Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

KISA KISA ANEKDOTLAR

KISA KISA ANEKDOTLAR

İnsanlar başlarından geçen olayları veya şahit olduğu durumları diğer insanlar ile paylaşır veya aktarırlar. Bu şekilde olan küçük hikaye anlatımları birer anekdot olarak bilinmektedir

Hemen herkesin hayatında, geçmişte, hiç unutamadığı hatıraları vardır. Bir yerde bir konu açılsa, o konuya kulak kabartsak, konu ile alakalı, geçmişte yaşadığımız benzer olaylar olduysa hemen hatırlarız. Fırsat bulursak yaşadığımız o anekdotları etrafımızdakilere anlatmaktan haz duyarız. Bazı anekdotlar dikkat çeker, aynı zamanda kayda da değer. Bu yazımda bir değişiklik olsun diye kayda değer yaşanmış bir kaç anekdot anlatmaya çalışacağım. Ayrıca ders verici anekdotlar varsa paylaşmanızdan mutluluk duyurum.

Bizim Doğu Karadeniz'in illerinde yaşayan insanlarımızın bir kısmının normal hayatı ve insanlar arasındaki diyalogları birer fıkra gibi desek sözü abarmış olmayız sanırım.

Samsun'da bir öğretmen ara tatile girmeden bir kaç gün önce Trabzonlu bir öğrencisine " memlekete gittiğinde Teme' le selâm söyle" demesi üzerine; öğrenci:

- Temel kim? öğretmenim sorması üzerine

Hoca;

- Sizin oranın bütün erkekleri Temel, kadınları da Fadimedur cevabını verir.

Bizim okulda beraber görev yaptığımız Erzurumlu Ağa Kâmil ÖZ Hocamız anlatıyor:

Geçmişte fi tarihinde bir mübarek Ramazan Ayının bir gününde Erzurum'da bir Hıristiyan adamın yemek yerken ve su içerken gören bir Erzurumlu hemşehrimiz adama ; dinin nedir? diye sorar;

- Adam cevaben: "Hıristiyan" olduğunu söyleyince!

Bizim Erzurumlu çok susamış olsa gerek ki, adama!

"Dininizin kıymetini bilin" demiş.

Bu yıl okulda 1. Sınıf okutuyorum. İkinci dönemin başındayız. Teneffüslerde ma'lum olduğu üzere öğrencileri konuşuyoruz. Özellikle sınıf öğretmenlerinin bin- bir derdi olsa da her fırsatta eğitim- öğretimi, dolayısıylâ öğrencilerini konuşur. Ben deniz de yanımdaki arkadaşlara "sınıfımda bir kaç öğrenciyi tam olarak okumaya geçiremediğimden yakındım. O esnada "Ağa Kâmil Hocam" yanımızdan geçiyordu. Durakssdı ve şu enteresan anekdotu anlattı.

Yıllar önce doğuda görev yaparken müfettişin biri yanına gelmiş. Dağ köylerini çok iyi bilmediklerini, kendilerine yol ve iz tarifi konusunda kendisinden yardım istemişler. Bunun üzerine bir dağ köyüne varmışlar. Okul açık, içinde öğrenciler var, fakat öğretmen yokmuş. Lojmana vardıklarında öğretmenin eşi yan taraftaki ahırda bulunan hayvanları yemliyormuş. Hocanın da ava gittiğini söylemiş. Hocaya haber salmışlar.

Hoca tam bir avcı kıyafetiyle gelmiş, müfettişleri karşılamış. Öğretmenokulda tek olduğundan beş sınıfı bir arada okutuyormuş. Biz buna " birleştirilmiş sınıf" diyoruz.

Müfettişin biri teftiş için sınıfa girmiş. Bizim Ağa Kâmil Hoca da onlarla beraber, olup bitenleri merakla izliyormuş. Müfettiş okuma- yazma konusundaki sınıfın başarısını teftiş etmek istiyormuş öncelikle. 1.2.3.4. Sınıfa kadar baktığı öğrencilerin hiç biri okuyamuyormuş. 5. Sınıftaki öğrencilere bakmış, onlar da da okuyan çıkmayınca, müfettiş iyice sinirlenerek;

- Bu ne böyle hoca? demiş.

Hoca büyük bir pişkinlikle ve soğukkanlılıkla biraz da alaycı bir tavırla, sağ eliyle müfettişin sırtına vurarak:

-"Okurlar hocaaa! Okurlaaar!" ...demiş.

Ağa Kâmil Hocamız daha önce yıllarca yöneticilik de yapmış, halden güzel anlıyor. Bu anekdotunu anlatınca, doğrusu derin bir nefes aldım, rahatladım. Anlaşılan çok acele etmişim. Daha o okutamadığım bir kaç öğrenciyi okutmaya dört buçuk senem daha varmış, haberim yokmuş.

Son olarak da İBB başkan adayları, Murat KURUM ile, Ekrem İMAMOĞLU arasında geçen bir diyalogtan bahsetmek istiyorum.

İMAMOĞLU geçen seçimde İstanbullulara 100 bin konut sözü vermiş. Bu 100 bin konutun 5 bin tanesini dahi gerçekleştirememiş. 100 bin konut sözünü İMAMOĞLU'na hatıralatan bir gazeteciye;

- "Ben böyle bir söz verdiğimi hatırlamıyorum' cevabını vermiş.

Murat KURUM da İMAMOĞLU'na; Sayın İmamoğlu; 30 sene önce, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın lokantanıza gidip orda yemek yediğini ve kendisinden para almadığınızı beyan ediyorsun, Haklı olarak 30 sene önceki konuyu hatırlıyorsun da beş yıl önce verdiğin sözü neden hatırlamıyorsun diye soruyor. Burada Murat KURUM' mu haklı buluyorum.

Her anekdot bize bir şeyler öğretiyor, hatırlarmalar içinde barındırıyor, başımızdan geçen olayları yaşamak kolay değildir. Her olayın arkasında ödenmiş bir bedel vardır. Başta tarihimiz olmak üzere, atasözlerimiz, hatıratlarımız, tecrübelerimiz ve anekdotlaromız geleceğimize ışık tutan meşalelerdir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza bunları anlatmanın yolu yazmaktır, kayıt altına almaktır, diyor Selam ve saygılarımla...

16.03.2024

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.