Yeni belediye başkalarına açık mektubumdur

Eftal ORHAN

Seçimden önce belediye başkan adayları, yağmur demeden, çamur demeden yollara düştüler. Sokaklara, mahallelere, köylere gidip halkın arasına girdiler…
Mahalle kahvelerine, kapıları gıcırdayan bir oda bir sofa gecekondulara, toz toprak yokuşlara, yoksul semtlere, varoşlara indiler.
Halkın en fakirini, en garibanını, en mazlumunu, en mağdurunu, en muhtacını, en köylüsünü, en işçisini, en memurunu, en yetimini bulup, onlarla çay içti, sofrasına bağdaş kurup, kuru ekmeği yavan çorbaya bandı; omzuna elini atıp; derdini, tasasını, odununu, kömürünü, kirasını, geçimini, hastalığını, halini hatırlını sordular.
Onlarla aynı karede fotoğraflar çektirdiler.
Tebessüm yüzlerinden hiç eksik olmadı.
“Ben de sizdenim.” dediler..
“Benim de babam işçiydi.” dediler.
“Ben de kuru ekmek, yavan çorbayla büyüdüm.” diye övündüler.
“Bakmayın üstümdeki esbaba, altımdaki arabama. Ben de dağda, koyun güttüm, tarlada ekin biçtim, sokakta simit sattım. Ayazda üşüdüm, delik ayakkabı, yamalı pantolon giydim.
Karatahtalı okullarda dirsek çürüttüm. Ben de sizin içinizden biriyim.” diye halleştiler.
Ve sandığa girip sandıktan belediye başkanı olarak çıktılar.
***
"Bazı" belediye başkanları için, işte tam da bundan sonra, her şey birden değişir.
Bu değişim, o makam koltuğuna oturunca daha bir görünür hale gelir. 
“Nereden” geldiklerini, “niçin” orada olduklarını anında unutur, hatırlatanların derhal canına okurlar.
Gittikleri her yere önce kibirleri varır. Ve mutlaka konuşurken, “Ben kimim, biliyor musun!” edasıyla konuşurlar.
***
Bakkal Necati’yi, Kasap Hayri’yi, ev hanımı Fatma’yı, öğretmen Kamil’i, taksi şoförü Hasan’ı, yetim Ömer’i, inşaat işçisi Ahmet’i, simitici Murat’ı, ayakkabı boyacısı Şevket’i, köylü Emin ağayı unutuverirler.
Mazlumun, mağdurun, yetimin, fakirin, garibanın, dulun, muhtacın sokağından, semtinden, mahallesinden, köyünden bile geçmezler.
Allah, böyle çapsız, karakter kıtlığı yaşayan, liyakatten, ehliyetten uzak insanlardan bu milleti korusun.

***
Tabii bir tarafta da, geldiği yeri, verdiği sözü unutmayan, alnının teri, yüreğinin gücü ve kişisel kalitesiyle, liyakatiyle başkanlık kazanan onurlu insanlar olacak.
Onlar yine mahallede, sokakta, kahvede, halkın arasında bulunacak.
Esnafın dükkânında, garibanın sofrasında, yetimin, mazlumun, mağdurun, fakirin, yanında olacak.
Onların derdiyle dertlenecek.
Onlar için terleyecek, üzülecek.
Ultra lüks mekanların, alkışların, övgülerin, dalkavuklukların, el pençe divan duranların, gücün, kırmızı plakaların, makamın, şöhretin; kalbini, insanlığını çürütmesine; merhametini, sevgisini, insafını, adalet duygusunu, tevazusunu yok etmesine izin vermeyecek. Yaşam tarzını değiştirmeyecek. 
“Ahlaki değerlerini”, koruyacak. Değerlerini kaybedince, kimliğini, kişiliğini, karakterini, kendini kaybedeceğinin farkında olacak.
Bunları kaybetmenin, belediye başkanlığını kaybetmekten daha acı olduğunu hissedecek. Doğruları, gerçeği, ölümü, hesabı, asıl amacın halka ve Hakk’a hizmet olduğunu hatırlatacak, çıkar beklemeyen, öğüt verecek gerçek dostları, yanından ve yakınından ayırmayacak. 
***
Halka, sıradan vatandaşa, asla tepeden bakmayacak, ayırım yapmayacak; seçim döneminde ne kadar değer veriyorsa, seçimden sonra; “sorumluğun yüklediği vebal” bilinciyle daha çok değer verecek.
Nerede bulunursa bulunsun, başkanlığını değil, insanlığını konuşturacak…
Bakkal Necati amcanın, Kasap Hayri dayının, dul Fatma hanımın, öğretmen Kamil beyin, taksi şoförü Hasan beyin, yetim Ömer’in, inşaat işçisi Ahmet’in, ev hanımı Necla hanımın, simitçi Murat’ın, ayakkabı boyacısı Şevket’in, köylü Emin ağanın, mazlumun, mağdurun, yetimin, fakirin, garibanın, dulun, muhtacın mutluluğunun, tebessümünün, huzurunun, dualarının, belediye başkanlığından, kırmızı plakadan, ballı emeklilikten, önünde el pençe divan duran dalkavuklardan, pahalı kol saatlerinden, daha değerli olduğunu ve bu güzelliklerin sonsuza kadar yaşayacağını bilecek...
Ve bu toprakların, onların dualarıyla ayakta durduğunu hep hatırlayacak.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.