1999 doğumlu İsmail Yüksek'in futbolculuk kariyeri, azmin ve pes etmemenin ne demek olduğunu gösteren sıra dışı bir destan. 10 yılda tam 10 farklı kulüpte kendisini kanıtlama mücadelesi veren genç orta saha oyuncusu, bugün hem Fenerbahçe'nin hem de A Milli Takım'ın vazgeçilmez isimlerinden biri olarak futbolseverlerin takdirini topluyor.

10 Yılda 10 Kulüp: Altyapıdan Zirveye Uzanan Mücadele

İznik'te başlayan bu zorlu yolculuk, İsmail Yüksek'in futbola 12 yaşında Bursaspor altyapısında başlamasıyla şekillendi. Ancak, zirveye giden yol hiç de düz değildi. 13 yaşında Bursa Merinos'a, ardından Yeşil Bursa, Bursa Yıldırım Bld. Jimnastikspor ve Bursa Yıldırımspor gibi kulüplere geçerek altyapı eğitimini farklı deneyimlerle pekiştirdi.

19 yaşında transfer olduğu Gölcükspor'da, özellikle ikinci sezonundaki başarılı performansıyla dikkatleri üzerine çekti. İşte tam bu noktada, büyük bir kırılma yaşandı ve 20 yaşındayken herkesin elinden çekip aldığı bir yetenek olarak Fenerbahçe'nin kadrosuna katıldı.

Kiralık Serüveni ve Pişme Dönemi

Fenerbahçe, oyuncunun gelişimini hızlandırmak ve maç tecrübesi kazanmasını sağlamak amacıyla onu kiralık olarak farklı kulüplere gönderdi. Bu "pişme" dönemi şöyle gelişti:

• 21 Yaş: Sezonun ilk yarısı Balıkesirspor, ikinci yarısı Adana Demirspor.

• 22 Yaş: Bursaspor A Takımı.

Bu kiralık süreçler, İsmail Yüksek'in farklı lig ve takım dinamiklerine adapte olmasını sağladı ve onu fiziksel, mental olarak Süper Lig'e hazırladı.

23 Yaşında Gelen Zirve: Fenerbahçe ve A Milli Takım

23 yaşına geldiğinde, yani 2022/23 sezonu itibarıyla, İsmail Yüksek nihayet ait olduğu yere, Fenerbahçe A Takımı kadrosuna geri döndü. Kiralık serüveninde kazandığı tecrübe, sarı-lacivertli formayla kısa sürede kendisini göstermesini sağladı.

Bu azimli mücadelenin en çarpıcı ödülü ise, 22 Eylül 2022 tarihinde geldi. Daha önce hiçbir genç ya da ümit milli takımda forma giymeden, direkt olarak A Milli Takım'ın kadrosuna dahil oldu ve ilk milli maçına çıktı.

İsmail Yüksek'in 12 yaşında başlayan ve aralıksız 10 yıl süren, her geçen gün kendini yeniden kanıtlama çabasıyla dolu bu yaşam savaşı, ona sadece Fenerbahçe'nin değil, Türkiye'nin de önemli bir futbolcusu olma şerefini getirdi.

"Bu yaşam savaşı karşısında saygıyla eğiliyorum."