DOĞU-BATI AYRIŞMASI FİNANS KAPİTAL BİRİKİMİ İLE BAŞLADI


Üretim yapmak için dört unsura ihtiyaç vardır. Bunlar; Toprak-Sermaye, Emek ve Girişimci dir. Üretimin yapılışındaki egemen unsura göre toplum şekil alır.

Gelişmenin birinci aşamasına TARIM TOPLUMU diyoruz. Bu aşamada TOPRAK-EMEK-GİRİŞİMCİ üçlüsü üretime egemendir. Nüfus arttıkça emek artıyor. Yeterli toprak varsa toplum büyüyor. Yoksa göç başlıyor.

Gelişmenin ikinci aşamasına SANAYİ TOPLUMU diyoruz. Sanayi üretim aşamasına üretime SERMAYE-EMEK VE GİRİŞİMCİ egemen oluyor. Sermaye büyüdükçe, toplum gelişiyor Sermaye birikimini gerçekleştiremeyen toplumlar geri kalıyor.

Doğu ile Batı arasındaki fark, SERMAYE BİRİKİMİ ile başladı. Halen devam ediyor.

Tarihe bakıldığı zaman, medeniyetin Doğuda başladığı görülür. Bereketli Ay denilen, Basradan başlayan Harran ve Suriye üzerinden Filistine kadar uzanan topraklar çok verimli idi. Nil Nehrinin taşması Mısır topraklarında verim sağlıyordu. Verimli topraklarda üretim yapılıyor. Toprak zenginlik sağlıyor ve medeniyet gelişiyordu.

Zenginliklerine rağmen ne Mısır ne de Bereketli Ay ülkelerinde, sanayi üretim aşamasına geçilemedi. Sanayi üretimi, toprakları verimsiz Avrupada gelişti. Neden?

Verimli topraklarda yaşayan insanlar SERMAYE BİRKİMİNİ fark edemediler. Ne yazıktır ki, günümüzde dahi sermaye birikiminin farkına varmış değiller. Sermaye olmayınca, sanayi üretim aşamasına geçilemiyor. Toplum, toprağa bağlı üretim aşamasında saplanıp kalıyor. Sermayeli üretime geçen Batı karşısında, kaybeden tarafı oluşturuyor.

Batı Sermaye Birikimini nasıl fark etti?

Farkındalığı yaratan, finans kapital dir. Sermaye önce finans kapital şeklinde oluşuyor. Yeterince finans kapital birikince, sanayi kapitale dönüş başlıyor. Üretimin yapısı SERMAYE-EMEK-GİRİŞİMCİ şekline dönüşüyor.

İlk önce, FAİZ yoluyla tefeciler finans kapitali biriktiriyor. Biriken nakit sermaye, sanayi üretimine kaynak yaratıyor.

Tarımsal üretim aşamasında, toplumlar FAİZİ yasakladılar. Yasağın kökeni ARİSTO' ya kadar iner. M.Ö. 4. Yüzyıl Filozofu Aristo ''Para kısırdır, üretmez'' diyerek faize karşı çıkıyordu. Daha sonra, topluma egemen olan SEMAVİ DİNLER de Aristo görüşünü benimsediler. Hristiyanlık ve Müslümanlık FAİZE yasak koydu.

Faiz yasak olunca, nakit sermaye birikemedi. Tefecilik yoluyla biriken nakit sermaye, meşru olmadığı için, yatırıma dönüşemedi. Doğu ve Batı arasındaki üstünlük, toprağı zengin Doğuda kaldı.

Batıda bir mucize gerçekleşti. Genç İmparator ŞARLKEN, PAPA olmak istiyordu. Örnek olarak Yavuz Sultan Selim Hanın, 1517 yılında, Hilafeti Osmanlı ailesine mal etmesini gösteriyordu. Papa tutuştu. Şarlkene karşı ordu kurması lazım. Ordu için para lazım. Papa, Alman tefecilerden borç istedi. Tefeciler, Papa'dan faiz talep ettiler. Papa ''Borç veren risk omuzlar, riskin bedeli olmalıdır'' diyerek FAİZİ meşrulaştırdı.

Papa'nın, 1520 de ''Faize meşruiyet kazandırması'' ile birlikte, Hristiyan Alemindeki tefeciler BANKER oldular. Şehirlerin en işlek caddelerinde, BANKA ŞUBELERİ açtılar. Bankalarda nakit sermaye birikmeye başladı. Biriken finans kapital, bankalar kanalıyla yatırıma kanalize edildi ve sanayi sermayesine dönüştü. Sanayi üretimi egemen Batı Toplumu ortaya çıktı.

Doğuda ise Müslümanlık egemen din idi. Müslüman toplumlarda, faiz yasağı devam ettiği için, sermaye birikimi fark dahi edilemedi. Sermaye biriktiremeyen Doğu toplumları, sanayi üretim aşamasına geçemediler. Geri kaldılar.

Finans piyasaları kanalıyla aralarındaki fark o kadar açıldı ki, kapanmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.