HANGİ ÜNİVERSİTE'DE HANGİ İSLÂM VAR VE ÖĞRENCİLER İSLÂM’IN NERESİNDELER?

Kur'an-ı Kerim'in Bütüncül Yapısı ve Medeniyet Vizyonu

Kur’ân-ı Kerim, insanların cahiliyetten ve kendilerinin ilahlaştırdıkları sistemlerden kurtulmaları için gönderilmiştir. Kur'an dört ana bölümden oluşmakta ve bu dört ana bölüm insanları medeniyet çizgisine yükseltmektedir. Bu ana bölümler altında tali bölümlerde vardır.

Kur'an'ın Dört Ana Bölümü:

  1. İbadet ve yaratanı tanıyıp ona itaat

  2. İktisat ve ekonomi

  3. Ahlak ve toplum

  4. Sosyal düzen ve toplum kuralları

Günümüzdeki Eksik İslam Anlayışı: Toplumdan Kopuk Bir Model

Bugün insanlara "Bu dünyada yaşayın ama toplumun içerisinde bulunup toplumun işlerine asla katılmayın, karıştırmayın" denilen bir İslâm anlayışı var. Bu anlayışa göre, sadece namaz kılan, oruç tutan, zekât veren bir modelle, ahlakla yetiştirilmiş ve o modele göre geliştirilmiş bir din anlayışı, yine insanlara İslâm diyerek sunulmaya devam ediliyor.

Bu Anlayışın İçeriği ve Çelişkileri:

  • Cami yap veya yaptır ama Kur’an’ın içeriğini asla araştırma, peygamberin yaşantısını öğrenme.

  • Namaz kıl amma kimseye namaz kıl deme ve namazın topluma olan olumlu etkisini asla anlatma.

  • Kurs aç amma o çocuklara asla Kur'ân ve peygamber metodunu anlatma.

  • Okul yap amma içeriğinde İslâm olmasın ve İslâm’ın bütünlülüğünü sakın toplum içerisine getirme.

Unutulmamalıdır: Peygamberimizi de İslâmdan önce doğru insan diye tanıyorlardı. Ne zaman İslâm'ın bütünlüğünü anlatmaya başladı, toplum onu öldürmeye kalktı. Oysa İslâm’ın hayata dokunan ve hayatı kapsam içerisine alan bir bütünlük arz ettiğini artık öğrenmeliyiz. Kur’ân’daki dört ana temel insanın insanca yaşaması ve insanın canlı olarak hayat sürdüğü dünyayı medenileştirmesini amaç edinmiştir.

İslam’ın Hayatın Alanlarından Dışlanmasının Sonuçları

İslâm dinini sadece namaza, oruca, zikre, zekâta, hacca ve umreye münhasır kılarsak ve yaşadığı ülkenin, toplumun eğitimini, ekonomisini, hukukunu, komşuluk ilişkilerini, evlilik hallerini, sokak ve caddelerdeki ortamların İslâm’a uyup uymadıklarını İslâm dışına terk edersen,

  • İslâm’ın mücizeviyatı ortadan kalkar.

  • Bozulmuş Hıristiyanlıktan ve Yahudilikten bir farkı kalmaz.

  • Sadece ahlaklı yaşayalım der dururuz.

Kapitalizm, komünizm, siyonizm, katolizm (katoliklik), evangelizm ve diğerleri hep bu yapı için kurulmuş ve insanların yeryüzü krallığı için vardırlar. Bu, "Allah(C.C) gökte dursun, yeryüzünü biz dizayn edelim" anlayışının ürünüdür.

Bu problemlerin çözümü için gerekli gücümüz yok gibi duruyor. Bu yüzden İslâm'ı sadece kendimizde ve evimizde dahi bir kısmı ile yaşarken bir kısmı ile hayattan kaldırmış, rafa koymuş durumdayız. Kuran, duvarda kilitli kılıfla asılı durmakta.

Eğitim Sisteminin Etkisi ve İHL Kökenli Öğrencilerin Durumu

Yıllarca “Zafer İslâm’ın olacak” sloganları atıldı. İHL’lerin üniversiteye kabul edilmesi ve kızların başörtüsü ile eğitim görmesi için mücadeleler verildi. Bu adımlar o an için çok doğru ve değerliydi. Ama ne yazık ki orada kaldılar.

Büyük Çelişki:

  • Üniversitelere gönderdiğimiz çocuklarımız, evlatlarımız bu sistem içinde deist, ateist oluverdiler ve bundan sonra da olacaklar.

  • Yasinlerle, dualarla gönderiyoruz, inançsız, namazsız, oruçsuz ve değerlere karşı çıkan bir hal alıp mezun oluyorlar.

İşletme fakültesi işleten, kandıran öğrenci yetiştirirken ahlakını düşünmüyor. İktisat fakültesi mezunları, kapitalist sistemin ayakta kalması için çaba sarf ediyorlar.

Hukuk Eğitimi ve İslâm Hukukunun Yok Sayılması

Hukuk fakültesinden mezun olan Müftü çocukları dahi, İtalyan hukukundan, Alman aile hukukundan, İsviçre usul hukukundan, İngiliz medeni hukukundan mezun olurken, İslâm hukukunun kapağının yüzünü dahi görmeden mezun oluyorlar. Bu hukuk üzerine beyni yıkanıp, şartlandırılarak mezun edilip ülkeye hukuk getirmesi, adalet sağlaması bekleniyor.

  • Bu fakültelerden mezun olanlar, bu sisteme hizmet etmezlerse hukukçu dahi sayılmıyorlar.

  • İslâm hukukuna göre evlenilmiyor, boşanılmıyor, miras alıp verilmiyor ve mahkemelerde de bunların yeri ve esamesi dahi anılmıyor.

  • Bir Müslüman olarak hayatın hiçbir problemine çözüm üretemiyorsun, dokunamıyorsun. Hayatın insan tarafından kurulduğu İslâm’i olmayan sistem içerisinde akıp gidiyorsun.

Vakıf, Cemaat ve Derneklerin Odak Noktası

Vakıflar, cemaatler, dernekler, cami yaptırma dernekleri, sivil toplum kuruluşları ise sadece para ve mürit toplamakla meşguller. Bu tür problemlere parmak basan ve çözüm üretmeye çalışanlar neredeyse yok denecek kadar az.

Tek dertleri:

  • Para toplamak, üye kazanmak.

  • Onların fikirlerini sıfırlayıp kendilerine bende olmalarını sağlamak.

  • Yardım ve sadakaları toplamak, mürit devşirmek.

  • Zengin olup vergiden düşmek.

Bireyde var olması gereken İslâm hayatının bütünlüğü esasının hiçbir zerresi bireylerde, bu kuruluşların çoğunda ve üniversitelerimizde yok.

Adam elinde tespihle camiden çıkıyor ve İslâm’ı tespih çekmek zannediyor. Bu şahsın sosyal problemleri çözme gibi bir derdi yok.

Sonuç: İslam'ın Bütünlüğünü Yeniden İnşa Etmek

O halde İslâm’ın bütünlüğü, Kur’ân’ın bütünlüğü ne olacak? İslâm bir bütün olarak yaşanan bir dindir. Ancak bu yolla medeniyete ulaşılabilir.

  • Sadece faize karşı durursan, komünizmle bütünleşirsin.

  • Mülkiyet özgürlüğünde varım dersen kapitalizmle kucaklaşırsın.

  • Sadece, namaz, oruç, hac, zekât dersen o zaman İslâm’ın bütünlüğünden çıkarsın.

İslâm’ın bütünlüğünü dert edinen bir karine bu toplumda şimdilik görünmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.