Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Örneği: Medeniyetin Temeli Şahsiyet İnşasıdır

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatı, sadece inançlı bir liderin değil, aynı zamanda sağlam bir şahsiyetin ve kalıcı bir medeniyetin nasıl inşa edildiğinin en somut örneği olarak karşımızda duruyor.

AHMET ŞÜKRÜ KILIÇ

​Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatı, sadece inançlı bir liderin değil, aynı zamanda sağlam bir şahsiyetin ve kalıcı bir medeniyetin nasıl inşa edildiğinin en somut örneği olarak karşımızda duruyor. Yazar Ahmet Şükrü Kılıç, modern dünyanın karşı karşıya kaldığı ahlaki ve toplumsal krizlere ışık tutarak, peygamberimizin hayatının bugün hala ne kadar güncel olduğunu vurguluyor.

​Yazıda, Hz. Muhammed’in daha peygamberlik görevi verilmeden önce “el-Emin” (Güvenilir) lakabıyla anılmasına dikkat çekiliyor. Kılıç'a göre, bu lakap, şahsiyetin temelinde güvenin yattığını gösteriyor. Güvenin olmadığı bir toplumda ne adalet ne de medeniyetin gelişimi mümkün olabilir. Bu temel, modern dünyada yükselen yalan, hile ve ikiyüzlülüğün toplumu çürüten bir zehir gibi etkilediğini hatırlatıyor.

​Güven ve Ahlakın Yeniden Keşfi

​Hz. Muhammed, ticaret hayatında dürüstlüğü ve helal kazancı esas alarak, bugünün kar hırsıyla adalet ve emeğin sömürüldüğü iş dünyasına önemli bir ders veriyor. Yazar, modern iş hayatında rüşvetin ve haksız kazancın sıradanlaşmasına karşın, peygamberimizin "işçinin hakkını alın teri kurumadan teslim edin" sözünü bir ilke olarak öne sürüyor.

​Peygamberin örnekliği, yalnızca ticari hayatta değil, aile ve toplum ilişkilerinde de bir kılavuz niteliği taşıyor. Aile içinde sevgi ve şefkatin sembolü olan Hz. Muhammed, kız çocuklarına değer vererek ve eşleriyle istişare ederek, günümüzdeki aile bağlarının zayıflamasını ve kadının metalaştırılmasını eleştiren modernizme bir yanıt veriyor. Yazar, medeniyetin esas temelinin, sevgiyle kurulan aile ve onurla değer verilen birey olduğunu belirtiyor.

​Toplumsal Duyarlılık ve Liderlik

​Ahmet Şükrü Kılıç, peygamberimizin "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" sözüyle sosyal adalete ne kadar önem verdiğini hatırlatıyor. Modern şehirlerdeki duyarsızlık ve gösteriş için yapılan yardımların aksine, gerçek dayanışmanın şahsiyetin bir gereği olduğunu vurguluyor. Ayrıca, doğaya ve hayvanlara karşı merhametli yaklaşımını, abdestte su israfından kaçınmasına ve susuz kalan bir köpeğe yardım eden kişiyi müjdelemesine değinerek, doğanın bir emanet olduğu bilincini hatırlatıyor.

​Son olarak yazar, peygamberimizin devlet başkanlığı sırasında bile tevazudan ayrılmamasını ve halkla iç içe olmasını örnek göstererek, günümüzde derinleşen şahsiyet krizine işaret ediyor. Makamların güç gösterisi yerine, halkın yükünü omuzlama aracı olması gerektiğini belirten Kılıç, bugünün en büyük eksikliğinin, ahlaki değerlerle donatılmış şahsiyetli liderlerin ve kılavuzların azlığı olduğunu ifade ediyor.

​Yazı, bilgi ve teknolojinin arttığı bir çağda, asıl ihtiyacın şahsiyetli insan olduğu sonucuna varıyor. Yazar, medeniyetin özünün, bu şahsiyetin inşasında gizli olduğunu ve Hz. Muhammed'in hayatının, bu inşa sürecinde tüm insanlık için en büyük rehber olduğunu vurgulayarak yazısını tamamlıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberleri