Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

OLAYLARI ÇARPITMADA BİR NUMARAYIZ.

OLAYLARI ÇARPITMADA BİR NUMARAYIZ

Siyasilerin konuşmalarını TV ekranlarında her yurttaş gibi ben de izliyorum. A partisi, B partisi farketmeksizin dünyada ve Türkiye'de cereyan eden olayları çarpıtma noktasında dünyada birinciliği kimseye kaptırmıyoruz inancındayım. Benim partilim yaptıysa, gerçekte yanlış da olsa doğrudur, başka partiliye mensup biri ise, gerçekte doğru da olsa yanlıştır açıklamaları yapılmaktadır. Siyaset son zamanlarda bu minval üzere kurulmuştur maalesef. Yöneticilerimiz böyle olunca da taraf olmayanlar bertaraf oluyor.

Doğrular ve yanlışlar karışmış birbirine. "At izi, it izine karışmış" vaziyette. Sadıkların, doğruların, haklı olanların haklılığını ortaya koyabilecek bir ortam yok adeta. " Atı alan Üsküdar'ı geçiyor.

Bu menfi manzaralar bir ülkenin birlik ve beraberliğine zarar veriyor. Üst düzey merkezi yönetimden tutun da, yerl bazda bir apartmana ,bir mahalleye kadar bu ayrışmalar bir virüs gibi her tarafa yayılmıştır. Bir evde bile baba ayrı düşünüyor, evlâtlar ayrı düşünüyor, kutuplaşmalar aile ortamına kadar sızmıştır.

Her alanda diyebilirim ki ayrışmalar ve kutuplaşmalar oluşmuştur. Konsersus sağlanamıyor, yani muhalefet- iktidar ikileminde uzlaşı sağlanabileceği bir konuya örnek verilemiyor. Daha önceleri partiler milli konularda mutabakat sağlayabiliyorlardı. Bir "şehit" cenazesinde iktidar ve muhalefet el sıkıp yanyana bir safta saf tutabiliyordu. Şimdi ise bırak el sıkmayı bir cenazede aynı safta yanyana duramıyorlar. Merkezi yönetimde hal böyle olunca, bu manzara mahalli idarelere kadar sirayet etmiş durumda. Doğrusu bu gidişat hayra alamet değildir.

Peygamberimiz sav' den "Öyle bir zaman gelecek ki !" cümlesiyle başlayan onlarca Hadis-i şerif vardır. Sanki dünyanın şu andaki durumu anlatıyor. Bu Hadis-i şerifleri burada nakletmek bir çok kişinin işine gelmeyebilir. Velâkin "emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil munker" her müslümana bildiği kadarıyla farzdır. Bu farizanın hiç olmazsa bir yerinden tutma gayreti içinde olmak durumundayız. Şimdi konumuzu açıklığa kavuşturan Hadis-i şeriflere yer verelim.

Öyle Bir Zaman Gelecek ki...”

Kıyâmetin habercileri diyebileceğimiz bu nevî fitneleri beyân eden hadîs-i şerîflerin bir kısmı şöyledir:

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki fâiz yemeyen hiç kimse kalmayacak! Kişi doğrudan yemese bile ona tozundan (Ebû Dâvûd’un bir rivâyetinde “buharı” şeklinde geçmektedir.) bulaşacak

“Öyle bir zaman gelir ki kişi malını helâlden mi, haramdan mı kazandığına hiç aldırış etmez.” (Buhârî)

Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hâin sayılacak, hâinlere güvenilecek. Kişi kendisinden şahitlik etmesi istenmediği hâlde şahitlik edecek, yemin etmesi istenmediği hâlde yemin edecek.

İnsanların dünya (nîmetlerinden en fazla istifâde ederek) en mes’ûd olanı, Allâh’a ve Rasûl’üne îmân etmeyen alçak oğlu alçak olacak!” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr)

“Öyle bir zaman gelecek ki insanlar iyiliği tavsiye etmeyecek, kötülükten de sakındırmayacaklar.”

Bu Hadis-i şeriflerin mucizevi yönü ortaya çıkıyor. 1400 sene evvelinden gğnümüzü tasvir etmek bizler tarafından mümkün değildir. Maalesef rivayetlerde belirtilen bütün olumsuzluklar günümüz dünyasında bir bir görülmektedir. Hedefe ulaşmak için her şey meşru hale gelmiş. Dünyada da böyle memleketimizde de. Yapılan yanlışlıklara her zaman bir kılıf ıuyduruluyor. Menfaate göre fetva veriliyor. Ayet-i Celilelerin ve Hadis-i şeriflerin "anahtar" kelimeleriyle oynanmakta, yeni anlamlar ortaya çıkarılmakta, adeta yeni bir anlayış, yeni bir din ihdas edilmektedir. Dinimizin temel ilkeleriyle oynayacak kadar şirazını kaybedenler, senin ve benim doğrularımızla oynamazlar mı? Helâle haram harama helâl demezler mi? Yanlışa doğru, doğruya yanlış demezler mi?

Böyle bir bulanık hava içerisinde avcılar avlarını iyi yakalıyorlar. Yabancılar meydanı boş bulunca istedikleri gibi at koşuşturuyorlar. Bu durumdan maalesef ülke olarak zarar görmekteyiz. Ülkemizde bu kutuplaşmalar ister istemez ekonomiye de büyük zarar vermektedir.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. İnsanoğlu için iletişim çok önemlidir. İletişiminizi iyi kurmalıyız. Birbirimizi anlamaya çalışmamız lazım. Kutuplaşmalarla değil, kurumlaşmalarla güçleneceğimizi unutmamamız lazım. Hayat kısa, doğruların yanında yer almalıyız. Yaptığımız ve yapacağımız şeylerin hesabını mutlaka vereceğimiz bir gün olacak. Hucurat Suresi'nin 6. Ayet-i Kerimesinin meâliyle yazımı sonlandırmak istiyorum.

6." Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın".

27.12.2023

M. Cemal TOMAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.