Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

YETKİ VE SORUMLULUK ALANLARIMIZ

YETKİ Ve SORUMLULUK ALANLARIMIZ

Bulunduğumuz makama göre yetkilerimiz olur. Bir muhtarın yetkileri yönetmeliklerde bellidir. Bir okul müdürünün yetki ve sorumlulukları yasa ve yönetmeliklerle tanımlanmış ve çerçeve altına alınmıştır.

Devlet ya da özel sektörlerde görevli olanlar hariç, yani sosyal hayatta bir nefer iseniz toplumun size biçtiği bir görev var ise duruma göre yetki hakkınız olabilir.

Bizlere, toplumumuz ve dinimiz yetki sahibi kılmaktan çok bizleri sorumlu kılmaktadır. Fakirlere yardım elini uzatmak, hastaları ziyaret etmek, düşeni kaldırmak, doğruyu tavsiye etmek, iki kişinin arasını düzeltmek, hakka şahitllik yapmak, vergi ve zekât vermek, üretmek, kamu malını korumak...gibi sıralayabiliriz. Bu sorumlulukları yerine getirmediğimiz zaman ayıplanırız.

Aslında yetki ve sorumluluk et-kemik misâli gibidir.. Yetkili olunan alanlardan sorumluluk da vardır. Bir vali vali olduğu ilde yetkileri vardır ve o ilden sorunludur. Bir bakan yetki alanı çerçevesine tüm Türkiye'den sorumlu olur. Yetki genişliğiyle sorumluluk, doğru orantılıdır.

Bazı yetki ve sorumluluklar kanun ve yasalarla kayıt altına alınmıştır. Kayıt altına alınmayıp gelenek ve göreneklerden alınan ilhamla topluma ya da fertlere tanınan yetki ve sorumluluklar da vardır. Kanaat önderleri, isimsiz kahramanlar, toplumda bilgi ve tecrübeleriyle güven veren kimseler, bunlara örnek verilebilir.

Eskiden, babalaların evlâtları üzerinde yetkileri vardı. Söyledikleri sözler, verdikleri emirler, yaptıkları vasiyetler ömür boyu geçerliydi. Vasiyetleri yedi ceddine kadar hükmü devam ederdi. Şimdi ise ebeveynlerin evlâtları üzerinde hiç bir yetkileri kalmamıştır. Ama ömür boyu sorumlulukları devam etmektedir. Evlâtlar günümüzde ebeveynlere buyurur, ebeveynler yapar hale geldi. Buna rağmen evlâtları mutlu etme imkânı yoktur. Bizim kuşak babaların ve evlâtların emir kulu halinde idik. Şimdi de evlâtların yanında sadece parası bitmeyen paramatik olduk desek yeridir. Tavsiyelerimiz, ricalarımız, öngörülerimiz gençlere göre değilmiş. Çağın gerisinde kalmışız. Sadece paramız ve varsa servetimiz değerlidir şimdiki gençlik için. Canlı varlığımız, düşünce ve inançlarımız onlar için eskimiş, çağ dışı kalmıştır. Modernlik va çağdaşlaşma ismi altında gençlerimiz ayrı bir dünyanın insanları olmuştur.

Bir evin içerisinde ailece aynı sofraya oturma, beraberce sohbet etme, aynı haberleri ya da dizileri izleme, aynı ortamda oturma...gibi ailelenin temel taşları hayâl oldu. Her aile ferdi kendi dünyasına çekilmiş aynı mekânda ayrı dünyalarda yaşıyor.

Bir okulda öğretmenseniz ne idare üzerinde, ne veliler nezninde ne de öğrenciler yanında bir etkiye ya da yetkiye sahip değilsiniz. Veli ve öğrenci daima haklıdır. Eskiden öğretmenin verdiği notu hiç kimse değiştiremiyordu, nota müdahale etmek kul hakkı ve ahlâksızlık sayılıyordu. Şimdi ise; öğrencilerin ana derslerdeki notlarla oynamak normal hale geldi. Ana dersler özel okullarda idare tarafından kasıtlı olarak yüksek tutulmaktadır. Bunun sebebi, ÖSYM puanı üzerinde notların etkisi çok olduğundandır. Ana dersleri yüksek olan bir öğrenci, ifade ve beceri derslerinde öğretmen tarafından düşük not verildiğinde; okul idaresi, "düşük not vermeye utanmadın m? " diyecek kadar ileriye gidilerek adeta öğretmenler fırçalanmaltadır.

Haklı olarak öğretmen öğrenciyi dövse meslekten mene kadar ceza alabilir. Öğrenci haksız yere öğretmeni dövse verilecek en büyük ceza öğrenciyi başka okula sürmek olur. Hiç bir yetkiye sahip olmayan öğretmennin elbette saygınlığı da olmaz. Ne kadar yetkin varsa o kadar saygınlığın vardır. Bu böyle bilinmelidir. Önceleri öğrenciler, öğretmenlerine saygı göstermelerinin en büyük nedeni öğretmenlerin öğrenciler üzerinde yetki sahibi olmalarındandı. Ne kadar yetki o kadar etki!

Demem o ki, AB'ne üye olacağız diye milli ve manevi değerlerimizden uzaklaştırıldık. Bir ülkenin varlığı eğitime borçludur. Çağdaş eğitim ismi altında eğitim-öğretimi sahada yürüten öğretmenlerimizin yetkilerini üzerinden alarak eğitim ve öğretimin içi boşaltılmıştır. Baba ve annenin evlâtlar üzerindeki yetki ve etkinliği azaltılarak aile mefhumumuz çökertillmiştir. İzlenen yanlış politikalarla ülkemizde gençler işsizler konumuna düşürülerek mutsuz ve umutsuz hale dönüştürülmüşlerdir.

Hak edene hak ettiği yetkiyi vererek sorumluluk sahibi kılarak sorunlarımızı çözebiliriz. Yetkileri yeteneksiz kişilere verildiği taktirde sorunlar büyüyecek, çözümü zor olan bir süreç oluşacaktır. Ver yetkiyi, gör etkiyi.

14.11.2023

M.Cemal Tomar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.