Doç. Dr. Cahit KARAALP
BİZİM ANA GÜNDEMİMİZ NE OLMALI?
Peygamberlerin başarısının arkasındaki en önemli etken toplumun ana gündemini yakalamaları ve temel sorulara yönelmeleri idi… Gönderilen her peygamber geldiği kavmin temel sorunlarını gündemine aldı ve o konularda çözüm üretti… Onun için halkın dikkatini çekmeyi başarıyor ve mazluma umut, zalime korku oluyorlardı… Peygamberler geldikleri yerin ihtiyaçlarına göre hareket ediyor ve ihtiyaç duyulan konularda faaliyet yürütüyorlardı… Nabza göre şerbet vermiyor, herkesi memnun etmek gibi bir çabaya girmiyor, aman toplumun huzurunu kaçıracak konulardan uzak duralım gibi bir kaygı taşımıyorlardı…
Hiçbir peygamber hayatı ilgilendirmeyen, geçmişte kalan, bugüne faydası olmayan, çözüme kavuşturulması mümkün olmayan konularda kafa yormadı ve onlarla zaman kaybetmedi… Gelen her peygamberin ana gündeminin tevhid olması tevhidin hayatı birebir ilgilendirmesinden dolayı idi… Zira tevhid hayatın ilk düğmesidir ve bu düğme yanlış iliklendiğinde diğer tüm düğmeler yanlış iliklenecektir… Tevhid, hayatın merkezine Allah’ı koymak ve ona göre hareket etmek demektir… Siyasetinin, ticaretinin, eğitiminin, yaşantısının, yönelişinin, duygu ve düşüncelerinin merkezine Allah’ı koymayan tevhidin gereğini yapmış olamaz… Zira Allah’tan başka ilahın olmaması hayatın ana merkezinde Allah’ın olması ve hayata yön vermesi demektir…
Peygamberleri örnek almakla yükümlü olan bizlerin gündem belirleme ve gündem takip etme konusunda dikkatli davranmamız gerekir… Müslüman, suni gündemlerle meşgul olmayan ana gündemlerden geri kalmayan kimse demektir… Maalesef dünya değişti, insanlık değişti ama bizim tartıştığımız konular, gündemler hala değişmedi… İnsanlık açlıktan kırılıyor, fakirlerin onurları ayaklar altında, zalimler gün geçtikçe daha da devleşiyor, müslüman halkların canları tehlikede, ülkelerin geleceği tehdit altında, ahlak yozlaşmış, aileler sarsılmış, nesil bozulmuş ama bizim medreselerde, sohbet meclislerinde, fakültelerimizde, sosyal medya köşemizde konular hiç değişmedi…
Dilcilerimiz kelimelerin hala irabını, imamlarımız abdesti bozan şeyleri, radikallerimiz oy atmanın şirk olmasını, hadisçilerimiz mehdinin gelip gelmeyeceğini, fıkıhçılarımız kadının şahitliğini, tefsircilerimiz Allah’ın görülüp görülmeyeceğini, kelamcılarımız Hz. İsa’nın gelip gelmeyeceğini, tarihte kalmış ve vuzuha kavuşturulamamış mevzuları, felsefecilerimiz filozofların tok karınlı tartışmalarını gündem edip duruyor… Elbette bu konular derslerimiz olsun ama ana meselelerimiz, sorunlarımız olmasın…. Bu konular ana gündemimizi meşgul etmesin… Unutmayın, zulümlerin yapıldığı, mazlumların olduğu bir coğrafyada zulme engel olunamadığı veya en azından zulme karşı duruş sergilenemediği müddetçe konuşulacak her bir konu fuzulidir, gündem israfıdır…
Ana gündemler dururken tali gündemlerin peşine takılanlar ya korkak ya da beyinsizdirler… İnsanların temel meseleleri dururken onları tali meselelerle uğraştırmak onlara ihanet etmektir… Faturasını ödeyememiş fakire faizin haramlığından bahsedip ona çözüm üretmemek, ev alamayan ve fahiş kiralar altında ezilen halkın TOKİ’den ev almalarının helal ve haramlığını gündem etmek, evine ekmek götüremeyen bir gence bankada çalışmasının haramlığından bahsetmek, binlerce işsiz gence aile kurmanın öneminden söz etmek gündemi takip edememek veya gündemi doğru belirlememektir…
Gençler dinden neden uzaklaşıyor diyenler bilsinler ki biz müslümanlar olarak bu gençlerin dilini yakalayamadık, gündemlerine inemedik, sorunlarına eğilmedik, dertlerine deva, hastalıklarına şifa olamadık… Yalancı gündemlerden; halkın ve gençliğin sorunlarından uzak, derde şifa sunmayacak, hastalıklarımızı daha da artıracak gündemlerden uzak durmalıyız…
Birilerini rahatsız edecek olsa da, bizim huzurumuzu kaçırsa da gündemimizi korkusuzca belirlemeliyiz ve sadece gündem belirlemekle kalmamalı aynı zamanda çözüm sunmalı, elimizi taşın altına koymalıyız… Gündemi belirleyebilmek için gündem belirmenin ve asıl gündemle meşgul olmanın peygamber sünneti olduğunun idrakinde olmak gerekir…
Sana bir tavsiye kardeşim; “sakın ola ki çözüm sunamayacağın, problemleri aşamayacağın genel gündemlere saplanıp kalma, çözüm olacağın gündemlerden geri kalma, bulunduğun yerdeki sorunlara duyarsız olma, boş kalma, geç kalma…”