MÜSİBETLERE KARŞI SABRETMEYENE ÖLÜM GELİNCE

Mehmed Sıddık ALADAĞ

Allah'ü Azim'üş - Şan sizi sınasa, size sağlık gibi, evlat gibi nimet verse sevinip Elhamdülillah Rabbimiz bize ikram eyledi dersiniz. Ne zaman Allah'ü tealâ size musibet verse , bir Bella verse gam çeker, sabretmezsiniz, şükrü unutursunuz.

Hak tealâ hitab eder ki :
<<Ey meleklerim! Onu tutun (canını güçlükle alın ).>> Melekler onun canını bütün kıllar dibinden alıp tekrar bırakıverirler.
Allah (C.C.) 'ın azab ettiğini kimse yapmağa kaadir değildir. Nitekim Allah (C.C.)şöyle buyurur ;

Ölüm döşeğinde yatan kimse bu azabı görüp , Ah! Ah!
Keşke dünya da iken amel etseydim. Bugün budurumu çekmezdim der.

O hastayı bekleyen kişilere hitap gelir;
<<Ey benim kibirli kullarım! İşte bu dostunuza mal sarfederek kurtarınız.
Dünya da benden korkmaz ki tabımla amel etmezsiniz. Benden gelen belaya sabretmez şikayet edersiniz.

İşte bu kul azab içinde ve canı boğazına geldi.Allah'ü tealâ'nın kudretinden melekler bu nidayı işitince <<Ey Rabbim. Senin azabın haktır diyerek secdeye kapanırlar. Bir ayet-i keıimede şöyle buyurulmaktadır.

Sonra meleklere tekrar <<tutun>> nidası gelir melekler her endamından bir kılının dibi bile boş kalmayacak şekilde tutarlar. Üçyüzonüç melek bir ağzından bağırır; <<Ey Allah'ın asi kulunun canı! gel çık teninden bugün, Allah'dan başkasına muhabbet ettiğin için sana azab olunacak gündür.

Mütekebbir olup fakirlere selâm vermezdin. Haram olan şeyleri yapar-
dın. Batılı hak, hakkı batıl görürdün.>> derler. Bu mevzuda cenab-ı hak şöyle buyuruyor :

Bu esnada o kişi meleklere şöyle der : <<beni bir an rahat bırakın ki, aklımı başıma getireyim.>> Fakat bu sefer üzerinde durmakta olan ölüm meleğini görür.

Yapılan azabları unutup titremeğe başlar. O'na <<bu kadar melek azab ederken sen kimsin,niye geldin>> diye sorar. Ölüm heybetli bir avazla bağırarak derki :

Ben öyle bir ölümüm ki, seni dünya yüzünden çıkarıp evladını yetim bırakayım ve dünyada sevmediğin akrabana malını miras edeyim.

Bu duruma gelen insan, ölümden bu sözleri işitince ölecek kadar titreyip yüzünü sağa, sola çevirir. Zira ölümü alameti budur. Buharide zikredilen bir hadistde Resulü Ekrem (S.A.V.) şöyle buyurur:

<<Gözünü duvara çevirdiği zaman duvar ile kendi arasında duran ölümü görür. Ne tarafa dönse ölümü orada görür ve nihayet arkası üzerine döner.

Ölüm meleği katı bir sesle bağırarak: <<Ben ana ve babanın canlarını alan meleğim. Sen ve dostların ise bakar dururdunuz. Ben öyle bir meleğim ki senden önce öldürdüklerim senden daha kuvvetli idi.

Bu yatan kişi melekler ile böyle şöyleşirken azab melekleri çekilip giderler . Yatan azrail (A.S.)'i bu kadar heybetli görünce aklı gider . Azrail (A.S.) şöyle sorar : Dünyayı nasıl gördün ? Bu durum hadisi şerifte şöyle zikredilmiştir:

Ölecek olan der ki; <<dünyanın hilesine aldandım bu hale geldim.>>
Allah'ü tealâ dünyayı bir kadın şekline koyar. Gözleri gök,dişleri öküz boynuzu gibj, bir kötü koku ile gelerek ölecek kişinin göğsü üzerine oturur.

Sonra o adamın malı karşısına getiririlir . Kan ile kahr ile haram helal demeyip kazandığı malı varislerine verilir. Gözü önünde o mal sahiplerine şöyle der : <<Ey asi ! Beni kazanıp haksız yerlere harcayıp sadaka vermedin.

Şimdi senin elinden çıktım ve istemediğin kişilerin eline girdim. Ben senden hiç çekmeden aldılar .
Kişi bu hal iken susayıp yüreği yanarak tutuşur. Dört tarafına bakar .

Sonra o bu halde iken şeytan fırsat bulup başı ucuna imanın almağa gelir.merdud şeytan elinde buzlu su bulunan kadehi tutar. Onu hastanın başı ucunda çalkalar. Yatan kişi şeytanı gördüğü yer ve anla zengin ve fakirin durumu belli olur. (Cenabı hak Said kullarından eylesin.)

Eğer Said değilsen <<getir şu sudan içeyim>> dersen o mel'ûn-ı ebedinin zaten canına minnettir. (Allah muhafaza buyursun) imanı gider , fakat yinede hikmet hüda'nındır. O durumda olan hastanın yanında su bulundurmak ve sık sık ağzını açıp su vermek gerekir.

Eğer hidayet yetişirse,şeytana nalet edip reddeder.
Vadesi tamamlandığında eğer mü'minse, emrolunur. Azrail (A.S ) canını alır . Üçyüz altmış melek o canı Azrail (A.S.) elinde alıp bütün sevgili ve dostları şekline girip uçarlar. Hullelerini giydirip canını cennet sarayına iletirler.

Eğer imansız gittiyse üçyüz altmış siccin melekleri cehennemden katrandan kara zakkum yaprakları getirip o imansız çıkan canı ona Sararlar. Derhal cehenneme götürerek yerini gösterirler.

Bir kimse baliğ olup. Dünya 'da ne kadar yaşarsa hayatı da isyan ve tevbesizlik geçip giderse Allah sakındırsın bu akıbeti görür. Kıyamette rüsvay olur.Cehennemde kendisine karar yeridir.Şayet kendisine Allah'tan hidayet ve Hz. Muhammed'den şefaat erişmezse.

Hz Ali'ye sorarlar: “Başımıza gelen sıkıntılar imtihan mıdır yoksa ceza mı?” İlmin kapısı cevap verdi: “Allah'a yaklaştırıyorsa imtihandır, uzaklaştırıyorsa cezadır.

Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Furkân Suresi 20.

İmtihan iki maksatla yapılır: Birincisinde bir kişinin gücünü, bilgisini ve görgüsünü görmek ve bilmek; ikicisinde ise kişinin yapıp etmelerini kendisinin görmesini sağlamak, yaptığı işlerin sonucunu göstermek ve değer biçmektir.

Başta peygamberler olmak üzere Allah, herkesi bir belâ ile imtihan etmektedir. Rabb'imiz, en çok sevdiği kullarını en büyük belâlarla imtihan etmiştir. Bu sebepledir ki geçmişte en büyük belâ ve sıkıntılarla imtihan edilen kişiler, Allah'ın en çok sevdiği kulları olan peygamberler olmuştur.. .

En ağır imtihanlar, peygamberlere gelirse, bazı insanlar neden daha ağır belalar çeker? - Biz şuna inanırız: İmtihanın şiddeti önce peygamberlere, sonra sahabelere sonra evliyalara göre silsile halinde azalır. Yani en ağır imtihan yükünü peygamberler çeker.

Muhammed (sas) • Tüm işlerin en zirve ve en kamil hali, Efendimiz'dir. Efendimiz'in (sas) de en büyük imtihanı çocuktu. Efendimiz'in (sas) ilk çocuğu Kasım'a Miladi 598'de sahip oldu. • “Kasım sütünü tamamlayamadan gitti.

Dünya insan için bir imtihan sahnesidir, ömür denilen şey de bu imtihan süresidir. Bu imtihan ömrün sonuna kadar, son nefes çıkıncaya kadar sürer. Neticesi ise burada değil ahirettedir. Bütün imtihanlardan aldığı neticeler değerlendirilecek, başarılı veya başarısız olduğu ilân edilecektir.

Bir hadis-i kutsî'de Allah şöyle buyuruyor: "Kulumu gözsüzlükle imtihan ettiğim zaman sabrederse, ona iki gözüne bedel cenneti veririm." Allah kulunu imtihan ederken, onun tahammül edemeyeceği bir şeyi yüklemez. Verdiği bela kadar sabır da ihsan eder.

- Allah sevdiği kullarına verdiği sıkıntının amacı, onları saptıracak olan nefsani arzu ve isteklerden uzak tutmaktır. Allah hiç bir zaman kulunun kaldıramayacağı bir yükü yüklemez. “Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir yükümlülük vermez.” (Bakara: 2/286) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

Çünkü nasıl yer çekimi kanunu, suyun kaldırma kuvveti kanunu varsa sevmek ve imtihan arasında da böyle bir kanun var. Yani bir şeyi ne kadar çok seversen, istersen onunla imtihan olma ve ona ulaşamama olasılığın o kadar artar. “Kişi sevdiğiyle imtihan edilir.

Conversation. İmtihan yollarında yürürken sabret, yaşadıkların ne kadar zor olursa olsun, ne kadar içinden çıkılmaz hâl alırsa alsın, bütün kalbinle ve bütün dualarınla sabret. Her derdin bir dermanı, her duyulmayanın fermânı vardır. Unutma ki; zahmet gün gelir, rahmet'e dönüşür, sabret.

Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır; büyük mükâfat ise Allah'ın katındadır. O halde gücünüz yettiğince Allah'a saygısızlıktan sakının; dinleyin, itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere başkaları için harcayın. Kim nefsinin bencilliğinden korunursa işte kurtuluşa erecekler onlardır.

Aynı zamanda belâ ve musibetler kişideki sırları ve cevherleri açığa çıkartacak bir ölçüttür. Bu nedenle başa gelen her musibet teslimiyet ve rıza ile karşılanmalı, içtenlikle Allah'a istircâ edilmelidir.

Musibet ve zorluklar karşısında mümince bir tutum, isyan edip kırıp dökmek ya da kötü sözler söyleyerek taşkınlık yapmak değil, öncelikle sabırlı, metanetli olarak sağduyu ve akl-ı selimi hakim kılmaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.