Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

HİÇ BİR ŞEYİN TADI KALMADI

HİÇBİR ŞEYİN TADI KALMADI

Eskiden dediğim bundan 40-50 sene önce, bu kadar imkanlar yoktu. Milli gelir çok düşüktü. Ülkenin temel sorunlarının çoğu çözülememişti. Yol-su, elektrik gibi. Tarım ve sanayi gelişmemiş, halkımızın çoğu köylerde yaşıyordu, ekmek kazanmak zordu.Ancak, var olan kıtlı imkanlara rağmen hayat hoştu, güzeldi, insan bügüne göre daha mutluydu.

Şimdi her türlü imkân olsa da, hiç bir şeyin tadı kalmadı.

Fırıncılarda ekmek ve çeşitleri çok. Sofraya koyuyorsun, tadı yok. Lokantalarda yemek çeşitleri çok, yeme imkânı da var, lâkin yemeklerin tadı yok. Marketlerde reçelinden, balından, tuzundan, peynirinden, mercimeği,bulguru, makarnası, unu, salçasıdan al da emvai çeşit arayacağın hemen hemen ne varsa bulmak mümkündür. Getiriyorsun eve, ne bereket ver ne de tadı.

Camiler, mescitler, imamlar, müezzinler, hocalar, hacılar, vaizler, müftüler, Kur'an kursları ve diğer özel yurtlar her yerde var. Ne var ki, camilerde kılınan namazlar ihlâstan uzak mı bilmiyorum, insana inşirah vermiyor, vaazlar cemaate heyecan vermiyor, Kur'an okumalar, kalpleri ürpertmiyor, nasihatler etkili olmuyor, din görevlilerimiz güven vermiyor, ( istisnalar elbette var) cami ve mescitler hem çok temiz hem de çok lüks, lakin ibadetlerin tadı yok, Cemaatte eski anlayış ve samimiyet yok.

Eskiden gezmenin de heyecanı vardı. İlk defa gidilecek bir yer olduğunda herkese heyecan verirdi. Merak konusu olurdu. Yeni yerlerin dağı,taşı,toprağı, yaylası-ıovası, denizi-gölü, kadını-erkeği, iklimi-bitki örtüsü, şehiri-köyü, kısaca her şeyi merak edilirdi. Yol boyunca, seyahat süresince etraflar süzülür, dikkatle izlenirdi. Hedeflenen yere heyecanla varılır, her şey merak edilirdi, sorulur öğrenilirdi. Yerli halkla sohbet edilirdi. Gezi dönüşünde de izlenimler ve bilgiler anlatılırdı. Dinleyiciler de çok olurdu. Şimdi ise daha ucuza ve profesyonelce gezi turları düzenleniyor. Ancak bir heyecan yok, yeni bir yeri görme arzusu ve aşkı yok, olsa da az. Gezmenin de, yeni yerler görmenin de tadı tuzu kalmadı. Sonra gezenlerin çoğu vaktini eğlence yerlerinde, suda, nefsi arzuları peşinde geçiriyorlar. Adam her yıl Antalya'ya tatile gidiyor, bir tarihi yeri gezmiş değil, otel ile deniz arasında gidip geliyor.

İlim- bilim insanlarının, öğretmen ve hocaların, toplum tarafından ilim insanı kabul edilenlerin, diplamasız icazetnama alanların, toplumun önde giden manevi önderlerin, maddi bir karşılık beklemeden toplıumun onlara karşı bir saygınlığı vardı. Şimdi ise, işi onlara düştüyse, menfaati varsa, saygılı davranılıyor, manfaat yoksa bu değerlerli insanlarımız sıradan birileri gibi görünüyor. Dolayısıyla tadı yok günümüzde ilimin de biliminde de, bilge insanlarının da...

Şiir yazmanın, şairin, kitap-makale yazmanın, araştırıp bazı hakikatleri ortaya koyup milleti anlatmaya çalışmanın bir kıymeti harbiyesi kalmadı. Cahille tartışırsan önce seni kendi seviyesine çeker, sonra da seni mağlup eder. " Filân hoçayı geçenlerde öyle ettum ki, kıkını çıkaramadı" cümlerini çok işitiriz. Geçenlerde bir çay sohbeti yapılan bir ortamda, eflâsyon ve faiz üzerine yaptığım araştırma neticesinde bir kaç cümle kurmaya başlarken, oradakilerden biri, daha önceki ezberlerini yüksek sesle bir bir ortaya dökünce beni dinleyen kalmadı orada. Dolayısıyla birilerine bir şey anlatmanın da tadı kalmadı, anlatamazsın da.

Büyüklüğün bir saygınlığı, küçüklüğün bir sevginliği vardı. O saygınlık ile sevgi tarih oldu. Küçüklerin büyüklere saygısı yok, büyüklerin de küçüklere sevgisi yok. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın havasında herkes.

Komşunun akrabalığın da tadı tuzu kurudu. Gençler diğer genç akrabalarını tanımadığı gibi, tanıma gayreti ve isteği de yoktur. Akrabacılık artık sosyal medya üzerinde, sanal orrtamda gerçekleşmektedir. Messenger üzerinde tanıştığım Sürmeneli hemşerim sevgili Nurettin KURT kardeşimle iki günde bir mesajlaşıyoruz, birbirimize hal hatır soruyor, birbirimize dua yapıyoruz. Yıllardan beri böyle. Kendisi Amerika'da. İki sefer Samsun'a geldi ve burada buluştuk. Allah kendisinden razı olsun.

Nice akrabalarımız vardır hepimizin. Kaç kişiyle görüşüyoruz? Bir muhasebesini yapmak lâzım. Artık "aynı soyadı taşıyanlar değil, aynı ortamı paylaşanlar akraba olmuş", haberimiz yok. Demem o ki, akrabalık bağları zayıfladı, dolayısıyla akrabacılığın da tadı kalmadı. Akrabalık akrabalıktır. Tekrar eski akrabalık bağlarını tesis etmek gerektiğini düşünenlerdenim.

Her şeyin doğası bozuldu. Doğal yapının genetiğiyle oynandı. Ekinler ve nesiller ifsat edildi. Teknolojiyi silâh haline getirerek insanlığın fesadı için çalışanlar domokratik sistemlerde prim yapıyor hale geldiyse olacağı budur. Rabbimiz sonumuzu hayreylesin, bu cuma sabahında Cumanız hayırlı olsun. Selâm ve Duâ ile...

05.04.2024

M. Cemal TOMAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.