Ahmet Şükrü KILIÇ

Ahmet Şükrü KILIÇ

Bu bile insanı çıldırtır!

“Bir omuz…”

Başınızı yaslayabileceğiniz sahici bir omuzdan söz ediyorum. Sözle teselli eden değil, varlığıyla insanın yükünü alan, susarak ayakta tutan bir omuz. Hayat dediğimiz şey çoğu zaman tam da bu omuzu aramaktan ibaret. Allah’a şükürler olsun ki, hayatımda başımı omzuna yaslayabileceğim insanlar var. Bu sadece eşim değil; çocuklarımın omzuna da başımı koyabilirim, kardeşlerimin de. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan şey, gücü değil, yaslanabileceği yerlerin olmasıdır.

Dostlarım da var. Hem de her türlü huysuzluğuma, kabalığıma, terslemelerime, bazen de arkalarından çekiştirmelerime rağmen varlar. Kusurlarla birlikte sevilmek, insanın kendine bile kolay kolay reva görmediği bir lütuftur. Bazen Allah’ın sevgili bir kulu olduğumu hissediyorum, belki de ben öyle anlamlar yüklüyorum. Sevilecek bir tarafım yok aslında. Nazlanmak, sevginin en güvenli sığınağıdır. Dostlarımın sevgisini iliklerime kadar hissettiren Rabbime şükürler olsun.

Sevdiğim insanları bazen bir çocuk gibi sevmek geçiyor içimden. İçim kaynadığında alınlarından öpüyorum. Arkadaşlarımın çocuklarını da seviyorum. Babalarının sevgisini, çocuklarının yanaklarından öperek paylaşıyorum. Yaşlarının kaç olduğu hiç fark etmiyor. Bazen yetişebilmek için ayak parmak uçlarıma basmak zorunda kalıyorum ama sevgi, insanı büyüten tek yükselme biçimi zaten.

İçimde büyüttüğüm sevgi; insanın hatalarını bütünüyle örten, üzerine yorgan çekilen bir sevgi değil. Halının altına süpürülen pislikler de değil. Elbette üzerine yorgan çektiğim, kusurlarını görmezden geldiğim bir ayrıcalık var hayatımda. Onu da bedenimde taşıyorum. Sevgi dediğimiz şey, hakikati inkâr etmek değil, hakikate rağmen kalabilmektir.

Hırsızlığını, soysuzluğunu, haydutluğunu, rüşvetçiliğini, alın teri sömürüsünü yazdığım insanların gözlerine bakıyorum bazen. Göz göze geldiğimizde; kızgınlık, öfke, tehdit, “Hesaplaşacağız” bakışları yerine, bir anlık da olsa utandıklarını hissettiren bir bakış yakalayabilseydim, bütün yaptıklarının utancını kendi üzerimde taşımaya razıydım. Bu zamana kadar utanmazların beni utandıracak bakışlarına rastlamadım. Bundan mutlu olduğum söylenemez ama üzgün de değilim. Bazı yüzlerde utanma hiç misafir olmamıştır.

Gecenin üçünde sırf kahve içmek için kaç insan uykusunu böler? Gecenin zifiri karanlığında teheccüd namazı kılmasa dahi, kaç insanın teheccüd vakitlerinde dostları düşer aklına? Çocukluğumdan bu yana aklıma düşen bütün dostlarımı oturtuyorum karşıma. Kimine kısa, kimine uzun uzun dualar ediyorum. Bazen hüzünleniyorum, bazen utanıyorum. İçimi soğutan da oluyor, ısıtan da. Gözlerimde yaş biriken de oluyor, güldüren de.

Dostlarıma sadece acı sözler söylemiyorum. Bazen benimle olan dostluklarından dolayı canlarının acıdığını da biliyorum. Dostluklarıyla bir şeyler kazanan çok insan vardır ama dostluklarıyla bir şeyler kaybeden insan sayısı çok azdır. Benim ise, dostluklarıyla bir şeyler kazanan insanların dostlarından daha çok dostum var. İnsan bazen bunu düşününce ne sevinçten ne hüzünden nereye koyacağını bilemez kendini.

İşte…

Bu bile insanı çıldırtır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.