Rasim DUMAN
MEHMET AKİF ERSOY MESELESİ
İnsanları merakta bırakanları da, merakta bırakmayı da, lâfı eğip bükenleri ve "acaba ne demek istedi ?" şeklinde istifhâmlara sebep olabilecek muğlâk / elâstiki ifâdeler kullananları da hiç sevmem !
"Kitabın ortasından konuşanları" severim ve benim tarzım / mizâcım / meşrebim de budur..
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy'un tutuklanması sonrasında bendenizin fikrim ve kanaatim şudur :
Erken bir recm (taşlayarak öldürmek) / linç / muhâkemesiz infâz yapmayalım.
Bir zamanlar bizim dâvâmıza çok güzel hizmetler yapmış bir insanı, hiç olmazsa o hizmetler hürmetine, rencide etmeyelim, bir tekme de biz vurup ta, şer ve küfür cephesinin kucağına iyice düşmesine sebep olmayalım, mahkemenin kararını bekleyelim.
.........
Kıymetli dostlarım, Devletimiz ve Hükümetimiz, hem dışardaki ve hem de "dışardan desteklenen" içerdeki şer ve küfür cephesi ile senelerdir çatır çatır bir mücâdele içinde..
Bizler bu mücâdelenin belki ancak "çeyrek kısmını" görüyor ve işitiyoruz..
Asıl mücâdele, "bizim görmediğimiz / muttâli olmadığımız" sahalarda cereyân ediyor..
Devletimiz ve Hükümetimiz bilhassa son iki senedir çok ciddi bir hayat - memat mücâdelesi yapıyor ve bu vâdide - elhamdülillah - destanlar yazılıyor..
Osman Kavala'ya müebbet mâhkumiyet kararı verilmiş olması ile, karşı cepheye çok büyük bir darbe vuruldu ! Zira bu "kızıl Soros çocuğu", CIA / MOSSAD ve MI6 Tarafından, çocukluğundan itibâren husûsi olarak yetiştirilmişti !
Adnan Oktar Örgütü'nün, aslında Fetö'den pek geri kalmayacak derecede büyük ve sinsi bir bela olduğu, yeni yeni ortaya çıkıyor !
Yine "özel yetiştirilmiş elemanlardan" Sedat Peker, B.A.E.'de kaçak ve "her ân bir suikasda uğrama korkusu ile" yaşıyor. Esâsen son derece korkak bir zibididir ; ben onun cigerini çözdüm !
TÜRKİYE'de idâreyi "para gücü" ile elegeçirmeye çalışan bir başka "özel eleman" Ekrem İmamoğlu, bir daha gün yüzü göremeyecek şekilde içeriye tıkılmış durumda..
Karşı tarafın son derece "özel" elemanlarından ve "dokunulamaz" zannedilen "Mason büyük üstâdı" Mehmet Remzi Sanver de şu anda "içerde" !..
Keza yine pek özel yetiştirilmiş elemanlar Hüseyin Gün ve Rezan Epözdemir de "içerdeler" !
............
Kıymetli dostlarım, şu suâl zihninize gelebilir :
"Yahu sen bu isimlerden bahsederken, resmen recm / linç / infaz ediyorsun...,
fakat sıra Mehmet Akif Ersoy'a gelince, "erken bir infaz yapmayalım" diyorsun !
Burada bir tenâkuza düşmüş olmuyor musun ?!"
Hayır efendim, burada düştüğüm bir tenâkuz yok...
Niçin ?
1. Bahsettiğim diger isimlerin tamamı, gençliklerinden itibâren karşı tarafça eğitilip donatıldılar ve bugün de onlar tarafından açıkça sahipleniliyorlar.
Hatta bizzat kendileri, "sahiplerinden" yardım dileniyorlar, mektuplar yazıyorlar, sadâkat mesajları gönderiyorlar..
Binâenaleyh, bunların hâinlikleri / al.ç.aklıkları / hıyânetleri / casuslukları hususlarında hiçbir şüphe ve tereddüt yok..
Hukuk sistemimizde bunlar için "kılıç ile idam cezası" verilmiş olsa ve bu vazife de bana tevcih edilmiş olsaydı, bu işi yapmak için bir dakika bile kaybetmezdim.
2. Mehmet Akif Ersoy'un ise, gençlik zamanlarından beri "bizim mahalleden olduğuna" dâir, binlerce delil var..
3. Mehmet Akif Ersoy'un "ayağı kaymış" ve hatta "istikamet değiştirmiş / karşı cenâha geçmiş" olamaz mı ?..
Elbette olabilir ; böyle bir ihtimâl hepimiz için de vârittir ; fakat dua ederiz ki Rabbimiz böyle bir ayak kaymasından, cümlemizi muhafaza eylesin.
4. Bendeniz diyorum ki, onun "ayaklarının kaydığına", hakkındaki iddiâlara bakarak, biz karar vermeyelim ; burada hem onun savunmasını ve hem de mahkemenin kararını bekleyelim.
5. Bir zamanlar bizim dâvâmız için çok güzel hizmetleri olan bir insanı, gerçek şahsiyetlerini ve karakterlerini bilmediğimiz birtakım insanların ifşâ ve iddiâları ile, hemen recm'etmeyelim..
6. Zinâ da, içki de, uyuşturucu da büyük günahlardır ; bundan şüphemiz yok..
Fakat nefis insanı yoldan çıkarabilir, hata'ya düşürebilir...
Sonra insan "eyvah, ben ne yaptım ?!" diye nâdim ve pişman olur, tevbe ve istiğfâr eder...
Bu insan gene "bizimdir"..
7. Bu insanı "insan içine çıkamayacak derecede ayrıntılı / teferruâtlı / tâfsilâtlı müstehcen ifşââtlar yaparak" milletin önüne atanların ve linç edilmesine sebep olanların, iyi niyetli olmayabilecekleri ve çok farklı hesaplar yapabilecekleri ihtimâlini de dikkatimizden uzak tutmamalıyız.
8. Bizim cenâh eğer bu insanı, mevcut iddiâlar ve ifşââtlar ile mahkeme kararından önce mahkum ederse...,
Ve bu insan, mahkemeden "beraat" kararı ile çıkarsa...,
Ve bu insan, "bana bizim cenâhın insanları saldırdılar, fakat Fetöcü diye tâhkir ve istiskal ettiklerim sahip çıktılar"
Diyerek, o kırgınlık ve öfke ile, gerçekten ayağı kayar ve Fetöcüler'in kucaklarına düşerse...,
Bunun vebâli kime olur ?!
Bu vebâlin altından nasıl kalkılır ?!
9. Elbette yapmasa çok daha iyi olur amma, bir insan içki de içmiş olabilir, fuhuş ta yapmış olabilir, uyuşturucu da kullanmış olabilir...
Bunlar "şâhsi kusur ve zaaflar"dır ; tevbe ile tezkiye olunur, yeniden doğru istikamete girebilir..
Yeter ki Devletimize ve Milletimize ihânet ve hıyânet cürmünü işlemiş olmasın..
10. Binâenaleyh kıymetli dostlarım, eğer gerçekten kendisine isnâd edilen şeyleri irtikâp etmiş ise, kararı mahkemeye bırakalım ve birgün nâdim ve pişman olup ta geri dönmek isterse, bu insana kollarımızı ve gönüllerimizi açık tutalım.
Düşene vurmak bize yakışmaz..
Bilâkis bizim şiârımız, düşeni ayağa kaldırıp, gönlünü kazanmak olmalıdır.
Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım.