Sahabe-i kiram, Allah onlardan razı olsun, Peygamberimizin hayatından kesitler aktararak bizi aydınlatmış ve bilgilendirmişlerdir. Bu bilgiler de dünyada ilk defa senetleri ile aktarılmıştır. Senetler bugünkü dipnotlar gibidir. Her sözün senedi vardır. Hz. Peygamber'in aktif bir hayatı vardı, ancak sahabe ondan öğrendiklerini birbirlerine ve başkalarına aktarıyorlardı. Bunlar inen Kur'an ayetlerinin beyanı ve tatbiki idi. Çünkü Hz. Peygamber'in görevi sadece tebliğ değil, bunun yanında beyan, tatbik ve temsil idi. Rivayet anında hata olabilirdi. Bunu dikkate alan selef alimlerimiz ve müctehidler harika usuller (metodolojiler) oluşturdular. Hadis usulü ile sened analizi, fıkıh usulü ile de sağlıklı metin analizi yapabiliyordunuz. Bu şekilde sünnet ve mamulün bih olanlar belirlendi. Ayrıca sünnet (nebevi sistem) yaşanarak ve müctehid sahabi-tabiin aracılığı ile bir bütün halinde aktarılıyordu. Hz. Peygamber döneminde oluşan fıkıh (inanç, ibadet ve hukuk sistemi) ümmetin güvendiği dürüst ve çok zeki müctehidler tarafından aktarılıyordu. Bu şekilde İslam bozulmadan daha ilk dönemde tespit edilip sonraki nesillere yine dürüst ve çok zeki âlimler tarafından aktarılmıştır. Çünkü İslam son dindir ve Allah kendi kitabını, peygamberini ve dinini korumuştur. Önceki dinler (Yahudilik, Hristiyanlık), ilk yüzyılda bozulduğu, kitapları tahrif olduğu halde, Muhammed ümmetinin ve alimlerinin ilk dönemde çok aktif çalışmaları ile hem son kitap Kur'an, hem de son peygamber Rasulullah'ın sünneti ve fıkhı bize ulaştırılmıştır. Bu konuda icma vardır. Önceki hiç bir âlimden, Kur'an, sünnet ve fıkıh ulaşmamıştır, diyen yoktur. Bazı konularda ihtilaf olabilir. Bu ihtilaf da sahabenin o konudaki ihtilaflarından kaynaklanmaktadır. Bu ihtilaflar da ümmet için bir rahmettir. Çünkü seviyelidir ve bunların sahipleri şunu demektedir: Benim görüşüm esahtır (daha doğrudur), diğer görüş ise sahihtir (doğru olma ihtimali vardır).
Bu şekilde seviyeli ve metodolojik devam eden İslam ilim geleneği, bugün bazı kişiler tarafından bozulmak ve değersizleştirilmek istenmektedir. Bu konuda sosyal medyada yazılar ve videolar yayınlanmaktadır. Bunların ilmi bir yaklaşımları yoktur, duygusallıkla kendilerini ifade etmektedirler. Göze çarpan iki özellikleri vardır:
1-Sürekli aynı şeyleri söylerler, aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp servis ederler, 2-Sürekli Müslümanlara ve âlimlerine saldırırlar ve sünnet, hadis ve fıkıh çalışmaları başta olmak üzere, Müslümanların altın çağı İslam medeniyetini itibarsızlaştırmak, elde kalan Kur'an'ı da kendi sapkın görüşleri ile açıklayıp uydurulmuş bir din ortaya koymak, indirilmiş dini bozmak, bunların özelliğidir. Bunlar kaostan beslenirler. Bunlar birer projedir. Osmanlının zayıplayıp yıkılmasından sonra İngiliz işgalindeki Hindistan'da ortaya çıkan sapkın fikirlerin teker teker servis edilmesidir. Bunlar ne yaparsa yapsın Allah bu dinin koruyucusudur; hem son kitabının hem de son peygamberinin sünnetini ve fıkhını koruyacaktır. Bu sapkın fikirler her dönemde olduğu gibi buharlaşıp gidecektir. Her dönemde batıniler ve sapık fikirlerle mücadele eden Gazaliler, Birgiviler ve Hadimiler olacaktır..
Allah'a emanet olun..