SİYASİ DERİN ZEKÂNIN AJANDASINDAN Prof. Dr. Salih Şimşek

İyi niyetli saflar için… Bilinmelidir ki: Her FETÖ’cü yapan kesinlikle bir Yahudi’dir.

Birilerine göre parti başkanlarından biri ‘omurgalı milliyetçi’ (!) imiş. Kastedilen kimdir?

“Cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızı, Reklamoğlu için partisini kapatan parti başkanı” kimdir?

Bir türlü aklıma gelmiyor ismi... Maral Apla’nın ‘Kötü Parti’ Genel Başkanı olduğu dönemde çantasını taşıyan zat kimdi?

“Şeyi şeyine denk, şeyi trampet çalıyor ama Bodrum’da Yalı Kavak’ta villasında keyif çatıyor fakat ‘solcu’… Sevsinler seni olur mu?

Ülkemin sözü ona solcuları ve Kemalistleri çok aciz varlıklar… Bakın bunlar Türkiye’de iki adama umut bağlamışlar: Biri ölü, diğeri hırsız!

Düşünüyorum da… Reis için yıllardır ‘diktatör’ diyorlar… Ülkemizde gerçekten bir ‘diktatör’ olsaydı, hiçbir köpek böyle havlayamazdı.

Bir gazeteci şöyle bir tespitte bulunmuş: Maymun gibi çalıp. Domuz gibi yemişler ve Kanguru gibi zıplayıp duruyorlar. Acaba kim / kimleri kast etmiş olabilir?

İnsanların büyük bir merak içinde olduklarını görüyorum: PKK'ya silah bırakmaya razı ettik.
Şimdi sıra en zorunda… CHP’yi hainlikten ve hırsızlıktan vazgeçirebilecek miyiz? Ne dersiniz razı edebilir miyiz?

Hafızalarımızı bir yenilesek… Ülkemizde 1986,1987,1990,1991,1992,1993 yıllarında üst üte vergi rekortmeni olarak devlet erkanından çeşitli ödüller alan, ‘namusumla çalışıyorum, kazanıyorum ve vergimi de veriyorum’ diyen T.C. vatandaşı işletmeci (!), iş kadını (!) kimdi?

Muharrem İnce, kendisinin cinsel içerikli videosunu yayınlayan CHP’li delege ve İBB Meclis Üyesi Ozan Özgür Doğru hakkındaki şikayetinden vazgeçti. Bir zamanlar ‘alçak ve şerefsiz’ dediği adamların yanında şimdi siyaset yapacak. Ne dersiniz bu adamdan bir cacık olur mu?

Belki bilen elbette vardır ama ben bilmiyorum: FETÖ’cülerin yarım asırdır ülkenin girmediği hücresi kalmamış. Her şeyi yapma imkanları var. Tüm bürokrasi ve hükümet emirlerinde... Silahlı kuvvetler kendilerinde... Odacıları bile kendi adamlarından seçmişler. Gayri meşru her yolu mubah hale getirmişler. Yani demem o ki, resmen iktidar olsalar bu kadar güçlü ve etkin olmayacaklardı. Noksan olan tek şey FETÖ liderinin İran’daki gibi Dini Otorite olmaması… Acaba Fetullah Gülen ‘otorite’ olmadan da, yine olduğu yerden her yere hâkim olarak komuta edemez miydi de böyle zamansız bir isyana kalkıştı?

Birileri eski bir akademisyen siyasetçiyi anlatıyor. Adam, ömrünün büyük bir kısmını ‘mücahit’ olarak geçirmiş ve ahir ömrüne doğru siyasete de girmişti. İki dönem vekil seçilmiş ama üçüncü dönem vekilli adayı için müracaat etmiş ama kabul görmemiş ve siyaset dışına şutlanmıştı. Durum fiilen böyle olmasına rağmen, o zat sosyal medya hesabında, ‘ben üçüncü defa gönüllü olarak müracaat etmedim’ diyor. Halbuki bilen gayet iyi biliyor ki, o zat, müracaatını bizzat yapmış, müracaat parasın da ödemiş ve hatta bir arkadaşını da onun adına parasını yatırarak kaydettirmişti. Aynı kişi bir başka vesileyle de şöyle bir nefis (!) muhasebesi yapmıştı: Acaba siyasete girmeden önce, mücahitken mi yanlış yapıyordum, yoksa şimdi mi? Acaba o zamanlar doğru yapıyordum da şimdi mi yanlış yoldayım? Eski bir mücahit de olsa Siyasetçi olmak için illa ‘yalan söylemek’ şart mıdır? Bir türlü karar veremedim de...