- Arkadaşlar herşey hazır mı, tamam mı ? EkRumidisçiğim, eksiğimiz noksanımız olmasın, bir daha kontrol edelim.

- Müdürüm merak etmeyin herşey tamam.

- Dış medya, iç medya, sosyal medya, canlı yayın araçları, kameralar, mikrofonlar, şemsiyeler...?

- Hepsi tamam efendim, içiniz rahat olsun.

- Yok, rahat değil, kimler var hele bana bir tekrâr edin.

- Efendim ABD ve AB Büyükelçileri'nin tamamı, BBC, CNN, FOX, ROYTERS, Esoşeytid Press, Ajans Franz Press, ZDF, Bild, The Economist, The Times, Nivyork Tayms, Vall Striit Cornıls, Deyli Telegraf, The Guardıan, CIA, MI6, MOSSAD, Stradford....

- İyi tamam tamam, ya içerden kimler var ?

- Efendim içerden de bizimkiler var işte ; Cumhuriyet, Sözcü, Korkusuz, Yeniçağ, Evrensel, Birgün, FOX, Halk TV, Tele1, Millî Gazete, Temel amca, Meral appla, Hendekçi-Çukurcu PKK'lı arkadaşlarımız, DHKP-C'li Grup Yorumcu'larımız, Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, Uğur Dündar, Rahmi Turan, Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil... Hatta Hüsamettin Cinmoruk dedemiz bile, alt bezini bağlatıp gelecekmiş. Ayrıca, sine sine sinsi zehirli dikenli gülApo, Köprüden adam kurtarma filminin senaristi ve yönetmeni Küçük Hüsamettin Davidof, birkaç numara büyük ayakkabı şifreli Kraliçenin parlak çocuğu Ali Papa-can, FETÖ'nün "tâze vârisi" Alpaslan Kıytırık...filan, onlar da geliyorlar. İsmail Hakkı Karadayı Paşam da geleceklerdi amma, ömrü vefâ etmedi.

- Çok güzel, şimdi biz buraya niye toplandık..? Ben unuttum...

- Yapmayın efendim, unutulacak zaman mı ? Çeşmeye musluk taktık, açılışını da siz yapacaksınız.

- Haaa, heee, tamam tamam şimdi şeyettim, hatırladım. Musluk nerde ?

- Efendim tam karşınızda, görmüyor musunuz ? Kızılay çadırı sendromunuzun başka bir versiyonu mu var sizde...?

- EkRumidisçiğim, ne diyorsan anlamadım, senidiyorum, veresiye falan dedin amma... Ne veresiyesi, musluğu borca mı aldık ?

- Ne veresiyesi efendim...?! Siz şu musluğa bir yaklaşın da, önce bir prova yapalım, resmî açılış esnâsında bir aksaklık olmasın.

- Tamam, yaklaştım, ne yapacağım şimdi ?

- Efendim musluğu açın, su akıyor mu, akmıyor mu, bir test edelim.

- Tamam, ne tarafa çevireceğim açmak için ?

- Sola doğru bükün efendim.

- Tamam, büküyorum amma dönmüyor, çok sıkışmış bu, EkRumidisçiğim.

- Efendim siz musluğun gövdesini bükmeye çalışıyorsunuz. Onu değil, başlığını çevireceksiniz, sola doğru.

- Tamam çevirdim, aaa, su çıktı, bu essâhtan çeşmeymiş yahu, ben de "prova" diyince, şey zannettimdi... Hakkaten su akıyor yahu...

- Müdürüm şaka yapıyorsunuz değil mi ?

- Yok la EkRumcuğum idisçiğim, ıslandım ben, nasıl kapatacağız bu çeşmeyi ?

- O kadarını ben de bilmiyorum müdürüm, dur bizim itfâiye müdürünü çağıralım, o anlar bu işlerden.

- Çağır çağır, amma o gelene kadar burası göl olur...

- Olsun müdürüm yaaa, ben hazırlıklı geldim, yanımda iki tane mayo var, biri sizin için. Çoktandır yüzmüyordum zaten.

- EkRumidisçiğim, şimdi bir not kâğıdı geldi elime, İzmir'deki seçmenlerimiz ellerine kovaları almışlar, buraya geliyorlarmış..

- Gelsinler müdürüm, bakın görüyor musunuz, çevremizdeki bütün yapraklar da bizi alkışlıyorlar.

- Aaaa EkRumidisçiğim, bir not daha geldi, biz ta işin başından beri canlı yayındaymışız... Hem de bütün dünya televizyonlarında... Mega projemizin açılışı her yerde yayınlanmış...

- Gördünüz mü müdürüm, bütün dünya bizden yana, amma bir Tâyyip'e gücümüz yetmiyor, yıkamadık gitti yaaa...

.......................

Bugünlük bu kadar, kıymetli dostlarım. Avarel ve Daltonlar'ın diger mâcerâlarında buluşmak üzere, hoşçakalın.

Selâm ve dua ile.