1.
“…Kim bir kötülük yaparsa onun cezasını görür ve kendisi için Allah’tan başka bir dost da bir yardımcı da bulamaz.”
“Erkek olsun, kadın olsun her kim iman etmiş olarak dünya ve âhiret için yararlı iyi işler yaparsa işte onlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.”
(Nisa; 123-124)
*
2.
Evet, kötülük de iyilik de karşılığını görecek!
Öyleyse kötülüklerimizi azaltıp, iyiliklerimizi çoğaltacağız ki korktuğumuzfan emin umduğumuza nail olabilelim…
Bu zor mu?
Hiç de zor değil…
Ama öncelikle kötülük nedir, iyilik nedir onu bileceğiz.
Kötülük bir başkasına ya da daha geniş bir anlayışla kendi dışımızdaki insan, hayvan, bitki ve canlı cansız çevre olmak üzere her şeye verdiğimiz zarardır, sıkıntıdır, üzüntüdür, kederdir, sestir, görüntüdür ila ahir…
İyilik ise kötülüğün tam tersi olarak bir başkasına ya da daha geniş bir anlayışla kendi dışımızdaki insan, hayvan, bitki ve canlı cansız çevre olmak üzere her şeye verdiğimiz faydadır, yarardır, sevinçtir, sürurdur, neşedir, dokunuştur, tebessümdür, selamdır, ihtiyaç gidermedir, elini tutmadır, neşesine ve kederine ortak olmaktır, hatır sormaktır, sestir, görüntüdür ila ahir…
Kur’an’da bu durum şöyle belirtilir:
“Kim zerre miktarı hayır/iyilik yapmışsa onu (karşılığını) görür.
“Kim de zerre miktarı şer/kötülük işlemişse onu (karşılığını) görür.”
(Zilzal; 7-8)
Zerre nedir bilir misiniz?
Allah cc zerre ile neyi yani hangi ağırlığı hangi uzunluğu kastediyor, biliyor muyuz?
Bilmiyoruz…
Ama biliyoruz ki insanın yararına ya da zararına olacak en hafif, en küçük, en basit, en önemsiz, en değersiz bir şey…
Bu bakımdan yapabileceğimiz en küçük, en basit, en değersiz sandığımız iyiliği yapmanın gayreti içinde olalım; en küçük, en basit, en değersiz kötülüğü yapmaktan da kaçınalım.
Bilelim ki en değersiz sandığımız bir iyilik bizi ateşten kurtarırken, en önemsiz gördüğümüz bir kötülük, bir yanlışlık bizi ateşe götürebilir…
Rabbim iyilikleri yapmak, kötülükleri yapmamak için cümlemizin yar ve yardımcısı olsun!