Sağduyu Partisi’nin “EVET DENEYELİM” Açıklaması ne anlatıyor?

Sağduyu Partisi’nin “EVET DENEYELİM” Açıklaması ne anlatıyor?

Sağduyu Partisi’nin "Evet Deneyelim.. Ama.." açıklaması ne manaya geliyor. Bu açıklama ile ne anlatılmak isteniyor... Haber analizi detayda..

EVET, DENEYELİM… AMA,

"Üvey Değiliz"
Fetö ile verilen mücadele sonrası yapılan algı operasyonları sonrasında samimi dindarlara üvey muamelesi yapılarak "Mahzun" edilmesi hiç doğru değil.
Ancak bu duruma kızıp ta "Hasan Sabbah" tarafında yer alacak da değiliz.
Çünkü bu coğrafyanın en ulvi, en insani, en milli ve manevi şahsiyetlerinin özü ve temsilcisiz Biz.
15 Temmuz ve o zihniyeti  (gizli ya da aşikâr) destekleyenlere prim vermeyiz.
Her zaman "Haktan Yanayız"
Mâhluka kayıtsız şartsız itaat etmeyiz.
Doğruları söyler, yapılan yanlışları usul dairesinde ikaz ederiz.
Seçim açıklamasında bahsedilen tarihi şahsiyetleri göz önüne aldığımızda önümüzdeki günlerde "Hepimize daha büyük vazife ve sorumluluklar" düşeceğini iyice idrak etmeliyiz.
Evet, zor günlerden geçiyoruz.
Her asırda herkesin imtihanı farklı.
Şimdi açıklamada bahsi geçen şahsiyetlerin hayat hikâyelerine şöyle bir göz atalım.

Nizam Al-Mülk: 
Nizamülmülk denince akla “Adalet” gelir. Selçuklu Devleti’nin hizmetine girerek Alp Arslan ve Melikşah gibi hükümdarların baş vezirliğini yaptı. Nizamülmülk, 14 Ekim 1092 tarihinde Hasan Sabbah'ın kurucusu olduğu Haşhaşi (Suikastçi) tarikatının bir üyesi tarafından sırtından hançerlenerek şehid edilmiştir. Vefatının üzerinden 924 yıl geçse de, “Siyasetname ’de” yaptığı tavsiyeler ve nasihatler hâlâ devlet idaresinde olmazsa olmaz unsurlar arasında yer alıyor.

İmam Gazali:  
Gazali'nin yaşadığı dönemde İslam âleminde siyasi ve fikri büyük bir karmaşa hâkimdi. 
İlk Haçlı Seferi de Gazali döneminde yapılmıştır. 40 yaşındayken Antakya Haçlılar tarafından kuşatılmış bir yıl sonra da Kudüs ele geçirilmiştir. Öte yandan Hasan Sabbah, Gazali ile aynı dönemde yaşayan tanınmış kişilerdendir. 
Gazali, yaşadığı dönemde hakikati bulmak isteyen insanların dört kısıma ayrıldığını ve her birinin hakikati kendi yolunda aradığını gördü. Bunlar; felsefeciler, kelâmcılar, sûfiler, bâtınîlerdi. Hepsinin görüşlerini inceleyerek; kelâm, felsefe ve bâtınîlik yolunu kitaplarında ayrıntılarıyla anlattı ve sufilerin yolu olan tasavvufa yönelerek hakikati bu yolda aradı. 
İhya-u Ulumiddin” meşhur eseri yüzyıllar boyunca kaynak eser olarak okutulmuş ve halen de okutulmaktadır. 

Hoca Ahmed Yesevî: 
1093 yılında doğdu, Şeyh Yusuf Hemedani’ye intisap edip müridi oldu.
Türkistan Türkleri'nin İslam'ı kitleler halinde kabul etmeye başladığı 10. yüzyıl, Türk dünyası için tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Bu yüzyıldan itibaren Türkler İslamiyet anlayışını benimsemişlerdir. 
Ahmed Yesevî, bir yandan İslâm şeriat hükümlerini, tasavvuf esaslarını, tarikât adâb ve erkânını öğretmeğe çalışırken, bir yandan da İslâmiyet'i Türkler'e sevdirmeyi, Ehl-i Beyt âkidesini yaymak ve yerleştirmeyi kendine gaye edinmiştir.
Horasan, İran ve Azerbaycan’da yaşayan Türkler arasında yayılan Yesevi tarikatı, 13 yüzyıldan başlayarak göçlerle Anadolu'ya, oradan da Balkanlara ulaşmıştır.

Mevlana: 
Mesnevi’si bütün dünyada kabul görmüş, Mevlevi tarikatının kurucusu.
Mevlana'nın içinde yaşadığı 13. yüzyıl, Anadolu'nun için için yandığı, Moğol istilasının bütün Asya kıtasını kasıp kavurduktan sonra Anadolu’ya yöneldiği ve artık bu yüzyılın ortalarına doğru Selçuklu Devleti'nin yıkılmaya yüz tuttuğu bir dönemdir.
Selçuklu Devleti bir yandan çökerken, öte yandan da Osmanlı Devletinin kurulmasına doğru yol alınan zorlu bir dönemde hayat sürdü.

Hacı Bektaş: 
Ahmed Yesevi'nin halifesi. Kendisi mükemmel bir dinî-millî kültür formasyonu almıştır.
Bu sebeple O, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması için Türkistan illerinden vazifeli olarak Anadolu’ya gönderilmiştir. Böylesine mesuliyetli bir görevi üstlenen Horasan Alperenlerinden Hacı Bektaş Veli'nin hayatı ve eserleri hakkında (Prof. Dr. M. Esad Coşan hariç) ciddî bir araştırma yapılmamıştır.
Yaşadığı dönem 1209-1270 yılları.

Yunus Emre: 
Yunus Emre deyince akla Tasavvuf ve Sevgi gelir.
Tarihte birçok Yunus Emre’ler den bahsedilir. Bunların en meşhurlarından biri, Hacı Bayram Veli döneminde yaşayan Yunus Emre, bir diğeri İskender Pala’nın “Od” kitabında geçtiği üzere Moğol istilası döneminde yaşayan Yunus Emre. 
İskender Pala, Yunus’un hayatını anlattığı “Od” kitabında özetle şöyle der.
Yunus Emre'nin yaşadığı dönem, Anadolu da bir taraftan Moğol istilası diğer bir taraftan şehir eşkıyaların hüküm sürdüğü zorlu bir dönem.
Kitapta “Yunus Emre, henüz hakikatı arayış döneminde iken, Moğol istilâsı sırasında hanımının şehid düştüğü, evladını düşman eline kaptırdığı, evladının itikaden bozulduğu ve bozuk zihniyetle yetiştiği, daha sonra evladıyla buluşması ve evladının içindeki küfür tohumlarını silmek için gösterdiği gayretten” bahsedilir.
O dönemde yaşayan Mevlana ve Hacı Bektaş gibi Allah cc dostlarının dergâhına sığınanların Moğol istilasından zarar görmediğinin de altını çizmek isteriz.

Hacı Bayram
1352-1449 yılları arasında yaşayan Hacı Bayram Veli, bilim ve tasavvufu birleştirmeyi başarmış bir sufidir.
Yaşadığı dönem Osmanlının Fetret Devrini de (1402-1413) içine alır. Timur'un, Anadolu'da bulunduğu kısa sürede yaptığı çok yönlü tahribat, Anadolu'nun ve Osmanlı'nın geleceğini doğrudan etkiledi; devlet ve toplum hayatında, onarılması uzun yıllar alacak derin yaralar açtı. Osmanlı Devleti bir süre padişahsız kaldığı gibi, ülkenin siyasî birliği yanında toprak bütünlüğü de parçalandı.
Hacı Bayram Veli, Fâtih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddîn hocası olup, onu yetiştirmiştir. 
Yaşadığı dönemde zenginler ile fakirler arasında köprü kurulması ve yoksulların sosyo ekonomik güvenliğinin sağlanması görevini gerçekleştirmiştir.

Hoca Akşemseddîn
Osmanlılar zamanında yetişen büyük evliya ve İstanbul’un manevi fatihi.
Bugün ziyaret ettiğimiz Ebu Eyyüp el-Ensari’nin kabrinin bulunduğu yeri manevi keşifle gösterdi.
Zahiri ve batıni ilimleri bilen birçok âlim yetiştirdi.
"Hastalıkların insanlarda birer birer ortaya çıktığını sanmak yanlıştır. Hastalıklar insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma gözle görülemeyecek kadar küçük fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur." diyerek,  Pasteur’un teknik aletlerle dört asır sonra varabildiği neticeyi dünyada ilk defa haber verdi.

Hasan Sabbah
Ele geçirdiği Alamut Kalesi'nde Haşhaşiler'i eğiten ve tarihin ilk suikastçilerini yetiştiren Hasan Sabbah, Selçuklu Devleti'nin yıkılışında rol üstlenen faktörlerden birisiydi.
Dünya dinlerinde eşi görülmemiş bir yöntemle kitlesini yönetmiş, insanları katil yaparken katillerini de intihara sürüklemiş, beyin yönetme işinde çağın ilerisine gitmiş bir cani lider.
Fedailerini kendisinin Allah'ın bir peygamberi olduğuna ve onları istediği zaman cennete götürebileceğine inandırmıştır.
Bu inancın sağlam olabilmesi için de aralarından başarılı birkaçına cennete götürmek vaadiyle haşhaş vermiş ve onlarda yarı baygın halde gördükleri muhteşem bahçelerin ve hurilerin büyüsüne kapılarak çelik gibi bir imanla!!! geri dönmüş ve gidemeyenleri de heyecanla anlattıkları masallara inandırmışlardır.
Artık yalnızca ölmek ve cennete kavuşmak için yaşayan fedailerine istediği her şeyi yaptırabileceğinden emin olan Hasan Sabbah, birbiri ardına suikastlar düzenletmiştir. Bunlardan biriside meşhur Selçuklu Veziri Nizamülmülk’ tür.

Yorum Haber Umut ACAR

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
1 Yorum