Kamusal Alanda Giyim Özgürlüğü mü, Ahlaki Sınır mı?

Mecellenin 36. Maddesi olan ve mer’i hukukta da yeri olan “âdet muhakkemdir” sözü üzerine konuşmak istiyorum. Maddenin anlamı şudur: Âdet, kendisi ile hüküm verilendir. Yani toplumun kabulü olan şeyler, hükme medar şeylerdir. Toplum bir şeye “A” diyorsa, hukuki açıdan o şey “A”dır. Dolayısıyla hukuk, genel olarak toplumun kültürüne, örfüne ve adetine de dayanır denilebilir. (Sahih örf)

Müslüman toplumun âdetlerinden birisi de ahlaki erdemlerdir. Bunlardan en önemlisi diyebileceğimiz durum ise örfe uygun giyim kuşamdır. Mesela bir erkek, boxer giyerek kamusal alana çıkamaz. Bu hem ahlaki değildir hem de toplum örfüne göre uygun bir hareket olamaz. Şöyle düşünün: Bir AVM’de bir erkek, üst kısmı çıplak, alt kısmında ise beyaz bir boxer var. Ne kadar çirkin bir durum, değil mi? Aslına bakarsanız bu durum kadınlar için de böyledir. Yani altta bir boxer, üstte bir sütyen...

Ancak günümüz algısında erkek için böyle bir durum düşünülemezken, kadın için düşünülebilmektedir. Ve bu duruma kişisel özgürlük bağlamında bakılmaktadır. Halbuki kişisel özgürlükler toplumun ahlaki erdemleri ile çatıştığında özgürlük olmaktan çıkar ve sorun olarak addedilir. Çünkü toplumun ahlakını bozmaktadır. Kamusal alanda toplumun kabulü olan, dini, millî ve kültürel hassasiyetlerinin gözetildiği bir ahlak anlayışının hâkim olması gerekmez mi?

Kesin bir dille söylemek gerekirse, bu gibi durumlar Müslüman Türkiye için gayri ahlakidir, kabul edilemez. Hem örfen hem de mer’i hukuka göre.

Mer’i hukuk, TCK 225 (teşhircilik) ve Kabahatler Kanunu 37. madde (çevreyi rahatsız etme) kapsamında bu tip eylemleri suç veya kabahat olarak değerlendirilebilmektedir. Şahsi kanaatime göre, toplumun ahlaklı olması isteniyorsa suç olarak değerlendirilmesi gerekir.

Konya'da, alanında uzman bir hekimi gizli bir kamera kaydı yapmak suretiyle güya ifşa etmek isteyen kişi özelinde konuya baktığımızda; yukarıda saymış olduğum kanun maddelerine ilaveten farklı bir suç da ortaya çıkmaktadır. O da TCK 134. maddesi olan özel hayatın gizliliği ile ilgili maddedir. Kişi burada, izin almaksızın doktoru kayıt altına almıştır.

Ez cümle, şunu belirtmek istiyorum: Müslüman bir doktor, örfî olarak ahlaksızlık sayılabilecek bir durum karşısında Müslüman olmasının bir gereği olarak karşı tarafa gerekli uyarıları yapmıştır. Teşhircilik kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğüm aşırı açıklık durumuna karşı hassas bir tutum içerisinde davranan doktor beyi tebrik ediyorum. Artık Müslüman Türkiye toplumunun dini ve örfî hassasiyetlerine gerekli yaklaşımın sergilenmesi ve kanun maddelerinin bu meyanda tekrar düzenlenmesi elzemdir. Çünkü kanunlar halk içindir. Halkın öz kimliği ile paralellik arz etmeyen her kanun, uygulanma hususunda ketum kalacaktır. Bunun en açık örneği ise Şapka Kanunu’dur. Şu an hâlâ mer’i hukukta yazılı olan ama geçerliliği olmayan bir kanuna dönüşmüştür. Çünkü Müslüman toplumun örfünde ve kültüründe böyle bir şey yoktur.

Sonuç olarak, hukuk toplumun aynasıdır. Eğer toplumun örfü, dini hassasiyetleri ve ahlaki değerleriyle çatışan bir eylem serbest bırakılırsa, hukukun meşruiyet zemini tartışma alanına dönüşür ve değerini kaybeder. Bu nedenle, toplum düzenini ve ahlaki yapıyı koruyan her birey gibi, görevini hakkıyla yapan doktorun tavrı sadece bireysel değil, toplumsal bir duruşun tezahürüdür. Bu duruş hem hukuken hem vicdanen savunulmalıdır.

#Teşhircilik
#TCK225
#TCK134
#KabahatlerKanunu37
#DrHasanHüseyinUysalYalnızDeğildir
#DoktorumuzunYanındayız

Burhan Tufan
Eğitim Görevlisi

https://sosyal.teknofest.app/@burhan_tufan61

https://whatsapp.com/channel/0029Vaz67JWCRs1q75TRxE2L

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.