Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

PEYGAMBERİMİZ (SAV()'İN ŞEFAAT HAKKI VAR MI?

PEYGAMBERİMİZ (SAV) 'İN ŞEFAAT HAKKI VAR MI?

Yazılarımı takip eden bir takipçimin talebi üzerine bu konu üzerinde bir yazı yazmaya karar verdim. Şefaat kelimesinin anlamını tam olarak bilmesek bile sıkça duyduğumuz ve kullandığımız bir kelimedir. Bu kelimeyi kullanırken de özenle kullanırız. Peygamberimizin ismini zikretmeden kullananlara pek rastlamadım. Yakın anlamlar taşıyan bazı kelimeleri manevi önder kabul ettiğimiz kimseler için kullandığımız oluyor.

Şefaat kelimesinin kökü "şef" kelimesidir. Resmi kurumlardaki "şef" kelimesi oradan geliyor. Bir daireye gittiğimizde memurlar bize yardım ediyor, işin zorluk durumuna göre bizi bazen şefe yönlendiriyorlar. Sıradan işlerde memurlar yardım ederken, sıra dışı işleri genellikle şefler yürütür.

Kelime olarak "şefaat" zorda, darda olana yardım etme, şefkat elini uzatmak anlamlarına gelir. Literatürde ise, kıyamet gününde hesap sırasında, şefaat etme izni verilen ( peygamberler, evliyalar,şehidler, hafızlar, alimler, abidlet...) kimselerin diledikleri kimselerin kurtuluşları için Allah Teâlâ'ya dua ve niyazda bulunmaları demektir.

Kur'an-ı Kerim'de şefaatle ilgili onlarca ayet-i kerime vardır. Bunlardan bazılarını buraya alıyorum.

İzni olmadan O’nun huzurunda kim şefaat edebilir?” (Bakara, 255)

“Onun izni olmadan hiçbir şefaatçi şefaat edemez” (Yûnus, 3)

“Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başka hiçbirinin şefaate gücü yetmeyecektir” (Meryem, 87)

“Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez” (Sebe’, 23)

“O gün Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez” (Tâ-hâ, 109)

“Göklerde nice melekler var ki onların şefaatleri, Allah’ın, dilediği ve râzı olduğu kimse için izin vermesi hâricinde bir işe yaramaz.”(en-Necm, 26)

“Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.” (el-Müddessir, 48)

“Kim bir iyiliğe aracılık yaparsa, iyiliğin sevabından ona pay vardır.” (Nisâ sûresi 85)

Şefaat konusunda onlarca Hadis-i Şerifler de vardır.

Bu Hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Kur’ân okuyunuz! Çünkü o, kıyamet günü kendisiyle hemhâl olan kişilere şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn, 252)

Başka bir hadis-i şerifte de:

“Kim Allah’ın kitâbından bir âyet öğrenirse kıyâmet günü öğrendiği âyet o kişiyi, yüzüne gülerek karşılar” buyrulur. (Heysemî, VII, 161)

İlk Şefaat Edecek Peygamber Efendimizdir

Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:

“Ben Rasullerin kumandanıyım, lâkin övünmek yok! Ben peygamberlerin sonuncusuyum, ancak övünmek yok! İlk şefaat edecek ve şefaati ilk olarak kabul edilecek olan da benim, ancak (bunları aslâ) övünmek için söylemiyorum.” (Dârimî, Mukaddime, 8)

Kabrimi ziyâret edene, şefaatim vâcip olur.” (Heysemî, IV, 2. Bkz. Beyhakî, Şuab, III, 488-490/3862)

Hadis-i şerifterden de bazı örnekler buraya aldım.

Ayet-i kerimelere ve Hadis-i şeriflere bakıldığı zaman "İLLA BİİZNİH" Hak Teâlâ Hazretleri izin verdiği sürece; başta peygamberler olmak üzere, melekler, Kur'an-ı Kerim sahabiler, abid alimler, mü'minler, şehidler ...şefaat edebilir. Şefaat etmek demek günaha batmış birisini affedip cennete koymak demek değildir. Kurtuluşuna bir "tık" kalmışlara biiznillah hesap gününde katkı sağlama gayretidir. Hak Tealadan bağışlanma talebidir. Af ve mağfiretin tasarrufu tamamiyle Allah Teâlâ'ya mahsustur.

Şefaat, Cenab-ı Hak' kın kullarına bir ikramıdır.

Kur'an bize yeter diyenler şefaate şiddetle karşıdırlar. Şefaatin tamamiyle Allah Teâlâ'ya ait olduğunu söylüyorlar. Kâinatta Allah'a ait olmayan bir şey mi var haşâ!! Amaçları Allah Rasulünü dışlamaktır. Haşâ peygamberin yerine kendilerini koymaktır. Ayetlerin ana kelimelerini yerlerinden oynatarak kendilerince farklı anlamlar yükleyerek lâik rejime uygun bir din oluşturmaktır. Son zamanlarda malesef ilâhiyat fakültelerinde bu misyonu yüklenmiş yüzlerce hoca vardır. Din felsefecileri ve din sosyologları batı kaynaklı eserleri okuya okuya kendi dünyalarında farklı din anlayışları ihdas etmişlerdir.

Şefaat vardır, şefaat etme izni başta peygamberimiz sav' me verilmiştir. Hadis-i şerifterden bu manayı çıkarabiliyoruz. Hadis-i şerifterin anlamları ayetlerle çelişmemektedir. Biz böyle iman etmişiz.

Diğer taraftan şefaatı çok abartanlar vardır. Bütün günahların affedicisi hâşa resülüllahtır diyecek kadar zıvanadan çıkanlar da var. Meselâ: Resulullahın şefaati olmadan hiç kimse cennete gitmeyecek diyenler var. Kavs hazretlerinin izni ve şefaati olmadan da cennete girilmeyecek diyen binlerce mürid var Kesinlikle bu inançlar yanlıştır. batıldır, islâm akaidiyle hiç bir ilgisi yoktur.

Sonuç itibarıyla Allah rasulünün şefaat etme izni, Cenab-ı Hak ona vermiştir. Allah Rasulü kimlere şefaat edeceğini Hadis-i şerifterinde beyan ediyor. Bizler de inşallah Peygamberimiz sav'in şefaatine nail olanlardan oluruz. Selam ve dualarımla...

02.09.2023

M. Cemal TOMAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
1 Yorum