Kaç gündür Sôfî Mirzâ ile yatıp kalkıyorum. Kaynaklarımız Üstad'ın Van'da bulunduğu yıllar zarfında sadece bir sefer Horhor'a gittiğini söylüyor. 1902 yılını gösteren kayıd, beş on satırdan ibaret kısa bir hatıra.
Hatıraya göre, Sôfî Mirzâ, Nurs'ten Van'a merkeble gitmiş. Nurslu kaynaklarım, haklı olarak itiraz ediyorlar. Onlara göre, o devirde Nurs ve havalisinin yük ve binek hayvanı katırdır, merkeb değil. Esasen sarp dağ ve vâdileri eşekle aşıp Van'a gitmesini de mümkün görmüyorlar.
Kuvvetli ihtimalle bineği merkeb değil ktırdır, Sôfî Mirzâ'nın. Nurs'tan dağ güzergâhını kullanıp Vestan üzerinden gitmiş olmalı. Kaç köyü geçti? Hangi köylerde konakladı? Van'a kaç günde vardı? Güzergâh yaklaşık olarak yüz km ama yolun yarısı sarp ve yüksek dağları aşıyor. Dik tırmanışlar, uzayıp giden derin vâdileri aşmak kolay mı?
Uğradığı köylerin isimlerini kayda geçirmek lâzım fakat köylerin ismi yok. Kamalist rejim asırların kadim köy isimlerini değiştirmiş. Nurs'a, Kepirli demiş; Kütüsa Jurına, Yukarı Ayvacık... Yüz yirmi yıl önce olmayan Türkçe isimleri yazsan, adama gülerler, Kürtçe isimlere ulaşmak, kolay değil. Neyse ki, dijital dünya bazı işlere yarıyor.
Sabah namazı sonrasından cuma öncesine kadar yazabildiğim sadece iki-üç sayfa... Biraz Dürre'yi, biraz Ubeyd'i, biraz Nure'yi anlatan satırlar...
Köy camiinde on-on beş kişi ile kılınan cuma namazı sonrasında kırlara vurdum. Dokuz km'lik keyifli bir yalnızlık. Fotoğraflar şahidim.
Yorgun argın eve dönüş. Aklımda Sôfî Mirzâ, kulaklarımda katırın nal tıkırtıları. Bu kitab ne zaman biter? Biter mi ki? Kim bilir...