Mustafa Kemal ATATÜRK’ü Kim Nasıl Öldürdü? (3) SABETAYİST MASON MÜCADELESİ SÜRÜYOR MU?

Mustafa Kemal ATATÜRK’ü Kim Nasıl Öldürdü? (3) SABETAYİST MASON MÜCADELESİ SÜRÜYOR MU?

Mustafa Kemal hakkındaki kanaatlerin tümü bir yana, eldeki belgeler Mustafa Kemal’in adım adım zehirlenerek öldürüldüğünü açıkça gösteriyor.

???? Mustafa Kemal hakkındaki kanaatlerin tümü bir yana, eldeki belgeler Mustafa Kemal’in adım adım zehirlenerek öldürüldüğünü açıkça gösteriyor.

Bunun ise mason İsmet İnönü, mason Kasım Gülek, mason Şükrü Kaya, ‘yerli’ ve yabancı mason doktorlar ve mason localarının işbirliği ile gerçekleştirildiği açıktır.

Sabahattin Savcı da bunu açık açık yazmış, Kasım Gülek ile Şükrü Kaya da itiraf etmiştir. Kaldı ki, masonların o dönemki reisi Dr. M. Kemal Öke, tedavide yer alan doktor heyetinin bir üyesidir.

Hiç yanından ayrılmayan, Çankaya’da olup bitenleri hatıratında kayda geçiren ‘sadık’ hizmetçisi Cemal Granda dahi ölene dek Dolmabahçe’deki odaya alınmamıştır. Eldeki Şükrü Kaya imzalı ve orijinalleri Gerçek Hayat’ın arşivindeki belgelere göre mason localarında, Mustafa Kemal’in ölüm günü ve yılı bayram olarak kutlanmıştır.

1789’da Fransa’yı ele geçiren masonlar yaklaşık yüz elli yıldır siyasetten ticarete, bürokrasiden akademiye, askerlerden gazetecilere ve hatta bazı dini yapılara sızarak ya da devşirerek Osmanlı, ardından da Türkiye Cumhuriyeti’nde büyük nüfuz elde etmişlerdir.

MAH’ın masonlarla ilgili raporundaki “Kültürlü insanları aldatan parlak sözleri… Fakat ne yazık ki bu ifadeler yalnız bir maskeden ibarettir. Tahsilli, kültürlü, nüfuzlu, cemiyetlerin kalburüstü şahsiyetleridir. Hele bunlar bir de dönme olurlarsa idealdir” ifadeleri, Musevilerin yanı sıra Kapanî, Karakaşî ve Yakubî şeklinde üç ayrı gruptan oluşan Sabetayistlerin de Türkiye’deki etkinliklerini mason locaları üzerinden sürdürdüğünü ortaya koyuyor.

Kapanî, Karakaşî ve Yakubîlerin çocukları nasıl ki farklı orta öğrenim okullarında okuyorsa, locaları da farklıdır. Kimi çevreler, Mustafa Kemal’in infazının da bu gruplar arasındaki bir mücadelenin neticesi olduğunu ileri sürer.

Aynı durumun günümüz CHP’si içinde de önemli ölçüde sürdüğü ortada. Bütün bunlar sadece devlet değil, ticaret, bürokrasi, akademî, siyaset için de geçerli. Aralarındaki mücadele muhtemelen localar üzerinden sürmekte ise de, esas itibariyle mesele İsrail, Amerika, İngiltere gibi ülkelerdeki güç merkezlerinin çıkar ve hesaplarıdır.

Her şey bir yana ortada bir cinayet hâdisesi var. Cinayeti işleyenler iktidarlarını güçlendirmişler ve konuyu kapatmışlardır. ‘Samimi’ Kemalistler de gerçekle yüzleşmeye yanaşmamaktalar.

İbrahim Arvas (1884-1965) bu hususta ilginç şeyler yazmış. İstanbul Sultanisi mezunu olan Arvas, TBMM’nin ilk dönemine Hakkâri milletvekili olarak girmiş ama istifa etmiş, 2, 5, 6, 7. dönemlerde Van, 3 ve 4. Dönemlerinde ise Hakkâri milletvekilliği yapmış meşhur bir siyasetçidir. Arvasî ailesinden olan İbrahim Arvas, ‘Tarihi Hakikatler’ adlı hatıratında şunları yazmaktadır:

‘Masonlara Şiddetli Bir Hücum Yap’ Emri

“Atatürk bir gün eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilât ve durumunu bildirir bir kitap verdi. “Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle Halk Partisi Grup Başkanlığına ver. Grupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve Grupça kapanmasına delâlet et. Senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır” dedi.

Masonluk da kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Grup günü Mahmut Esat Bozkurt, başkanlık makamına bir takrir verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Kâtip, takriri okudu. Grup dinledi. Hülâsası şöyle idi. “Bizim atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. Masonluk da kökü dışarda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır. Bunu da grup kararı ile kapatalım.”

Meclisteki Masonları Bir Telaş Aldı

Meclisteki masonları bir telaştır aldı ve Mahmut Esat Bey söz istedi. Kürsüye gelerek, takririni gayet veciz olarak izah etti. Meclisteki masonları bir telaştır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya’yı görseydiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu. Meşhur hatip Mahmut Esat Bey’e laf yetiştirebilir mi idi.

Şükrü Kaya, ‘masonluğun bir hayır müessesesi olduğunu’ kürsüden söylediği zaman grubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar. “Hayır! Eserleri nedir, birisini gösterebilir misin? Yalan söylüyorsun, in aşağı” dediler.

Mahmut Esat ise masonluğun kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için muzır bir tarikat olduğunu, her yerde umumi reisleri yani maşrık-ı âzamlarının Yahudi olduğunu birçok belgeyle ispat etti. ‘’Mason localarını kapatalım’’ sesleri yükseliyordu

Masonlar Peker'e Yalvarıyorlar

Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi, kâtibi umumi Recep Peker’e sığınmakta buldular. Ve salonda oturan Recep Peker’in etrafını sararak, yalvarmağa başladılar. Guruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş, her taraftan “kapatalım” sesleri yükseliyordu.

Arkadaşlar, bugünden itibaren bütün mason locaları kapanmıştır. O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek arkadaşlar, “Çok mühim bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun.

Bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım. Gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim” dedi. Bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. “Bir hafta sonra olsun; biz herhalde bütün locaları kapatırız” dediler.

“Kahrolsun Yahudi Uşakları”

Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: “Arkadaşlar, bugünden itibaren Türkiye’de masonluk kalmamıştır ve bütün locaları kapanmıştır” dedi. Maşrık-ı âzam Dr. Mim Kemal ve yanındaki diğer masonlar, Atatürk’e gidiyor.

Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve “kahrolsun Yahudi uşakları” sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra, Doktor Mim Kemal’i öne katarak, meclisteki masonlar toplu olarak Reisicumhur’a gitmişlerdi.

Mim Kemal, Reisicumhur’a hitaben, “efendim biz zaten maiyeti devletinizdeyiz. Fakat siz maşrık-ı âzamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız” demişler. Reisicumhur, “Peki bir şey soracağım bana cevap veriniz: Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve maşrıkınızın ismi nedir?” “Biz, Cenova’ya tabiyiz ve reisimiz de Barca Mişon cenaplarıdır” demişler.” İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler s.121-124, Biyografinet Yay. 2007)

Geçtiğimiz sayılarda yayınladığımız belgeler, Mason localarının resmen kapanmakla birlikte, fiilen kapanmadığını ortaya koymakta idi. Netice itibariyle, benzer bir durum 1970’li yıllarda TBMM’de tartışılmış ancak netice elde edilememiştir. Çünkü Meclis üyelerinin pek çoğu masondur!

Kaynak:

Mustafa Kemal’i kim nasıl öldürdü?

CAN KEMAL ÖZER 7 EKİM 2019

Gerçek Hayat

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.