Ahmet Şükrü KILIÇ

Ahmet Şükrü KILIÇ

Her şey insan için!

Bu iddia ne kadar doğrudur peki?

Bir insan, insanlık adına verdiği siyasi kavgayı anlamlandırmakta zorlanmaz ya da inancı uğruna kaybettiklerinin öbür tarafta kendisine kat kat verileceğine inanabilir.

Kazanmanın da kaybetmenin de toplumsal bir karşılığı olduğunda, insanın kazanımları ve kayıpları kendi payına düşen kadar olacaktır.

Siyaset, aynı düşüncede olan insanların devleti yönetmeye talip oldukları bir merkezde toplanmalarını zorunlu kılar. Bazen de iktidar olmanın arkasında yatan esas saik üzerlerindeki baskının kaldırılması içindir.

Düşence beraberliği iktidar olduğunda, kendi üzerlerindeki baskı tek tek kaldırılır, sonra yönetim erkinin sınanması başlar.

Hayallerin baskı kısmının bertaraf edilmesi insanda yeni hayalleri tetikler; bulunduğu yerde yükselmek ya da sermayesini artırmak gibi her insanda olabilecek tutkularını yaşatma isteği, birliktelik sandukasından gerekçelerini çıkartmaya başlar ve kendinin de hakları olduğunu düşünür.

İnsanlık için yapılan siyasetin içinde kendisinin de insan olduğunu hatırlaması, siyaseti kendisi için yapmasının zamanlamasında geç kaldığını dahi sorgulatır kendine.

Siyasi mücadelenin ya da inanç mücadelesinin insana bire bir dokunduğu alanlar da vardır. İnsanın insana dokunan bireysel çabaları, başlangıçta hevesini inanç karşılığında yoğunlaştırır, sonra da dokunduğu insanlar üzerinde beklentiler içine girer.

İnancının karşılığını dokunduğu insandan beklemek; vakıflara, hayır kurumlarına yaptığı yardımların kimlere dokunduğunu bilmemesi, beklentileri üzerinde bir kıyaslamayı da yaptırmaz zihninde.

İnsan kendinde sorumlu gördüğü insanî dokunuşların çetelesini tutmaz. Ailesine, çocuklarına karşı yaptıkları bir fedakarlık olarak dahi görülmez. Günü geldiğinde, eşler birbirlerine ya da babalar çocuklarına insana dokunuşların karşılık beklentilerini de seslendirebilir; nankör diyebilir mesela. Daha bir çok sıralanabilecek ifadeleri sizlere bırakıyorum.

Allah için yapılanlarla, Allah için insanlara yaptıklarımız arasında her ne kadar birbirlerine yakın görünse de bir ayrım var aralarında.

“İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir.”

Bu ifadede bile bir sitem var.

İnsanın bir insana yaptığı iyilik ne kadar karşılıksız olabilir?

En azından insan yaptığı iyilik karşısında saygı bekleyecektir. Bir insanın yapılan iyilik karşısında teşekkürü yoksa Allah’a şükrü de olmayacaktır.

İyilik yapılan insanın değerlendirmesini sonra yaparız, şimdi mevzumuz iyilik yapan insan!

Zor bir şeydir karşılıksız iyilik yapmak. Zor bir şeydir insanın yaptığı iyiliği evladına yapıyormuş gibi görmesi. Zor bir şeydir hem de çok zor!

En zor olanı görebiliriz şimdi! Yapılan iyiliği insana yaptığımızı bilerek, inancımız gereği iyilik yaptığımızın bilincinde olmak, hiçbir beklenti içine sokmayacaktır.

Aslında hepimizin yaşadığı bir süre var; bu süre içinde ne yapabilirsek kendimize kazandıracağımız kâr da zarar da bizimle birlikte gidecek ve hesabımız açıldığında sınavımızın ne kadar çetin bir sınav olduğunu göreceğiz.

İnsana yapılan iyiliğin karşılığını saygı anlamında dahi göremediğimizde şevkimiz kırılacaktır, tam da oraya gelmek istiyorum; şevkimizin kırılmasına asla müsaade etmemeliyiz. İnsana kırılabiliriz ama kırılmamıza sebep olan insanın şevkimizi kırmasına izin vermemeliyiz!

Her yapılan iyilik insanın kendisi içindir!

İyilik yaptığımız insanların iyiliklerimize teşekkür etmesi onların kazanımları olacaktır, bizlerin de yaptıklarımızın karşılığını bu dünyada iltifat olarak almamızla sınırlı kalmasıdır. Böyle olması en güzelidir, güzellik karşısında çirkinlik yapan bizlerin hocası olamaz, bizler iyilik yapmaya, iyi insan olmaya devam etmeliyiz.

“Ben onun için neler yaptım” deme haklarımız elbette bakidir. Bu serzenişi paylaştığımız insanlar, serzenişte bulunduğumuz insan kadar yakın olamadığına göre, kendi iç dünyamızda kendi serzenişimizi muhafaza edebilen erdemi de gösterebilmeliyiz.

Bütün yaratılmışlar bizler içindir. Bizlerin sınanması için yaratılmıştır. Her insan yaratılmışlar karşısında aynı sorumluğu taşımaktadır. Biz sadece sorumluklarımızı yerine getiren insanlar olmalıyız.

Bu hayatı ahireti için yaşayan insanlara kahır yoktur.

Bu hayatı Cennet için yaşayan insanlara sitem de yakışmaz.

Her insan diğer insanın Cennet’i, her insan diğer insanın Cehennem’idir.

Cennet ve Cehennem kapılarıyız birbirimizin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.