Prof. Dr. Önder KUTLU

Prof. Dr. Önder KUTLU

SİYASETE BOŞLUK VAR MI?

Aslında bir süredir alttan alta kaynayan ve olgunlaşma sürecine giren, 31 Mart yerel seçimleriyle açıktan konuşulmaya başlanan, 23 Haziran İstanbul seçimleriyle devam eden ‘siyasette boşluk’ tartışmaları, Ali Babacan’ın Ak Parti’den istifası ve Ahmet Davutoğlu’nun kamuoyuna deklarasyonu ile yeni bir döneme girdi. Tartışmalarla alakalı olarak siyasiler, bürokratlar, iş dünyası, medya, akademisyenler ve genel manada toplum kendini bir yerlerde konumlandırmaya çalışıyor.

Kaynamanın nedeni, ‘siyasette boşluk bulunması halinde yeni bir partiye yer açılacağı’ fikrinden neşet ediyor. Fakat boşluk mevzuu üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir boyut olması nedeniyle kolay kolay geçiştirilecek gibi görünmüyor. 

Boşluk varsa, nereden doğdu? Düne kadar böyle bir tartışma yok idiyse bugün bir anda mı oluştu?

Babacan ve Abdullah Gül’ün topluma ilan edilmiş, açık eleştirileri oldu mu bilmem. Ben duymadım. Alttan alta bir takım oluşumlara yol verici, tartışmalara çanak tutucu bir üslupları oldu. Oldu olmasına da Gül’ün çıkıp bir mevzuda Ak Parti’ye rağmen ve karşısında kendine ait kayda değer bir görüşünden de haberdar değilim. Geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bir hareketlenmesini gördük. Gül, ‘geniş tabanlı mutabakat olursa, adayınız olurum’ diyerek karşı cepheye göz kırptı; Erdoğan’a karşı durabileceğini söyler gibi yaptı.

Ali Babacan var mı, yok mu bilen yok. Ağzından çıkan bir eleştiri veya onamadan da bilgi sahibi değilim. Kendine ait bir siyaset panoraması, kamu politikası başlıkları itibariyle bir fikirler demeti mevcut mu, bilmiyorum. Demem o ki; iç politika, güvenlik, adalet, aile, çevre, enerji, savunma, Fetö, küresel ilişkiler, PKK, sosyal politikalar, sağlık, vergi, kültür, sanat veya tarım konularında genel manada neyi savunuyor, haberdar değilim.

Ahmet Davutoğlu eleştirilerini bir süredir açıktan yöneltiyor: Haklı, haksız ayrı bir husus. Ayrıca, şimdiye kadar, illa da partiden ayrılacağım diye bir tutumunu da görmedim. Dikkate alınmak istediğini düşünüyorum. En azından şimdilik, eleştirilerime cevap verilsin diyor. İlerleyen dönemi bilemiyorum. İstifa ve partileşme gerçekleşir mi, kestirmek zor.
Benim bu noktadaki asıl sorum olan ‘siyasette boşluk var mı’ konusunda, açıkça ‘Evet var’ diyorum. Siyasette gerçekten boşluk var. Yeni bir parti kurulsa, politikalarını etraflıca ortaya koysa makul bir oranda oy alabilir. 
İktidarı zorlayabilir…

Bu alan sanıldığı ve tartışıldığı gibi, sağda veya merkezde değil; solda. Zira solu temsil ettiğini iddia eden CHP toplumun nabzını tutmuyor/tutamıyor. Topluma umut veremiyor; kuşatamıyor. İşin kötüsü böyle bir dertleri var mı, ondan da emin değilim.

Türkiye’de Sosyal Demokrat bir partinin bulunmasının bir gereklilik olduğuna inanıyorum. Sosyal adalet, özgürlükler, gelir dağılımı, toplumsal kaynaşma konularında kuşatıcı alternatif fikirlere ihtiyaç var. Saymış olduğum alanlarda Ak Parti 17 yıldır ciddi ilerlemeler kaydetti. Ancak, alternatifi olmadığı, ya da olmadığını düşündüğü için bu alanları yeteri kadar ileri noktalara götürmede zorlanıyor. Sağlıklı bir muhalefet her iktidarın mutlaka olmazsa olmazı. 

Sonuçta Ak Parti 2002’den beri girdiği her seçimi kazanan bir parti. Her görüşü toplum tarafından kabul gören bir siyasi hareket olarak tarihe geçti. Eleştirel düşünceye, yani muhalefete ihtiyacının olduğu kesin. Eleştiri karşı taraftan gelmediği, CHP yetersiz kaldığı, için Babacan ve Davutoğlu’nda olduğu gibi, kendi içinden bir muhalefet çıkarma gibi bir noktaya bile geldi.

CHP maalesef özgürlükler konusunda yetersiz, topluma umut olamıyor. Eğitim, gelir dağılımı, sosyal adalet konularındaki görüşleri hak getire. 31 Mart’ta yönetimlerini ele geçirdikleri belediyelerde başkanlar hemen kıyıma yöneldiler. Hak-İş bugünlerde bir onur mücadelesi veriyor. Düşünün solcu olduğunu bağıra bağıra ilan eden bir parti, bir İşçi Sendikası’na kan kusturuyor, genel başkanını açlık grevine gitmeye sevk ediyor. Başkan, Kılıçdaroğlu’na kendi konuşmalarını hatırlatıyor, işçi kıyımına son ver, diyor.

Halen CHP’ye oy veren insanların belli bir kısmı partisine kırgın; daralmış vaziyette. Alternatif göremedikleri için oy veriyorlar. İstanbul’da farklı birkaç şey söyledi diye İmamoğlu belediye başkanlığını kaptı. CHP’den tık yok. Toplumu kuşatacak bir dil geliştiremediler.

Ak Parti’den ayrılan/ayrılabilecek olup da parti kurma aşamasına gelenlerle ilgili CHP’lilerse heyecanlı. Israrla, ayrılsınlar, parti kursunlar diyorlar. Bakarsınız kurulacak parti CHP’nin altını boşaltır; CHP’lilerden kayda değer miktarda oy alır.

Siyasette boşluk olduğuna inanıyorum. Acilen bir veya birkaç parti çıksın da CHP kendine gelsin. Alternatifi olmadığını görsün, diye düşünüyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.