Prof. Dr. Mehmet KARALI

Prof. Dr. Mehmet KARALI

Muhakeme Merkezi ve Yargılama

Makalenin sesli ve görüntülü analizi için aşağıdaki linki tıklayınız:

https://www.youtube.com/watch?v=LNOXuAIEQH0&t=4s

Akıl Yürütmenin (belki) en güçlü ve önemli unsuru yargılamadır. Bir görüş, kanaat, inanç, iddia, hipotez, tez gibi kavramlar bir yargıya dayanır. Çıkarım veya hüküm diye de karşımıza çıkan işlem Muhakeme Merkezine ait bir çıktıdır. Karar denilen kavram hem yargı anlamında hem de çözüm anlamında kullanıldığı için karışmasın diye şimdilik o kavramı kullanmıyoruz. Zira çözüm Zekâ Merkezinin bir çıktısıdır. Muhakeme, hâkim, hakem, hüküm ve hikmet hepsi aynı kökten türetilmiş kavramlardır. Hâkim ve hakemler, hikmetli hükümler vermek üzere muhakeme ederler. Günümüzde hâkim ve hakemler sadece suçluyu tespit etmekle (yargıyla) yetinmezler aynı zamanda infazın hükmünü (yani çözümü) de belirlerler. Yapılan işlemin faul olduğunu tespit etmek yargıdır, bu faulün cezasının sarı kart olduğunu belirlemek çözümdür. Her ikisi de hakemin kararıdır. Çözüm üretme ilkeleri ileride başka bir yazıyla ele alınacaktır inşallah.

Kesin (kati) bir yargıya (hükme) varabilmek veya iddialı bir görüş ortaya koyabilmek için şu 4 unsur aynı derecede zorunludur ve şarttır. Biri dahi eksik olursa o iddia/görüş güvenilirliğini kaybeder. Ancak bir kısmı zayıf olursa güvenilirlikte o oranda düşer. Bu durumda hüküm, iddia olmaktan çıkar bir kanaate dönüşür. Kati olmaktan çıkar zanna dönüşür.

  1. İyi Niyet ve Samimiyet: Karar (hüküm) verici olan kişi iyi niyetli değilse veya meseleyi ele alırken gerekli özeni ve samimiyeti göstermezse vereceği hükmün geçerliliği kaybolur.

  1. Yeterli Bilgi ve Delil: Bilginin yeterliliği sadece sayısal bir çokluk (kemiyet) olarak değil aynı zamanda kalitesi (keyfiyet) olarak da düşünülmelidir. Zira bazen bir delil yüz delilden daha etkili olabilir. O halde bu yeterliliği hem tanımıyla hem de bir örnek üzerinde açıklayalım. Örnek konumuz; “eş seçimi” olsun. Bir erkek kardeşimiz bir hanımefendi kardeşimize talip olmuş olsun. Bu hanımefendi evet veya hayır şeklinde isabetli bir karar verebilmek için araştırma yapıyor yani erkek aday hakkında bilgi ve delil topluyor olsun. Yeterlilikle ilgili standartlar şunlardır;
    • Açıklık: Delillerin açık ve anlaşılır olması. Neye delalet ettiğinin net olması.

Örnek: -“Çok iyi biri”. İyi olması göreceli bir kavramdır ve söyleyen kişinin tasavvuruyla alakalıdır. Dolayısıyla ifadenin kapsamı ve çerçevesi yeterince açık ve net değildir.

    • Önem: Önem derecesinin yüksek olması.

Örnek: -“Akrabalarını tanırım. İşinde gücünde olan insanlar”. Akrabaların düzenine bakarak beyefendinin düzeni hakkında kanaate varmak mümkün değildir. Ama çok az da olsa bir olumlama yaptığı için bu bilginin önem derecesi düşüktür.

    • Alaka: Konuyla alakalı olması.

Örnek: -“Çayı şekersiz içer, bazen dolmuşa biner, sevindiği zaman gülmekten çekinmez, babası biraz yaşlı”. Bu bilgilerin hiçbirinin aday seçiminde etkisi yani alakası yoktur herhalde. Toplanan bilgiler evet veya hayır dememizde etkili olmalıdır.

    • Tutarlılık (güvenirlik): Delillerin birbiriyle tutarlı olması ve birbirini desteklemesi,

Örnek: -“hız meraklısı, sakin birisi. Bazen aldattığı olur ama dürüst birisi. Haramı helali ayırmaz ama dindar birisi”. Görüldüğü gibi bu ifadeler arasında çelişkiler vardır.

    • Doğruluk: Verilen bilgi veya toplanan delillerin doğru olması,

Bilgi veren kişinin güvenilirliği ve verdiği bilginin kaynağı irdelenmelidir.

    • Derinlik: Alt detaylara inen bilgiler içermesi,

Örnek: -“Beyefendi dindar biri mi? –“evet”, -“peki namaz kılar mı” –“evet”, -“düzenli bir şekilde kılar mı” –“hayır bayram namazlarına gittiği olur”, -“peki ya mezhebi, meşrebi…” şeklinde sorular derinleştirilmelidir. Eğer derinleştirilmezse ilk ifadeler yanıltıcı olabilir. Derinlik, alt alta dizilmiş dikey bilgiler içerir.

    • Genişlik: Emsal durumlarla benzerlik kurularak bilgi toplanması, farklı boyutlarıyla ele alınması.

Örnek: Beyefendinin dindarlığı sorgulandı. Sağlık durumu, ruh hali, sosyal yönü, ekonomik yönü, fiziki özellikleri, zihniyeti, öncelikleri, değer yargıları, ahlakı vb. de sorgulanmalıdır.” Diğer taraftan arkadaş çevresi araştırılarak karakter yapısı, boş zamanlarında ne ile meşgul olduğu araştırılarak öncelikleri, ailesiyle ilişkileri sorgulanarak sorumluluk bilinci ve merhamet duygusu hakkında yatay bilgiler edinilmeye çalışılır.

Görüldüğü gibi isabetli bir karar verebilmek için 8 ayrı standardın sağlanması gerekiyor.

  1. Bütüncül Bakış Açısı: Bir konu hakkında ne kadar çok bilgi toplanırsa toplansın, eğer doğru ve bütüncül bir Bakış Açısı geliştiremezsek doğru bir hüküm veremeyiz. Farklı Bakış Açılarını hem tanımlarıyla hem de bir örnek üzerinde açıklayalım. Örneğimiz; “Bir kişinin evinde olup olmadığına karar vermek” olsun.
    • Amaç: Aynı bilgiler ve deliller altında ama farklı amaçlarla farklı hükümlere varılabilir. O nedenle amacın doğru belirlenmesi veya amaç birliğinin sağlanması gerekir.

Örnek: İlgili kişinin evinde olup olmadığını merak eden kişiler sırayla; Kurye, yıkım ekibi, çay içmeye gelecek olan ziyaretçi ve diğeri de bir hırsız olsun. Her birinin geliş amacı farklı olduğu için evinde olup olmadığına karar verme şekilleri de farklı olur. Mesela Kurye zile basar kapıyı açan olmazsa “evde yoktur” hükmüne varır. Velev ki içeriden ses gelse hatta ışıkları yanıyor olsa bile onun sorumluluğu bitmiştir. Etiketi yapıştırır kapıya, “evde yoktunuz kargonuzu şubeden teslim alın” der. Hırsız ve yıkım ekibi her ihtimali değerlendirir. En küçük bir ihtimalde bile evde birilerinin olduğu varsayılır. Çünkü amaç farklı ve risk faktörü çok yüksektir. Ziyaretçi ise, ışıkların yanmadığını görünce döner gider. Israrla zile basıp “evde olduğunuzu biliyorum kalkın” dercesine zorlamaz. Hemen evde olmadıklarına hükmederek davranır. O ziyaretçiye –“hayır yanılıyorsunuz onlar evdeydi” denmez.

    • Bağlam: Bir konunun birden fazla bağlamı olabilir. Bağlama bağlı olarak varılan yargılar (hükümler) de değişebilir.

Örnek: Kişinin evde olup olmadığını telefon ederek sorduğumuzu düşünelim. Cevap olarak ta –“evde değilim” dediğini varsayalım. Bu cevap fiziki bağlamda mı? Zihnen mi? Yoksa müsaitlik bağlamında mı? Olduğuna göre hüküm değişir.

Görüldüğü gibi bağlam konusunda da farklı Bakış Açıları olabilir. Her birine ihtimal vererek temkinli bir yargı dili kullanmak gerekebilir.

    • Kavram: Aynı kavram ile birden fazla mana ifade edilebilir. Bununla beraber ilgili kavramın lügat manası ile ıstılah (terim) manası farklı olabilir. Dolayısıyla kavramdaki mana birliğinin sağlanması veya farklı manalara ihtimal verilmesi gerekir.

Örnek: -“Evde olmak” kavramı farklı anlamlara gelebilir. Mesela evin bahçesinde veya terasında olan biri, soru soran kişiye “evdeyim” veya “değilim” dediğinde bu doğru da olabilir yanlış da. Soran kişinin kastettiği mana önemlidir. Maksat ziyaret ise bahçede veya terasta olan kişi evde sayılır. Soran kişi çatıdaki bir anten tamircisi ise bahçede olan kişi evde sayılmaz. Çünkü o evin içinde olup olmamayı sorgulamaktadır. Muhtemelen televizyona görüntü geldi mi diye soracaktır. Hatta yerine göre komşuda veya yakın mesafede olan kişi evde sayılır.

Görüldüğü gibi kavramlara bütüncül bir Bakış Açısıyla yaklaşmadan karşıdakinin yalan veya yanlış söylediği yargısına varıp itham etmek haksızlık olur.

    • Varsayım: İki tür bilgiden bahsedebiliriz. Biri önceden tespit edilmiş, öğrenilmiş veya tecrübe edilmiş veya kayda girmiş Referans alınan bilgi, diğeri ise delil mahiyetinde olan Anlık Bilgi. Muhakeme esnasında Anlık Bilgi ile Referans Bilgi karşılaştırılarak değerlendirmeye tabi tutulur. Bu bilgilerden bir kısmı eksik ise bir Varsayımda bulunulur. Bir yerde varsayım yapılıyorsa iki durum söz konusudur. Birinde; -“Bu şartlar altında (bu Varsayımla) hüküm budur” diyerek şartlı bir hüküm veririz. Diğerinde ise, iddia yerine kanaatle, kesin hüküm yerine zanni hükümle hükmederiz. Çünkü, Varsayım değiştiğinde hüküm de değişebilir.

Örnek: Evde olup olmadıklarını öğrenmesi için bir çocuk gönderdik, çocuk da gidip baktı ve –“evde yoklar” diyerek hüküm verdi. Bizde çocuğa sorarız –“nerden anladın evde olmadıklarını?”. -“Işıkları yanmıyordu”. Işık yanmıyorsa evde olmadıklarını varsayıyor. Oysaki başka ihtimaller de var. “Peki binanın arka cephesinden baktın mı? Belki de arka odada oturuyorlar dı.” diyerek varsayıma dayalı farklı Bakış Açılarının olduğunu hissettiririz. Tabii ki burada teftiş amacı başta olmak üzere farklı Bakış Açıları da devreye giriyor. Yani çocuğun Varsayımı geçerli de olabilir. Aslolan farklı Varsayımlar altında durumun değişeceğini anlamak ve yargıyı (hükmü) ona göre vermektir.

  1. Doğru Referans: Bu konu ileride ayrı bir makale olarak ele alınacaktır inşallah. Ancak şimdilik özetle şunu söyleyebiliriz. Bir hükmün doğruluğu kıyaslandığı Referansa göre değişir. Bu Referans yanlışsa hükümde yanlıştır. Referans şüpheli ise hükümde şüphelidir. Referans değişirse hükümde değişebilir.

Örnek: Kurye zile bastığı halde kapı açılmazsa “evde yok” hükmünü uygulayabilir. Velev ki evde olduklarını bilse bile. Çünkü o reel gerçekliğe göre değil yasal gerçekliğe göre kıyaslama (muhakeme) yapar. Yani Referans olarak yasal mevzuata dayanır. Evdeki kişiler evde olduklarını ispatlayacak kamera görüntüsü ve şahit getirseler dahi, mahkeme kuryenin lehine hükmeder. Çünkü evde olman reel gerçeklik, kapıyı açmaman yasal gerçekliktir.

Bir olay yasal olabilir ama helal olmayabilir, mevzuata uygun olabilir ama vicdana aykırı olabilir. Dolayısıyla ne ile kıyasladığımıza yani hangi disipline göre karar verdiğimize bağlı olarak hüküm değişir.

Savaş esnasında öldürmek doğrudur. Ama, yaralı olarak esir alınan bir düşman askerini tedavi etmek doğrudur. Çünkü şartlar değiştiği için Referans alınan Disiplin de değişebiliyor. Miras paylaşımında medeni hukuku Referans almakla İslam hukukunu Referans almak farklı hesaplamalara dolayısıyla farklı hükümlere götürür.

Sonuç: Bir iddiada bulunurken, görüş bildirirken şu üç seçenekten birine göre hareket etmek lazım.

    • Yukarıda belirtilen detaylar, kurallar ve standartlar tam olarak yerine getirilir ve iddialı bir söylemde bulunulur.
    • Hangi varsayım ve Bakış Açısıyla hareket edildiği belirterek şartlı bir hüküm verilir.
    • İddia yerine kanaat ve zan içeren bir hükümde bulunulur.

Dar veya tek bir Bakış Açısı, yetersiz bilgi veya yanlış Referans ile verilen hükümlerin güvenilirlikleri sorgulanır.

Allah izin verirse, yazımız kaldığı yerden devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.