Hz. Mevlana, mesnevi'de der ki...
Hindistan'da ilk defa "fil" bulunmuş.
Getirip bir ahıra koymuşlar. Tabi ahali merak ediyor, fil nasıl bir şey diye?
Adamın birisi merak edip karanlık ahıra girmiş. Eline filin bacağı gelmiş.
Dışarı çıkınca: Fil direk gibi bir şey demiş
Diğeri girmiş, oda vücûdunu tutmuş.
Oda dışarıda: Fil kaya gibi bir şey demiş.
Bir diğeri girmiş, oda filin hortumunu tutmuş. Oda dışarı çıkınca: Fil hortum gibi bir şey demiş.
Mevlana hazretleri der ki, olaya hangi çerçeveden yada hangi gözle bakarsan öyle görürsün.
Çok insan vardır ki, sen ne kadar anlatmak istersen iste, senin anlatabileceğin şey onun anlayabileceği yada anlamak istediği kadardır. İstediğin kadar kendini parçala.
Meseleye nerden yada hangi ölçülerden bakıyorsun?
Eğer aya "Bedir" olduğu zamanda bakarsan tamamını, hilal olduğu zamanda bakarsan yarısını görürsün.
Doğru iki bölüme ayrılır.
Biri değişmez doğrular
Biri de değişken doğrulardır.
Değişmez doğrular bellidir.
Allah [cc] varlığı
Kur'anın hak kitap olduğu
2 kere ikinin dört oluşu gibi.
Bunlara "NAS" lar denir.
Değişken doğrulara gelince.
Geçen yıl savunduğun bir fikir bir yıl sonra yanlış. Geçen yıl yanlış olan bir fikirde bir yıl sonra doğru olabilir.
Bu meseleyi açmak mümkündür ama zaman ve zemin uygun değildir. İşte bir çok arkadaşın düştüğü yanlış burasıdır.
Şimdi asıl meseleye gelince...
İslam'da ölçüler belirlenmiştir. Bu hususlar imanlı insanlar için geçerlidir.
İslam dini bir insanın hayatına, "a" dan "z" ye müdahele ettiği ve hariçte de hiç bir şey bırakmadığı için islam'da sana göre bana göre meselesi yok denecek kadar azdır.
İslam insan hayatına öylesine müdahele eder ki...
Bir çocuğun nutfesi ana rahmine düşeceği zaman onun besmele ile yerine konmasını çocuk ana karnına düşünce onun helal lokma ile beslenmesini doğduktan sonra sağ kulağına ezan sol kulağına kamet getirilmesini en fazla ikibuçuk yaşına kadar emzirilmesini emreder. Baba'ya da çocuk yedi yaşına gelince namazı emretmesi emredilir.
Helaller şunlar, haramlarda bunlardır bu hususlara riayet edeceksin denir.
İnsan ölünce de kaldır at değil, insanı şöyle techiz edeceksin cenazeyi böyle yıkayacak şöylede gömeceksin diye kurallar koyar.
Hatta insan hayatını öylesine nizamlar ki
Tuvalete giderken yolun ortasında besmele çekecek sol ayakla girecek sol elin üç parmağı ile istinca yapacak eller yıkanacak sağ ayakla çıkılacak diye kaide getirir.
İşte bundan dolayı bir müslüman bence bu mesele şöyledir yada böyle diyemez.
Müslümanın ölçüsü...
Kitap, sünnet, icma ve kıyas çerçevesi içerisinde olur. Olmalıdır.
Yani, bir mesele olunca bu hususta
Allah [cc] ne diyor?
Baktı bulamadı. O Zaman,
Peygamber ne diyor?
Baktı bulamadı. O zaman,
Alimler ne demiş?
Baktı bulamadı. O zaman,
Kıyas nasıl olmuş?
Bu sırayı bu kaideyi takip eder.
Bu hususu uygulayınca, rey'ini nereye vercek. Ticaret yapıyorsa zammı ne kadar yapacak. Kızını evlendiriyorsa damat nasıl olmalı. Aile ve komşuluk ilişkileri nasıl tezahür etmeli?
Yani kendisine bütün hayatı boyu lazım olacak hayat düsturlarının hepside bu dört maddenin içerisinde bulunmaktadır.
Olaya böyle bakmak zorunda dır.
Yoksa...
Bu konuda falan yazar şunu demiş.
Falan profesör şöyle dedi.
Falan paşa şöyle emretmiş.
Falan filozof olaya şöyle yorum getirmiş.
Bu konuda ben şöyle düşünüyorum
Benim parti liderimin görüşü şöyledir gibi boş ve dünyevi batıl görüşlere gönlünü kalbini kapatmak zorundadır.
Hepside batıl boş şeytani zihniyetin ürünüdür. Yukarda yazdığımız gibi.
Arkadaş...
Sen müslüman mısın?
Evet
Öyleyse ölçü yukarda yazdığımız gibidir.
Nokta.
Kitap, sünnet, icma ve kıyas ile belirlenmiştir.
İşte bu hususları kaybettiğimiz için boğazımıza kadar sorunların içerisinde boğuşup duruyoruz.
Not. Mesele çok geniş ve kapsamlı bir mesele olduğu için buraya ancak özetin özeti şeklinde alınmıştır.
Selam ve dua ile