SİMETRİK ZEKADAN ASİMETRİK ZEKÂYA GÖNDERİLER Prof. Dr. Salih Şimşek
Elbette yani... Şarkıcı ile çoban, aynı statüde mi ki oyları aynı olsun? Bilirsiniz bu durum Kemalizm ve demokrasiye aykırı...
Hani diyorum; insanoğlu her türlü iş ve-veya eyleme ‘dâvet’ edilebilir de, acaba ‘tuvalete dâvet eden/edilen’ de var mıdır ki?
Şöyle bir sosyal realite olduğunu düşünüyorum. Yanlış olabilir: Bir toplumda ‘kötülerin sayısı’ arttıkça, iyilerin miktarı azalır.
Hani diyorum; zaman zaman aklıma geliyor da... İnsanın kin'i, onun din'i ve mezhbi, onun din'i haline geliyorsa... Bu durum nasıl açıklanır?
Her vesile ile söylenir: Türkiye iyi ülke de çevresi kötü… Hâlbuki şöyle söylense daha iyi olmaz mı? Türkiye iyi ülke de içindeki kötüler olmasa…
Birileri bir zamanlar bir hatırlatma yapmış (birilerin atasözüymüş): Depoda şeker yoksa kuyrukta beklemenin ve bekleyenlerin bir anlamı yoktur!
Siyasette ortamın dışına çıkanlar / çıkaranlar oldukça tutarlı yorumlar ve tespitler yapıyorlar, ama içeride kalanlar çok zaman 'bakar kör' oluyorlar...
Kim demiş? Ne zaman demiş? Kimin için söylemiş? Bilinmez, ama şöyle demiş söyleyen: ''klozet'' üzerinden muhalefet yapanın ufku, necasetten öteye geçemez.
Siz hiç ‘başsız adamlar’ gördünüz mü? Görmediyseniz etrafınıza tekrar daha dikkatli bir şekilde bakın... Ucube başsız adamların etrafınızda olduklarını göreceksiniz.
Birileri bir duvar yazısı yazmış, ‘ahlâkımı kaybettim’ diye… Diğer biri de cevap vermiş: Bu memlekette sen yalnız değilsin. Ahlakını kaybeden o kadar çok kişi var ki...
Günün sorusu: 'Meczup' birine 40 yıl boyunca 'akıllı' denirse o artık 'akıllı' kabul edilirmiş. Peki, 40 yıldan sonra onun 'akıllı olmadığı', hatta ‘zır deli bir pusht’ olduğu anlaşılırsa, ona inananlar, kaç yıl sonra onun 'meczup' olduğunu kabullenirler?
“Etrafımızda ve içimizde olup biten her şeye muhalif olmalıyız. Yoksa yaşayamayız, ölürüz ve belki de gebeririz... Varsa yoksa, her şeye, kendimize bile, muhalefet etmeliyiz. Varlık sebebimizi inkâr etmek nankörlüktür”! Bu kural mime aittir, bilen var mı?
Tamam, yapılan 'kötü' şeyleri hep birlikte eleştirelim, ama 'iyi' şeyleri ne yapalım? Genetik müzmin muhalefet duygusu ile ona da yine muhalefet etsek mi ki? Şimdi var ya… Bir soru geliyor aklıma: ülkemi yıllardır Kırmızı Işık’ta bekleten kim veya kimlerdir?
“Ayakkabımız yok, yol yapmayalım. Denizleri kirletiriz gemi inşa etmeyelim. Kömür madenlerini koruyamayan bir ülke, ne halt edecek ki nükleer santral yapsın. Tabiatı bozmayalım elektrik santralı neyimize gerek”? Ve, ve, ve... Allah bu müzmin ve genetik muhalifleri ıslah etsin!
Birileri bir zamanlar atasözü 'denemesi' yapmış, çalışma sonucunda şöyle iki 'atasözü' inşa etmiş: 1. Abdestsiz adama namaz dayanmaz! 2. Abdestsiz adamın namazı ne zaman bitireceği belli olmaz! Ne dersiniz? Atasözlerini iyi inşa etmiş mi? Bu sözler asırlarca geçerliliğini korur mu? Yoksa yarın unutulup gider mi?