OSMANLI ESNAFININ MÜTHİŞ CEVABI

Mehmet Emin PARLAKTÜRK

Önce, yaşanmış bir olayı anlatalım:

"Yabancı bir kumaş taciri Osmanlı ülkesine gelir, bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak ister. Mal sahibi, topları tek tek tezgaha koyarken bir top kumaşı kenara ayırır. Yabancı, bu hareketinin sebebini sorar, esnaf da 'Onu sana veremem, kusurludur' der.

Yabancı tacir: 'Ziyanı yok, onu da alırım, benim için önemli değil' demesine rağmen Osmanlı esnafı o ayırdığı kumaş topunu vermez ve der ki: 'Bakın, benim malımın kusurlu olduğunu size söyledim. Siz onu kendi memleketinizde satarken, aramızdaki bu konuşmayı kimse bilmeyecek. Böylece ben müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım. Neticede Müslüman Osmanlı’nın gururu, şeref ve haysiyeti rencide olacak, üstelik bizi hilekâr sanacaklar. Onun için bu kusurlu topu size veremem' diyerek kumaşı vermez."

Şimdi siz, Türkiye'miz başta olmak üzere, halkı Müslüman olan İslam toplumun genel durumuna bakarak, neden bugünkü zillete düştük, neden izzet ve şereften mahrum kaldık, neden küffara karşı gururumuz, haysiyetimiz yetersiz, bu olayı günümüze taşıyarak mukayese ediniz.

Sosyal hayatla ilgili tüm alanlarda halimiz ortada. Sadece ticaret hayatımıza bakalım yeter! Bu konudaki çürümüşlüğümüzü izah etmek sayfalara sığmaz. Şu Hadis-i Şerifi alıntılayarak halimizi takdirlerinize havale ediyorum:

“Kusurunu söylemeden bir malı satan kimse, Allah’ın gazabı altındadır ve melekler o adamın Allah’ın rahmetinden uzak kalması için dua ederler”

(İbn. Mace, Büyû: 45).

Ellerimizi açıp her fırsatta dua ediyoruz, kendimize dua etmekle kalmıyor, Filistin'e, Gazze'ye, Doğu Türkistan'a, mağdur ve mazlum tüm kardeşlerimize da dua ediyoruz. Lakin, kendimizi, kendi toplumumuzu düzeltmeden dualarımızın kabulünü geçtim, duaların bizi Allah'a yakınlaştırmak yerine rahmetinden uzaklaştırmaya sebep olduğunu ne zaman fark edeceğiz?!..

Ne yazık ki, ölçülerimizi kaybettik. Dostlukları yitirdik. Arkadaşlıkların şirazesini bozduk. İlkelerimiz, kriterlerimiz kayboldu.

Bunları yeniden kazanmamız için, Hz.Ömer'in (Allah ona rahmet etsin) Kenzu'l-Ummal, Hadis no: 8435'ten alıntıladığım şu sözüne kulak vermemiz gerekiyor:

“Kişinin namazına, orucuna bakmayın;

-Konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına,

-Kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına;

-Dünya kendisine güldüğünde, takvayı elden bırakıp bırakmadığına (yani menfaat anındaki tavrına) bakın,

Kişiyi öyle değerlendirin.”

Görüyor musunuz ölçüyü?

Fazla söze gerek var mı?

Yorum Yap
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.