmak demektir. Tabii ki İslâm dünyasında İslâmın reformasyonu söz konusu olamaz, çünkü İslâm deforme olmamıştır. Kitabıyla, sünnetiyle ve her şeyiyle apaçıktır, deforme olan cemiyetlerdir.” (Gözyaşı Dergisi, 1987, y.1, s.2, sayfa 11)

Mustafa Balkan

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberleri