HAK YOL İSLÂM YAZACAĞIZ

Bu alem yaratıldığı günden beri Habil ve Kabil ile hak ve batıl mücadelesi başlamış oldu.

Evet, ta o zaman başlayan hak ve batıl mücadelesi, günümüze kadar sürmüş ve kıyamete kadar da sürecektir.

Allah'u teâlânın sıfatları bu alemde devamlı tecelli eylemiştir ve kıyamete kadarda edecektir.

Bu alem zıtlıklarla var ola gelmiştir.

Soğuk varsa sıcak da vardır. Acı varsa tatlı da vardır. Neşe varsa elem ve keder de vardır. Güzel varsa çirkin de vardır. Öyleyse hak varsa batıl da vardır.

Allah'u teâlâ Cami-ül Ezdat'tır.

Yani Allah (cc) zıt sıfatların sahibidir.

Mesela...

Hay...yani dirilten de onun sıfatıdır.

Mümit...öldüren de onun sıfatıdır.

Rahman...yani acıyan affeden da onun sıfatıdır.

Züntikam...intikam sahibi de onun sıfatıdır.

Hadi, yani hidayeti veren de onun sıfatıdır.

Mudil de yani dalalete düşüren de onun sıfatıdır.

Alem kuruldu kurulalı, hiç bir zaman ebeden ne hak batılı ortadan kaldırabilmiştir.

Nede batıl hakkı ebeden yok edebilmiştir.

Nöbetleşe nöbetleşe olmuştur.

Nasıl ki gündüz geceyi, gecede gündüzü ebeden yok edemediği gibi. Yani alem zıtlıklardan teşekkül eder.

Bu dünya ya da dört kişi hakim olmuştur.

Bunların ikisi müslüman ikisi de kafirdir.

Müslüman olanlar.

Hz Süleyman ve Hz Zülkarneyn.

Kafir olanlar ise Nemrut ile Buhtun Nasır dır.

Orda bile sıra böyledir yani eşittir.

İslam peygamberi yeryüzünü şereflendirdikten sonra, eli ile yaptığı putlara tapan, kız çocuklarını diri diri gömen, cahiliye karanlığını yırtıp atmış ve insanoğlu islamın sonsuz nuruna kavuşmuştur.

Hz Ömer döneminde Meveraunnehir de islamı kılıçsız savaşsız kabul edip imanla şereflenen bu necip millet tam 1000 yıl islamın şanlı bayrağını şerefle cepheden cepheye koşarak temsil etmiş ve şerefle dalgalandırmıştır.

1839 Tanzimat fermanı ile ehli küfre verilen taviz 1923 de manen herşeyini kaybetmesi ile neticelenmiştir.

Nasıl ki gecenin karanlığından sonra seher le birlikte sabahın vakti ve peşinden de gündüzü başlarsa,

Kışın yavaş yavaş bitimi ile de bahar başlar.

Bahar gelirken bazen ara mevsimler ceryan eder. Yani Nisan veya Mayıs aylarında bazen kar yağar.

Fakat bu kısa bir süre için geçerlidir. Uzun sürmez.

Yağan o kar, yani o ara kış, gelmekte olan baharı ve yazı engelleyemez, durduramaz.

Evet bu millet takriben 150 yıldır çok çileler çekti. Çok gözyaşı döktü. Üstad Necip Fazıl Kısakürek in deyimi ile "Geceler kandillere katran döktü". Gözyaşı ve elemi hep müslümanlar yaşadı. Son 40 senede en az 10 milyon müslümanı bu ehli küfür şehit etti katletti. Lakin gene müslümanları terörist ilan ettiler.

Sultan Azizin bileklerini keserek intihar süsü vererek şehit ettiler. Sultan Abdülhamit hana bir gün rahat yüzü göstermediler, nihayetinde tahtından indirdiler.

Ardından iktidara gelen İttihad ve terakki, ülkeyi paramparça ederken Musul Kerkük, Batı Trakya, irili ufaklı ne kadar ada varsa hepsi gitti. Koskoca imparatorluk tan tam 64 tane devlet çıktı ve kala kala elimizde sadece Edirne ile Kars, Sinop ile Antalya arasında ki kara parçası kaldı.

Yetmedi Cihat Yaycı Paşa'nın maçtan çıkanlarla yeneriz dediği minik bir devleti yendik diye tam 100 senedir bayram yapar hale geldik.

Üç kıtayı feth etmiş olan ecdadımız, taa Viyana önlerine kadar varmış olan dedelerimiz, bunun milyonda biri kadar sevinmemişlerdir. Hep Allah'a şükür içerisin olmuşlardır.

Evet artık mevsimler şunu gösteriyor ki islam alemi ezildiği kadar ezilmiştir.

Batıda müslümanların kanı üzerinden yükselebildiği kadar yükselmiştir.

Lakin artık batının kış mevsimi başlarken islamın ve islam'ın başı olan Türkiye'nin de baharı başlamak üzeredir. Allah'ın izni ile buna hiç kimse engel olamayacaktır. Çünkü devranları bitmek üzeredir.

Biz müslüman Türkler daha dünya ya son sözümüzü hâlâ söylemedik.

Daha bizim serhatlarda dalgalandıracak şanlı bayrağımız var.

Daha bizim tuna boylarını inletecek mehterimiz var.

Daha bizim Bağdat'ta, Şam'da, Kudüs'te getireceğimiz tekbirlerimiz var.

Daha bizim arşı âlâyı titretecek ezanımız var.

Daha bizim Mescidi Aksa,'nın içinde kılınacak namazımız var.

Daha bizim şu zalim dünya ya getireceğimiz bir nizam bir adalet bir hak düzen var.

Biz daha bu dünya ya son sözümüzü söylemedik. Yani bizim daha bu kahpe dünya ya söyleyecek çok sözümüz var.

Çok şükür biz daha bitmedik bitiremediler, inşallah bitiremeyecekler.

Çünkü Türk milleti küflü bir peynir gibidir.

Küflü yerini keserseniz altından gene kar gibi beyaz bir peynir çıkar.

Belki buna CHP nin belki buna HDP nin belki buna İP in adamları fren olmaya çalışacaktır, pranga vurmaya çalışacaklardır amma artık rüzgar islamın arkasından ehli küfrün de karşısından esiyor.

Artık surdan gedik açılmıştır. Kahpe rüzgar nereden eserse essin küfrün kışı İslam'ın baharı çok yakındır. İnşallah yakında göreceğiz.

Kör dünyanın göbeğine

Hak yol İslâm yazacağız.

Kuşların göz bebeğine

Hak yol İslâm yazacağız.

Yola, ağaca, pınara

Esen yele, yağan kara

Yağmur yüklü bulutlara

Hak yol İslâm yazacağız.

Koç burcuna, yay burcuna

Bebeklerin avucuna

Minarelerin ucuna

Hak yol İslâm yazacağız.

Bucak bucak, köşe köşe

Kara taşa, kor-ateşe

Yıldıza, aya, güneşe

Hak yol İslâm yazacağız.

Askerlerin miğferine

Kağnıların tekerine

Buda´nın tunç heykeline

Hak yol İslâm yazacağız.

Her kapının eşiğine

Her sofranın kaşığına

Balaların beşiğine

Hak yol İslâm yazacağız.

Herkes duyacak, bilecek

Saklanmaz gayrı bu gerçek

Yaprak yaprak, çiçek çiçek

Hak yol İslâm yazacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.